16||TÜNEL

194 17 1
                                    

-Aradan baya uzun bir zamanın geçtiğinin farkındayım. Önceki bölümü 6 şubat saat 2.40'ta paylaşmıştım. Her şeyden habersiz her zamanki yaptığımı yapmıştım. Oysa nerden bilebilirdim ki, doğduğum büyüdüğüm şehrimi, mahallemi, evimi kaybedeceğimi. Bilseydim her şey farklı olurdu diyemiyorum çünkü kendimi tanıyorum. Bu süreçte az az bir şeyler yazmaya çalıştım. İlk kez bir bölümüm için son okumasını yapmadım. Çünkü her satırda acım, öfkem ve çaresizliğim yatıyor. Ve ben o anlara geri dönmek istemiyorum. Depremi Hatay da aile evimde yakalandım. Bir daha yaşamamamız ümidi ile... Umarım bölümü beğenirsiniz. Bana sormayın ben bile bilmiyorum. O zaman ne diyoruz...

Keyifli okumalar...

#Sezen Aksu- Hayır
#Serdar Ortaç- Sana değmez
#Gaye Su Akyol- Bir Yaralı Kuştum
#Gaye Su Akyol- Bir ilkbahar Sabahı

#Sezen Aksu- Hayır#Serdar Ortaç- Sana değmez#Gaye Su Akyol- Bir Yaralı Kuştum#Gaye Su Akyol- Bir ilkbahar Sabahı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"En derin yaralarla başlar, en derin gülücükler. En yüksek uçurumlardan düşerken öğrenirsin uçmayı. En derin denizlerde boğula boğula becerirsin tek bir seferde yaşamayı."
(Friedrich Wilhelm Nietzsche)

FEVERAN
-
TÜNEL
🕊️

İnsan, düşmeden elindekilerinin kıymetini bilemiyor. Bunu iliklerime kadar hissedebiliyorum. Ama bir türlü de uslanamıyordum. Elimde olduğunu sandıklarım elimde kalacakmış gibi yaşıyordum. Oysa bir dakikadan bile kısa bir sürede her şeyimi kaybedebilirdim. Hayat, bizden neyi alıp neyi vereceğini kendi belirlerdi. Ve seyircisi olmak ise bizlerin kaderiydi.

Aklımda yer edinen tek bir soru, bunca yaşadıklarım ne anlam ifade ediyor? Düşünüyorum, düşünüyorum lâkin bir türlü bulamıyordum. Bir bataklıkta yaşamaya çalışıyordum. Bu durum herkes için normal karşılanıyordu. Hiç kimse yadırgamıyor. Tuhaf tarafı ise benim için de normal bir hâl almaya başlamıştı.

Mental olarak hiç iyi bir evrede değilim. Sakinlik istiyorum. Dümdüz bir sakinlik. Mesela kulaklarım duyma yetisini kaybetsin, gözlerim görmesin istiyorum. Bir mırıltıya bile tahammülüm kalmadı. Aitliğim, benliğim kaybolmuş, paramparçaya bölünmüştüm. Dayanma gücümü kaybetmek üzereydim. Ne savaşacak halim ne de takatim kalmıştı.

Birinin varlığına, omzuna ihtiyacım vardı. Nefes almamı sağlayacak biri. Bu aralar kendimle de çok konuşuyordum. Tabii insanın konuşacak kimsesi olmayınca haliyle kendine sarıyordu. Umarım kendimi de bunaltmazdım. Şayet onun da sonuna geldiğimi düşünüyorum.

Halen salonda anlamadığım konular hakkında konuşuluyordu. Eve gelen gül ise tam karşımda sehpanın üzerinden bana göz kırpıyordu. Sinirlenmeden kendimi alamıyordum. Ablam ile Vefa abi aşağı kata inmiş yanımıza gelmişlerdi. Fakat Uluğ nazik bir tavırla gitmelerini söylemişti. Açıkçası bu durum tuhafıma gitmişti. Çünkü bana öyle bir şey yapmamıştı. Ne de olsa onlardan birisi değildim. Benim de burada onlarla birlikte kalıp dinlemem doğru değildi. Bu detay ablamın kaşlarını çatmasına sebep olmuş ve bana öldürücü bakışını yollamıştı. Utançla başımı çevirdiğim de ise Merve'nin bakışlarına maruz kalmıştım. Haliyle nereye bakacağımı şaşırmıştım. Adeta bir suç işlemişim gibi davranıyorlardı. Uluğ'un beni göndermemesi benim suçum değildi. Belki de bana güveniyordu. Oysa daha 4 gün önce ona ihanet etmiştim. Gerçekten de kafasında dönenleri anlayamıyordum.

FEVERANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin