18.Bölüm

1K 55 35
                                    


Damla Özdemir ne diye tembel olursun ki...

"Hocam benim dedem hamileydi de bahanem ödevlerimi yedi" Çağan Hoca güldü "O zaman ödevlerini bitirmeden gitmek yok"

"Ama hocam!"

"Aması maması yok o ödevler bitecek annenle de babanla da konuştum haberleri var hatta baban dedi ki 'gerekirse hocam onu orya kilitleyin bende kabul ettim"

"Babaaa babaa yaktın beni baba, baba değil düşman sanki ya!" Çağan hoca güldü "Aç bakalım soru bankanı" dedi sakin ve tok bir sesle "Zaten 2 sayfa ödevdi 10-20 dakikaya biter"

"Tabi ki Hocam emredin siz" diyerek çantamdan kalbim kadar temiz olan test kitabımı çıkardım. Çağan hoca masaya koyduğum test kitabı eline aldı ve direkt 67. Sayfayı açtı. Kitabın fazla temiz olmasından gerek bir kuşkuyla hızlı bir şekilde sayfalara bakmaya başladı ve tertemiz olan soruları görünce gözlerini büyüterek şaşkınlık dolu bir sesle bağırdı. "Damla bu nee!" Çağan hoca şoku atlatamamış bir şekilde kitaba bakarak "Kızım bu test kitabı niye böyle bomboş!"

"Hocam ben görünmez kalemle çözdüm hani ışık tutunca gözüken bir ara bakkallarda vardı 7,5 tlydi ah ulan ekonomi yaktın bizi..." boş yapmaya başlayacaktım ki Çağan Hoca gerçek manada siniri bir bakış atarak cümlemi yarıda kesmemi sağladı senin söyleyeceğin yalanı sikim emi Damla.

10-20 saniyelik bir sessizlik olunca Çağan hoca burnunu sıvazlayarak derin bir nefes verdi "Hadi canım o zaman çıkar göster kalemi!" diyerek bana bakmaya başladı.

Altta kalmamak adına ani bir hiddetle "Tabi ki çıkarıp gösteririm ama... kalemim yanında değil" diyerek dudak büzdüm. Bakışları dudağıma kaydığı anda sinirlerim gerilmeye başlamıştı aklıma geçen yaşanan olay gelmişti Kaanla takıldığım vakitte çok düşünmesemde hala aklımdaydı.

"Çağan de çok mu imkansız çok mu zor!" hatırladığım sahneyle kafamı sağa sola doğru yavaşça salladım. Çağan hocaysa rahatsız olduğumu anlayarak bakışlarını benden ayırdı ve kalem kutusundan kırmızı uçlu kalemini çıkararak "Tüh ne yapalım o zaman bir daha görülen kalemle çöz Özdemir" uçlu kalem koydu.

Birde 0.5 beş bende 0.5 uç mu var vizyonsuzluğa bak 0,5 kullanmasından belli.

"Tabi ki hocam" diyerek kalemi elime aldım ve soruyu okudum. "...Buna göre X+Y-A÷Z kaçtır?" Ya bu nasıl soru amk.

"Hocam siz anlatın bu soruyu bana ben bunu yapamadım."

Yaşasın dürüstlük!

"Tamam, Özdemir ama sonraki soru sen de"

***

"Hocam ne olur azat edin beni 29 tane soru çözdüm zaten lütfen azat edin beni bakın LÜTFEN diyorum!" Çağan hoca onaylamaz bir şekilde mırıldandı. "Daha 48 soru var Özdemir nereye gidiyorsun?" sinirle sırama yaslandım "Ama hocam saat 20.01 oldu ya Uras bile gelip yalvardı!"

"Baban burada kalmana izin verdi merak etme" dedi dediğimden bağımsız olarak.

"Hocam saçmalamayın altı üstü 2 gün yoktum ya!"

Çağan Hoca bana baktı ama hiçbir şey demedi. "Hocam noğğğğğğlllllllaaaarrrrr eve gideyim lütfen" yine aynı sessizlikle bakmaya devam etti "Hocam..." Çağan hoca boynunu sağa sola yatırarak kıtlattı ve bana baktı "İki gün yoktun Özdemir koskoca iki gün hem de normal bir iki gün de değil konuşmamız gereken iki gün boyunca sen yoktun"

"Hocam onu unutmuş gibi yapalım hiç yaşanmamış gibi ben öyle var sayıyorum" Çağan hoca aniden ciddileşti ardından sinirleri bozumuş gibi güldü ve "Yaşanmamış gibi mi, unutalım mı?" dedi ve ayağa kalktı "SENİN O YOK SAYDIĞIN GÜN YÜZÜNDEN BEN 2 GÜNDÜR UYKUSUZUM KAFAMDA KURDUĞUM SENARYOLARDAN HABERİN YOK GELMİŞSİN BANA UNUTALIM DİYORSUN DAMLA!" Yav konu niye buraya geldi?

