Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Hayat onunlayken daha güzel, daha sıcak ve sevilesiydi.
İçindeki mutluluk, gözlerine yansırken onun duştan çıkmasını bekliyordu.
"Sana katılmamı istemediğine emin misin?" diye seslendi.
Buğulu camın arkasındaki bedeni süzdü.
Bright üzerine akan sulardan kendini çekip kabinin kapısını aralayarak kendisine bakan adama "Kesinlikle olmaz, yoksa ikimiz de geç kalırız." diye gülümsedi.
"Bir gün de gitmeyelim işe ne var?" diye mızmızlandı.
"Bebeğim... Şu an seni istesem de, imkansız biliyorsun."
"Aman be..." diye surat asarak banyo lavabosunun tezgah kısmına oturdu.
"Senden, benim için bir şey yapmanı isteyeceğim." diye seslendi.
"Söyle, Mon Premier Amour..." İlkaşkım....
Oturduğu yerde nefesi kesilmiş bir şekilde kalakaldı. Cevap veremedi. Kalbinin hızına yetişemiyordu.
Bright, ona her seferinde güzel sözler söyleyip hep iltifatlar ederdi. Hepsi de hiç beklemediği anlarda olurdu... O yüzden de her seferinde nefesi kesilirdi Win'in. Hele de Fransızca söylediği zamanlarda...
Sessizliğin arasına Bright'ın işini bitirip suyu kapatarak ıslak bedenini dışarı çıkarması da karıştı. Win'in ne halde olduğuna dikkat etmeden havluyla kendini kurulayarak havluyu beline sardı.
Gözlerini ayırmadan onu izliyordu Win. Üzerinden akan suların, kaslarının arasından dolaşışını izliyordu büyük bir keyifle. İzlemesi bir şölendi bu görüntüyü. Kalbinin gümbürtüsü kulaklarını çınlatacak kadar yükselmeye başlamıştı. Kuruyan boğazını onun dudaklarıyla ıslatmak istiyordu.
Bright ona yaklaşarak bacaklarının arasına girdi. Öldürücü bir gülümsemeyle "Ne oldu?" diye sordu.
Kelimeleri zorlukla aklında toplayarak "Sanırım az önce öldüm. Ruhum artık bedenimde değil." diye konuşabildi Win.
Daha da öldürücü bir şekilde gülümsemeye başladı Bright. Islak bedenini Win'e dayayarak dudaklarının arasından "Hep senin beni öldürmen adil değildi zaten. Bazen benim de yapmam gerek..." dedi ve ıslak dudaklarını Win'in kurumuş, muhtaç dudaklarına bastırdı.
Win'in kolları birer mekanizma gibi hemen boynuna dolandı. Alışkın olduğu yere sahiplenmiş bir konumda duruyordu asıl sahibini bulmuşçasına. Islak saçlarının arasında dolaştırdı parmaklarını.
"Bir daha söyle..." diye yalvardı sevdiği adamın soluduğu nefesi ciğerlerine doğru gönderirken.