Tam olarak 12 dakika beklemiştim. Sanırım savcının beni çağıracağı yoktu. O yüzden ben de içeri girdim. Kapıyı tıklattım.
"Gel demedim ki."
"Çıkayım mı?"
"Yok. Gel. "dedi elindeki dosyaları bırakarak.
"Oturabilirsin."
"Özgür Algan davası ile ilgili yaptığım tutum yanlıştı. Kabul ediyorum."
Bomboş bakmaya devam ediyordu.
"Ama müvekkilim bir cinayet işlemedi.
Başkası olduğunu söyledi. Orada başka biri vardı."
"Kurşun kovanı ile Özgür'ün mermisi eşleşiyor."
"Tamam. Birisi Özgür'ün silahından bu cinayeti işlemiş olamaz mı?"
"Bunlara anlatmanıza gerek yok. Mahkeme 2 gün sonra. Zaten Hakime anlatacaksınız. Ben sadece gecenin bir vakti olay yerinde polislerden gizli iş yapmanız hakkında konuşmak istiyorum."
"Evet. Özür dilerim. Hataydı."
"Kabullenmeniz bir şeyi değiştirmez."
Bu arada sizli bizli konuşmaya da başlamıştık. Nihayetinde garip biri de olsa bir savcıyla saygı çerçevesinde konuşmalıydım. Belki bir gün ben de savcı olurdum.
"Ben avukatken, duruşmaya sadece 5 dakika geç kaldım diye hakkımda inceleme başlattılar."
"Abartmışlar."
"Davadan çekilmemi istediler."
"Yine abartmışlar."
"Davadan çekildim ben de. Zaten ben çekilmesem davayı başkasına vereceklerdi."
"Saçma olmuş."
Derin bir nefes aldı.
"Böyle bir durumun cezasını elbet çekeceksiniz. Polisten gizli iş yapmak, kuralları çiğnemek, delilleri yok etmeye teşebbüs etmek."
"Bir dakika. "diyerek yerimden fırladım.
"Delilleri yok etmek falan yok. Benim müvekkilim katil değil. Dolayısıyla ortada bir delil de yok. Delil olsaydı zaten şuan Özgür değil bir başkası nezarette olurdu."
Sesimi yükseltmiştim.
Son derece soğuk ifadesiyle beni hiç duymamış gibi konuşmaya devam etti.
"Bunun sonucunda ya davadan çekilirsiniz ya da size de ayrı bir dava açmak durumunda kalırız."
"Ne?"
"Dediklerim gayet açık bence. Zaten bu dava sizin gibi toy bir avukat için bence hiç uygun değil. Zira ortada bir cinayet var. Ve müvekkiliniz sizin arkadaşınız. Sanırım pek objektif yaklaşamıyorsunuz. Çünkü ben delillerle konuşuyorum."
Özgür'ün benim arkadaşım olduğunu nereden öğrenmişti.
Savcıydı.
Öğrenebilirdi.
Şimdi neler yapacağım bilmiyordum.
"Özgür'ün başka avukatı yok."
"Doğrudur. Bir katili savunmak zor olmalı."
"Siz savcı olduğunuza emin misiniz? Daha önce avukatlık yaptınız mı? Daha mahkemeye çıkmamış bir insana nasıl olur da suçlu damgası vurursunuz? Bunu bir Cumhuriyet Savcısı diyorsa ben adalet için çok endişeleniyorum."
"Mesleğimi nasıl yapacağımı gayet iyi biliyorum."
"Bence gözden geçirmeniz gerekiyor."
"Çıkabilirsiniz. Özgür Bey ile de son kez görüşebilirsiniz."
"Siz ciddisiniz"
İlk defa kahkaha attığını gördüm.
"Hiç ciddi olmadığım kadar."
Kafamı salladım.
Odadan çıkarken durdum.
"Kendine iyi bak, Bilge Sezen."
Odadan çıktım.
Özgür'ü yarı yolda mı bırakacaktım. Davadan çekilmesem bana dava açılacaktı. İkilemlerden nefret ediyordum. Saat 08.05 idi. Uykum geliyordu. Hem de çok.
Nezarethaneye indim.
Kapıdaki polise kartımı gösterdim.
"Bilge Sezen. Özgür Algan'ın avukatıyım."
"Sayın savcım 10 dakika görüşmenize izin verdi."
"Savcıya selamımı söylersiniz. "dedim kısık sesle.
Özgür köşeye oturmuş. Kafasını ellerinin arasına almıştı.
"Özgür..."dedim.
Kafasını kaldırdı. Gözleri kıpkırmızı. Gözaltları mosmordu.
Heyecanla ayağa kalktı. Yanıma doğru geldi.
"Neredeydin? "dedi.
"Pelas'taydım."
Gözleri fal taşı gibi açılmıştı.
"Silahlı saldırı olmuş oraya Bilge. İyi misin?"
"İyiyim sorun yok."
Derin bir nefes aldım.
Gözlerimde biriken yaşları daha fazla tutamadım.
"Özgür... Ben bir hata yaptım."
"Ne oldu Bilge?"
Özgür'ün dağılmış sarı saçlarına baktım. Ağlayan gözlerine...
Kaç yıllık arkadaşımı yüz üstü bırakmak istemiyordum.
"Kamera kayıtlarına bakmak için gizlice içeri girdim. Yakalandım.Savcı... Davadan çekilmemi istedi..."
"Ne? Ne alaka ya?"
"Delilleri yok etmeye teşebbüsten hakkımda dava açabilirlermiş aksi takdirde."
"Ortada bir delil yok. "dedi korkuyla.
"Evet, yok. Ve bu açığa çıkınca hakkımda dava da açamayacaklar. Merak etme. Ben senin avukatlığını yapacağım. Ancak savcı bunu duruşma anına kadar öğrenmeyecek. Sen de avukatın yokmuş gibi davranacaksın. Sana bir avukat ayarlamak isterlerse de kabul etmeyeceksin. Anladın mı?"
Kafasını salladı.
"Tehlikeye atıyorsun kendini Bilge."
"Önemli değil, boş ver şimdi. Savcı yanına gelirse benimle artık görüşmediğini söyleyeceksin. Benden bahsetmeyeceksin. O sormadıkça benimle ilgili hiçbir şey demeyeceksin tamam mı?"
"Tamam. "dedi kafasını sallarken.
Sonra korkulu gözlerini tekrar bana çevirdi
"Bilge... Kim bu savcı? Adı ne? Neden dava öncesi böyle bir şey yaptı? Bana suçluluk damgası vurdu."
"Poyraz Sancar. Kuralcı biri sanırım. "dedim umursamazca. Klasik yeni savcı olmuş kişiler kuralları son demine kadar uygular, önüne çıkan herkesi rütbesiyle sustururdu. Henüz 30 yaşlarında olduğunu düşündüğüm bu savcı da henüz yeni savcı olmuş, tecrübeden uzaktı.
Sen de yeni avukat oldun Bilge. Aynı şey değil.
Ben tüm bunları düşünürken Özgür'ün yüzüne bakınca dehşet içinde kaldım.
Hayatımda hiç görmediğim kadar kırmızı gözler, hızlıca akan gözyaşları, titreyen elleri... Kendini zar zor ayakta tutmaya çalışıyordu.
"Özgür! "diyerek bağırdım.
"Bil.. Bilge...Sana yalvarırım Poyraz'ı bu davadan uzak tut. Yalvarırım."
Özgür'ün tam olarak neyden bahsettiğini anlamam için henüz biraz süreye ihtiyacım vardı. Ancak şu an yaşadığım şey hayatımı inanılmaz derecede değiştirecekti.