"Niye hocam" dedim kuyruğu sıkışmış kediye benzeyen bir sıfatla anca mal'a yat zaten salak.

Çağan hoca korkutucu bir şekilde bana bakıp "Neden acaba Özdemir benim yüzümden olduğunu sandım senin umrunda bile olmayan o an yüzünden sana bir şey oldu sandım seni rahatsız ettim bu yüzden etüttü ihmal ettin sandım!" Bak bağırıyor bir de!

"Hocam bağırmayın ne demiş atalarımız hayvanlar koklaşa koklaşa insanlar konuşa konuşa anlaşır" şu durumda bile ciddi olamıyordum damarlarımda akan kan bile benden nefret ediyor olabilir.

Bu sefer ben oturduğum yerden kalktım ve Çağan hocanın önünde dikildim. "Hem ben size açıklama yaptım." O ise bana biraz daha yaklaştı "Kuzenim dedin Özdemir" Merakla konuştum "Evet kuzenimleydim?"

Çağan hoca ellerini saçlarına geçirdi "O SEVMEDİĞİN ÇOCUK MU KUZENIN DAMLA!"

Maalesef diyemedim dırırırı

"Evet, niye hocam?" Çağan hoca sanki ufo görmüş masum bir köylü gibi bana baktı. "Eski sevgilin kuzenin mi?" Yaaa bi siktir git ama ya bu kadar da mal olunmaz ki?

Dedi en mal kişi.

"Hayır, Kaan sadece kuzenim" Çağan hoca bana biraz daha yaklaştı "O zaman bana niye eski sevgilinmiş gibi anlattın KUZENİNİ?" Ben de ona bir adım yaklaştım "Ben mi öyle anlattım iftira atma!" Dedim ve hızlıca düzelttim "Atmayın yani hocam" Birazdan 'sen Abdülhamid'i savundun dönecekti iş

"Ne yani sadece kuzensiniz öyle mi?" Kafam ile onayladım. "Bende öyle neftlerle bahsedince şey ettim" diye mırıldandı.

Bir adım daha yaklaştım "Ney ettiniz hocam?" Çağan hoca nefesini tutmuş bir şekilde tam karşımda duruyordu "Özdemir n-ne yapıyorsun" diyerek küçük bir adım geri kaçıldı.

Bu sefer ben daha büyük bir adımla mesafeyi kapattım.

"Ne oldu..." derken Çağan demeye dilim varmadı. "Özdemir sen iyi misin?"

Evet Damla iyi misin adamın sevgilisi var!

Hızlıca geri kaçıldım "Üzgünüm hocam ben haddimi aştım" derken yaptığım şeyin bilincine yeni yeni varıyordum. Hızlı bir şekilde masaya ilerledim ve açık olan test kitabını kapattım "Ben çok özür dilerim" diye sayıklanırken çantamı koluma taktım.

"Özdemir sen-" derken kafamı yere eğdim "Hocam bence hem o günü hem bu günü ikimizde hafızamızdan silelim ben bu aralar iyi değilim yaptığım şeylerde ne mantık ne de duygu var" diyerek belki de yalanların en büyüğünü söyledim.

Sevgilisi olan bir adamı sevecek kadar şerefsizleşmiştim belli ki...

"Ne-" derken Çağan hocanın sesi titredi "Ne demek istiyorsun?" sorusunu duymazdan gelerek kapıya doğru ilerledim. Elim kapının kulpunu kavradığında "Hem sizden hem de sevgilinizden özür dilerim" diyerek sınıftan koşarak çıktım. "Damla bekle!" diye bağıran Çağan hocaya rağmen kendimi koşar adımlarla caddeye attım karşıdan karşıya dikkatsizce koşarak geçerken kulaklarıma ani bir fren ve korna sesi doldu.

Gözüme çarpan motorun ışığıyla yolun ortasında kal gelmiş gibi durdum.

"ÖZDEMİR!"

Aşk-ı Etüt.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin