Yorum istiyorum yorum sıkılıyorum bak yorum olmayınca yazma heves kaçıyor. Bakınız her an köye gidebilirim ve beklersiniz önemli bölümü ey gidi. yorumu basın, voteyi verin yeni bölüm hemen gelsin!
Hiçbir şeye sahip olmayan insanları hayatta tutan bir şey varsa o da içgüdüleridir. Bugün bir şeyler olacağını, tehlikenin yakında olduğunu bana içgüdülerim fısıldıyordu. Bu İçgüdü, bir yaz gününde esen rüzgârın üzerinde bıraktığı ürpertici his gibiydi. Üşümezdiniz ama bedeninizdeki minik tüyler tetiktedir.
Ama bir tehlike olacağını düşünen sadece ben değildim. Faith'in sıkı sıkıya yönettiği güvenlik sonucu artan savaşçı sayısı buna bir kanıttı. Sitara'da evlerin çatılarında gezinen savaşçılar, surlarda nöbet tutan savaşçılar, saray içi ve dışı... Kısacası adım başı bir savaşçı vardı her yerde. Ama bana göre daha çok dikkat çekiyor bu önlemler. Nihayetinde halk aptallardan oluşmuyordu, gerginlik neredeyse çıplak elle tutabilecek gibi hissediliyordu.
"Prenses?" Bu eşlik için Meltem. Annemin hazırladığı elbiseyi getirmiş olmalıydı. İçeriye girmesini söylediğimde peşinde iki hizmetçi ile birlikte içeriye girdi. "Prensesim, hazırlanmanıza yardım edeceğiz " dedi.
Paravanın arkasına geçmeden önce özenle katlanılmış elbiseyi kaldırarak görmeni sağladı. Bir İmparator olarak dayımın doğum günü önemliydi. Sadece Westral soyluları değil, komşu krallıklardan temsilciler de orada olacaktı. Elbise tek kelimeyle mükemmeldi, annem bu yüzden hiçbir masraftan kaçınmamıştı. Astranalı da olsam, bir imparatorluk Prensesi'ne layık elbise hazırlamıştı. Paravanın arkasına girip elbiseyi dikkatlice üzerime giyindim. Elbisenin ipek tül detayları o kadar zarifti ki, beceriksizliğim yüzünden yırtılabilir diye korktum.
Paravanın ardından çıktığımda üç kadın soluk tutmuş vaziyette kaldı. Birbirlerine bakıp ne diyeceklerini bilemezken Meltem, "Prensesin, hayatımda bu kadar muhteşem başka bir kadın görmedim" diye itiraf etti.
Kahkahama engel olamadım. "Benim için mi yoksa elbise için mi bu itiraf?" diye takıldım ona. Meltem tatlı mahcuplukla nasıl cevap vermesi gerektiğini bilemeyince yeniden kahkaha attım. "Sakin ol, Meltem. Elbiseyi gösteren kadındır. Ama kadını gösteren hem elbisesi hem de saçıdır" dedikten sonra göz kırptım. Saçımı yapmak için hevesle öne atıldıklarında "Merak etmeyin, ben size anladım" diye ekledim.
Saçlarımla ilgilenmeye başladıklarında, şahsi korumam Raqva dışarıdan seslendi: "Prensesi, General Faith size bir hediye gönderdi."
Bu hediyenin ne olduğunu biliyordum ama neye benzediğini bilmiyordum. Meltem'e hediyeyi alması için işaret ederken "General'e ona bizzat teşekkür edeceğini iletin, lütfen" dedim. Meltem yeniden yanıma geldiğinde elinde ahşap, üzerinde zarif oyma desenlerin olduğu küçük bir kutu vardı. Kutuyu Meltem benim için açtığında, bu kez soluğunu tutan sadece hizmetçiler değildi.
"Prensesim, şimdi kullanmak ister misiniz?" diye sordu Meltem. Hediye onu bile heyecanlandırmış görünüyordu.
"Elbette!" dedim hevesime mani olamayarak. Kızlar kıkırdayınca biraz utanıp sesinin sakin çıkmasına özen gösterip "Saçlarım salık olmalı, bu süsün güzelliği en iyi öyle görünecektir" diye ekledim.
Meltem sahte masumlukla "Saçlarınızın güzelliği de öyle" deyince ona küçük bir çimdik attım.
"Ve General'e saygım da" deyip göz devirdim. Faith'in beni gördüğü an tepkisinin ne olacağını ben de merak ediyordum.
Yaklaşık bir saat süren hazırlıktan sonra aynanın karşısına geçerken kızlar tekrar nefeslerini tutmuşlardı. Haliyle ben de. Elbisenin iç astarı, beyaza yakın soluk altın tonundaydı. Üzerine geçirilmiş ipek tülün uzun kol detayları ve eteğin uç kısımları, taç yaprakları kıvrımlığındaydı. Ve bu kıvrımlar ise altın ipliklerle bir çiçeğin dalları ve kökleri gibiymiş işlenmiş, iri ufaklı koyu pembe ve mora yakın tonlarda yaban gülü motifleri dallara eklenmişti. Motifler dizlerimden yukarıya doğru bulutlara işlenmiş gibi büyükçe güllere dönüşüyordu. Ama sık değillerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaplan ve Ejderha
FantasyHatırladığın ilk anın nedir? Bu soruyu önce kendine sor ve sonra sayfayı çevir. Sıkça duyacağın bu soru aslında bir şifredir. ******* Sadece güçlülerin hayatta kaldığı bu evrende, piramidin küçük taşlarından biriydi Lian Wen. Henüz küçük bir çocukke...