Bir bulut öbeğinin üzerine parmak ucuyla sıçradı. Sonra bir kez daha ve bir kez daha... Her günün aynısı günlerden biriydi oysa. Ama bugün nedensizce neşeliydi. Göksel diyarda herkes onu sever ama oyun oynamak istemezlerdi. Rüzgâr ruhlu, Bilgelik ve Kılıç Tanrıçasıydı, başa çıkılamazdı. Bulutlardan yükseğe çıkmasına izin yoktu. Her şeye muktedir Büyük Tanrı, farklı evrenlere ve oluşumlara girmesini yasaklamıştı.
Elini zarifçe savurunca önündeki bulut dağıldı, varlıkların yaşam alanlarını gördü. Hepsi küçücük birer noktaydı. Hatta en kudretli görünen ejderhalar bile. Bu onu gülümsetti. Kollarını yana açıp sıçradı ve bir kuş gibi havada süzülmeye başladı. Bir süre sonra yüksek bir tepenin üzerindeki parıltı dikkatini çekti. Gördüğü her neyse ne olduğunu bilmeliydi. Yeni bilgi heyecanıyla hızlandı, insanoğlu göz açıp kapayıncaya kadar tepeye vardı.
Oradaydı ve gördüğü kesinlikle bir ışıltı değildi. Üstelik bir yabancının varlığını hissetmiş gibi huysuzca duman çıkardı. Bilgelik davranışını görmezden gelip yanına sıçradığında göz göze geldiler. Aklından çıkaramayacağı kehribar gözler hiddetle ona bakarken, böylesi öfkeyi niye hak ettiğini sorgularken buldu kendini.
"Kimsin? Yanıma sessizce gelme cesaretini gösterdiğine göre bir aptal olmalısın?"
"Ya da çok bilge," diye tamamladı onu Bilgelik. Kaba tavrını görmezden gelmeye devam edip yanına yaklaştı. "Sen o olmalısın, Sarkany. Ateş, hava ve toprağın çocuğu ejderha, savaşın efendisi."
Sarkayn ondan etkilendi, öfkesini geri çekti. "Söyledikleri kadar varmışsın, Bilgelik ve Kılıç Tanrıçası. Cüretkâr, bilge ve"
"Ve?"
"Aptal" dedi alayla Sarkayn.
Kindar duygulara sahip olsaydı, saygısızlık ettiği için onu kılıçlarıyla parçalardı. İç çekip her zamanki yaptığını yaptı, görmezden geldi. Ve ejderhanın yanına oturdu. "Yeryüzündeki ejderhalarda senin ruh haline sahipse çok kötü olurdu."
Kehribar gözler ona döndü: "Ne demek istiyorsun?"
Bilgelik, elinin tersiyle sis bulutunu dağıttı. Çok uzaklarda bir grup ejderha havada kavgaya tutuştu. "Öfke hata yaptırır. Kibir ise bela getirir. Ve Büyük Tanrı ikisini de sevmez."
Kavga eden ejderhalardan biri ağır yaralanıp aşağıya hızla düşmeye başlarken, diğerleri peşinden gittiler. Ama ona yetişemediler. Ejderha birkaç evi yıktı, zayıf insanları acı içinde ezdi. Ağır yaralı ejderhayı almak isteyen diğer ejderhalar insanlar tarafından beceriksizce savuşturulmaya çalışıldı. İnsanlar sağa sola savruldu, ateşle kavrulan bedenlerin kokusu hızla gökyüzüne yükselirken, çığlıkları havada dağıldı. Oysa insanlar yeni bir saldırı ihtimali yüzünden korkmuş, tepki göstermişlerdi.
"İşte bu yüzden cezalandırır, Büyük Tanrı" diye fısıldadı, Bilgelik.
"Sence ne yapmalıyım, Bilgelik?"
"Ne yapacağını sen zaten biliyorsun, Sarkayn."
Ejderha ile birlikte köy alevler içinde kalırken, insanlığın yakarışı bir anda kesildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaplan ve Ejderha
FantasyHatırladığın ilk anın nedir? Bu soruyu önce kendine sor ve sonra sayfayı çevir. Sıkça duyacağın bu soru aslında bir şifredir. ******* Sadece güçlülerin hayatta kaldığı bu evrende, piramidin küçük taşlarından biriydi Lian Wen. Henüz küçük bir çocukke...