Ayaklarım yere basmıştı. Önümde kocaman bir araba duruyordu. Siyah lüks bir arabaydı. Bu tatilin güzel geçeceğinin kanıtıydı. Arabaya yavaşça yürüdüm. Bir anda kapı açıldı. İçinden şoförü çıktı. Hemen arabanın önünden dolanıp benim oturacağım arabanın kapısını açtı. Buna gülmüştüm.
Yavaş adımlarla kapının açıldığı yere yürüdüm. Çok şanslı bir adamdım. Şoföre teşekkür ederek arabaya bindim. Araba bembeyaz koltuklarıyla mükemmel gözüküyordu. Önümde bir ekran vardı. O ekranda ise sevdiğim adam. Yine videoydu.
"Seninle tatile gitmeyi seviyorum. Tatilde ki yaptıklarımızı seviyorum. Her zamanımı, her dakikamı seninle geçirmeyi seviyorum. Ama Jimin emin ol hiçbir zamanı bu kadar iple çekmemiştim. Şu an ne halde olduğumu sana anlatamam ama hissettirebilirim. Seni yanıma istiyorum. Hemen gelmelisin. Seni seviyorum. En sevdiğim adam seni çok seviyorum." dedi ve ekran karardı. Tekrar görebilme şansım yok muydu acaba? Tekrar izleyebilir miydim?
"Şanslı bir adamsınız." dedi şoför. Hafif kıkırdadım. Evet öyleydim. Jeon Jungkook benim en büyük şansımdı.
Kafamı pencereye dayadım. Jungkook ile eski anılarımızı düşündüm. Onu ilk öpüşümü, onun bana yağmurlu bir gecede aşkını haykırdığı günü, onunla ilk sevişmemizi, ilk kavgamızı, ilk buluşmamızı, ilk başkalarına açılmamızı düşündüm. İnsanlara ilişkimizi açıkladığımız zaman verdikleri cevaba çok şaşırmıştık.
Zaten Jimin'in Jungkook'a aşık olduğunu biliyorduk diyerek cevap vermiştiler.
Herkes benim ona olan aşkımı görebilirdi. Herkes benim ona olan aşkımı bilirdi. Ama Jungkook ben onu öpene kadar bilmemişti. Çok şaşırmıştı.
"Neden bana aşık oldun Jimin hyung? Başka kimse mi yoktu?" demişti. Bunları derken de dudaklarını siliyordu. Bu sözler şu an beni güldürüyor olsa da o zamanlar çok canımı acıtmıştı.
"Sana ne Jungkook? Sana ne? İstediğime aşık olurum. Sana mı soracağım?"
"Bana aşık olurken evet bana sormalısın."
"Tamam bir daha sana yaklaşmam bile. Bu yaptığın muameleyi haketmiyorum ben."
"Beni öptün."
"Tamam yanlış yaptım tamam mı? Git abinin düğününe. Ben bundan sonra seninle konuşmayacağım tamam mı?"
"Unutmamı mı bekliyorsun?"
"Unutma tamam mı? Bir daha konuşmam zaten senle. Tüm duygularımı bu denli açıklamışken seninle bir daha konuşmam ben."
"Her şeyi batırdın." demişti. Ona aşık olmam ona göre saçmalıktı ve o bunu yanlış buluyordu. Daha çok küçüktü. Benim ona olan duygularım ona ağır geliyordu. Biliyordum. Ama elimden bir şey gelmiyordu.
"Tamam Jungkook uzatma."
"Sen bir erkeksin, ben de bir erkeğim. Nasıl bana aşık olabilirsin?" demişti. Ona cevap bile vermemiştim. Arkamı dönerek gitmiştim.
Bu sözler şu an çok ama çok komik geliyordu. O andan sonra onunla yaklaşık 1 ay konuşmamıştık. Ama farkediyordum belli şeyleri.
Değişiyordu.
Toplantılarda bana olan bakışları, dans alıştırmasında bilerek benim saatime kadar kalması veya asla katılmayacağı müzik şovlarına ben gidiyorum diye gitmesi. Bu çok hoşuma gidiyordu ama belli etmemeye çalışıyordum.
1 ay boyunca konuşmamamız diğerlerinin de dikkatini çekmişti. Özellikle Hoseok benim duygularımı bilen ilk kişiydi. Onun dikkatini çok çekiyordu. Her zaman bana soruyordu ama cevap vermiyordum. Tae ve Yoongi ise kavga ettiğimizi düşünüyordu. Jin pek ilgilenmiyordu. Barışacağımızı düşünüyordu. Hepsine teker teker yalan atıyorduk. Bunları yaparken 1 kere bile yüzüm kızarmıyordu. Artık çoğu şey umrumda değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Moth To A Flame X Jikook
FanfictionŞöhretlerdi onlar. Şöhretin altında yaşanan bir aşk. Yanlış anlaşılma sonucu biten bir ilişki. Dönmek isteyen taraf. Yol gösteren taraf hangisi kazanacaktı? Texting, düzyazı, instagram Kookmin #1 Jikook #1 Sope #1