44

281 23 4
                                    

Jackson'ın sorusuna evet dememin üzerinden yaklaşık 1 hafta geçmişti. Bu 1 hafta boyunca Jackson gibi bir aptala katlanmak zorundaydım. Kendisi defalarca beni öpmeye çalışmıştı ama asla izin vermemiştim. Bu dudaklara en son Jungkook değmişti ve öyle de devam edecekti. 

Jungkook ile 1 haftadır görüşmemiştim. Jackson ile geçen bir hafta o kadar aptalcaydı ki. Konsere gitmiştik ve orada paparazilere fotoğraf vermiştik. Hala arkadaş olduğumuz biliniyordu. 

Jungkook bu durumdan en rahatsız olan insandı. Ama yine de sanki depresyona girmiş havası veriyordu bilerek. Instagram hesabını kapatmıştı. 

Zaten yapmak istediği şeydi. 

Bu da bahanesi oldu işte. 

Jungkook işte.

Sabah evime bir kargo gelmişti. Kargonun içinden bir uçak bileti çıkmıştı. 

Tokyo. 

Şu an bir uçağın içindeyim ve ne olacağını bilmeden bir yolculuğa çıkıyorum. Hostes kız masama bir çilekli milkshake bırakıp gitti. Tadına bakınca hayatım boyunca asla unutamayacağım o tadı almıştım. Jungkook'un sürekli yaptığı o milkshake. 

Bu milkshake yolculuk hakkında gayet iyi bir ipucuydu. 

Madem Kore'de görüşemiyorduk beni Tokyo'ya götürüyordu. Bu çocuk beni güldürüyordu. 

İlk aşkım. 

Çilekli milkshake güzeldi ama asıl olay milkshake de gizli olan sırdı. Kutunun üzerindeki yazıydı. 

Sevgilim;

Bize ayrılan ayrılığın sonuna gelmiş bulunmaktayız. Bundan sonra hiçbir dış güç bizi birbirimizden ayıramaz. Hatta sen bile ayıramazsın. (Yok yok sen ayırırsan ayırırsın.) Ama sen bizi bir daha ayırma tamam mı? Ben ayrıldığımızda çok üzülmüştüm. Hatta Jimin o kadar salağım ki senin tişörtlerinden birini yastığıma geçirmiştim. O yastığa her yattığımda kokunu alarak ağlıyordum. Buna ister aşk de ister takıntı ama bu benim için bir tutku. Sen benim tutkumsun. En güzel aşkımsın. En sevdiğim takıntımsın. Sen benim her şeyimsin. 

Jeon Jungkook. 

Gözümden yaş düştü. Ama bu kez gülmekten. Ne kadar mükemmel bir çocuktu bu.

Biz sevgiliyken her zaman sorgulardım. Gerçekten bu çocuk benim sevgilim mi diye? Veya bu çocuk neden benle sevgili diye. Ama o benim en güzel şarkımdı. En sevilen melodim. En duygusal sözümdü. 

Bu çocuk benim her şeyimdi. 

Tekrar o hostes yanıma geldi. Yemeğimi getirdi. Yemek yine benim en sevdiğim yemekti. Kendimi tutamayıp güldüm. 

Gerçekten beni sanki şu dünyada tekmişim gibi hissettiriyordu. Hostes kız önüme yemeği koydu. 

"Mesajınız var Jimin bey." dedi kadın. Gülümseyerek baktım. Kız telefonunu açtı. Bir video açtı. Videoda sevdiğim adam duruyordu. 

"Bana şu an sakın gülerek bakma. Çünkü sen gülünce göremiyorsun." dedi ama bu gülmeme engel değildi. Dediği şeyin saçmalığını kendisi de anladı ve o da güldü. "Sana gülmemeni söylemiştim ama sana şunu hiç söylememiştim. Sen şu dünyada en güzel gülüşe sahip adamsın. O çarpık ön dişinden nefret ediyorsun. Pek gülmeyi sevmezsin ondan dolayı. Hatta bir kere o diş için randevu almıştın. Ama ben o randevuya seni göndermemiştim. Çünkü Jimin'imi Jimin yapan o çarpık dişi, kocaman dudakları, o güzel çekik gözleri, minicik burnu, sarı saçları ve kızmazsan eğer o güzel kıçı." dedi ve şok içinde ben bakakalırken hostes kıkırdadı. Jungkook'ta utanmazca kahkaha atmıştı. "Şaka şaka o güzel kalbi diyecektim. Bana kızma lütfen. Neyse sevgilim afiyet olsun sana. Güzelce yemeğini ye. Çünkü emin ol çok ihtiyacın olacak. Seni her şeyden çok seviyorum. İyi yolculuklar." dedi ve video bitti. Çok güzeldi. 

Her şey o kadar güzeldi ki. 

Bu mutluluğumun hiç bitmesini istemiyordum.

Moth To A Flame X JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin