16. BÖLÜM: İmparatorluk Prensesi Lian Wen!

101 26 34
                                    

SELAM MİLLET! KÖY İŞLERİ BİRAZ UZUN SÜRDÜ. HEM YORGUN HEM DE KAFAM KARIŞIK OLDUĞUNDAN YAZACAĞIM ŞEYLERİ BİLE UNUTTUM :d HER ŞEY KAFAMIN İÇİNDE VE KAFAMIN İÇİNDEKİ DÜNYAYA BİR GİRSENİZ VAY HALİNİZE :)))) NEYSE BOL YORUM İSTİYORUM! OKUMA LİSTELERİNE EKLEMEYİ UNUTMAYIN! AYRICA HİKAYEMİ SEVDİYSENİZ DOSTLARINIZLA PAYLAŞMAZ MISINIZ? TANIŞALIM KAYNAŞALIM!

"Bu tam bir çılgınlıktı!" Odanın içinde endişesine mani olamayıp yarım tur attı. "Kurduğunuz plan korkunç bir sona ulaşabilirdi!"

"Üstad! Sessiz olmalısın, bariyere güvenmiyorum!"

Üstad Assa olduğu yerde durdu ve Eren'e doğru üç adım attı. "Az daha ava giderken avlanıyorduk, evlat!" diye fısıldadı. "Bu durumda kime hesap verecektik? Kılıç Lordu bizi Keskin Bıçaklar'dan men ederdi ve İmparator Jason öğrendiğinde kellemizi uçururdu."

Eren elbette tüm kötü ihtimallerin en başından beri farkındaydı. Assa'ya sırtını dönüp sandalyelerden birine oturduğunda Üstad Assa da onu takip etti. "Üstad, Lian'ı tanıdığın günden beri onun tüm Dehalardan ayrı olduğunun farkındaydın, değil mi?" Üstad Assa cevap vermeyip devam etmesini bekledi. "Lian, tüm ihtimalleri düşünerek hareket etti. Her bir adımı, her bir dakikayı hesaplamıştı. Tabi bazı şeyler tahmini dışındaydı ama" Ellerini iki yana açıp ekledi: "Görüyorsun ki, hesaplarda değişiklikler olsa da sonuca ulaştı."

"Ama Deha olduğu ortaya çıktı, Eren!"

Eren arkasına yaslanırken sol bacağını sağ bacağının üzerine attı. "Bu bizim çözmemiz gereken bir sorun değil. Eminim tüm ihtimalleri o saniyede düşünmüştür. Lian'ı bilirsin, asla kazanmayacağı savaşa girmez ve göze almadığı riskle oynamaz."

Üstad Assa tüm yaşanılanları düşündü, Eren'in sözlerini tarttı ve Lian'ın karakterini hepsiyle birleştirdi. Bedeninde bir karınca gibi ilerleyen endişeyi savdı ve Eren'i taklit ederek arkasına yaslandı. Şimdi yapmaları gereken tek şey, Lian uyanana kadar hiçbir şekilde göz önünde olmamaktı.

West Hanı/ Sitara

Ejderha Soylular şaşkındı. Uzun yıllar sonra ilk kez bir yabancı imparatorluğun kutlamalarına katılmışlardı. Ve bu kutlamada asla hayal edemeyecekleri bir oyunun içinde bulmuşlardı kendilerini. Ama onları asıl şaşırtan Prenses Wen'in bir Deha olduğu ve aynı zamanda kısmi dönüşüm geçirebildiği değildi. Ya da kemiklerinde kılıçlar taşıdığı ya da hangi kılıçları taşıdığı...

KaraSarkayn Birliği'nin sadakati yalnızca Orch Khair'eydi. Orch'un ise Ferg Odell'eydi. Ama bazen sadakatin sınandığı olaylarla karşılaştırırdı kader. Ve Orch tam da o ana denk gelmişti. Prensesin bir Deha olduğunu Ferg'e söylemesi gerekiyordu ama aynı zamanda söylememesi de...

Rûbanis usulca içeriye girdi, Orch'u dağılmış bir halde şarap içerken buldu. "Orch!" Khair ona cevap vermediği halde Rûbanis onun ayık olduğunu biliyordu. "Talimatları verdim, Orch. Bu konu hakkında kimse tek laf etmemeye yemin etti."

"Güzel" dedi başını kaldırmadan. "En azından İmparator Yener bir adım atana kadar bekleyeceğiz. Ama..."

Rûbanis başını eğdi, Orch'un dile getirmediği cümlenin ne olduğunu biliyordu. "Sadakatim yalnızca sizedir, Orch. Sırrınız asla dile getirilmeyecek!"

Yıllar boyunca yalnızca bu ejderha soyluya güvenmişti. Bir kez daha güvenecekti. Başka çaresi yoktu. Aksi halde düşmanları ya da Ferg'in kulağına bu sır giderse, Khair olabilecekleri hayal edemiyordu bile. Zaten bunun başına geldiğine de inanamıyordu hâlâ. Aklındakileri yalnızca Rûbanis ile paylaşabilirdi. Yanlış anlama ihtimali sıfırdı, hissettiği şey gerçekti. Yalnız olmadığını hatırlayıp genç ejderhaya baktı. Söyleyecek şeyleri olduğu belliydi, konuşmasını işaret etti.

Kaplan ve EjderhaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin