BÖLÜM 9.2.

39 5 0
                                    

Bölüm 9.2.: BAŞARMAK İSTİYORSAN GİZLEN

Gizlenmek bir parçası olmuştu hayatımın. Kendimi gizlemek, kızımı gizlemek, insanlardan gizlenmek, kanunlardan gizlenmek. Neden mi gizleniyordum? Çok basitti değil mi? Korkuyordum. Kendimi gizlerdim, bir baba olduğum için. Kızımı gizlerdim, ikinci bir kız olduğu için. İnsanlardan gizlenirdim, suçlarımı kabul edemediğim için. Kanunlardan gizlenirdim, ikinci bir kız çocuğu yetiştirdiğim için.
Özgürce dolaşmak ne kadar uzaktı hayatıma. Bu hayatta korkularımı gizlemeden gezemeyecek miydim ben? Küçüklüğümde babamla gizlenirdim, ikinci bir ablam olduğu için. Şimdi yine gizleniyordum, ikinci bir kızım olduğu için.

Korkularımla yüzleşmenin tek çözümü gizlenmek olmuştu hayatım boyunca. Korkularımın üstünü örtmek kolay gelmişti bana. Ama hiç denememiştim ben, korkumun üstüne gitmeyi. Bana bunu kimse öğretmemişti. Büyük bir arzuyla çıktığım yolun sonuna varmak için korkularımın üstesinde gelmeliydim. Denemek. Sadece denemek gerekecekti. Denemekten zarar gelmezdi öyle değil mi?

                          
Saat: 03.30

Benjamin'in pelerini diktikten sonra bana verdi ve üzerime giydim. Küçük bir vedalaşmadan sonra dükkândan çıktım. Yol kenarlarında çiçek açmış ağaçlar, bazı ağaçların gövdesinde yosunlar, çimenlerde böcekler vardı. Çimen döşenmeyen bir yol yapılmıştı, arabalar geçiş yapsın diye. Yürümek. Korkunun üstüne gitmek. Onunla karşılaşacağını bilmek. Ve bunu bilmene rağmen yürümek. O korkuyla stres olmak. Nabzının atışını kontrole alamamak. Alnından akan terler. Korkunun insandaki etkisiydi. Bu etkiden kurtulman için gereken; ya unutmaktı, ya oradan uzaklaşmaktı, ya o korkunun üstünü örtmekti, ya da karşı çıkmaktı. Peki hangi âna, hangi çözüm yolu yarardı? Yoksa bütün korkulara, bir tane mi çözüm vardı?

Sınıra yaklaştıkça geriliyordum. İçimdeki o buz kesen her zerreyi tek tek hissediyordum. "Kalbimin atışları lütfen, lütfen sakin olun. Korkulacak bir şey yok. Üç gün içerisinde gidip geleceğiz. Yakalanmayacağız. Normale dönün." Bu bir yalvarıştı değil mi? Bir insanın çaresizce yalvarışlarından biriydi. İçerdekilere yalvarış. Peki onlar dinliyorlar mıydı beni? O çaresizce yalvarışımla onlara sözlerimi aşılarken beni takıyorlar mıydı? Takmıyorlardı. Daha da korku pompalanıyordu. Her şey daha da kötüye gidiyordu.

Küçük açık gri tonları gibi görünen bir boyayla boyanmıştı, o küçük güvenlik sistemi binası. Sol tarafta arabaların sığabileceği bir şekilde delinmiş duvar boşluğu vardı. İçerisinde ise bir bariyer mekanizması yerleştirilmişti. O deliğin bulunduğu alanda iki kişi deliğin sağ ve sol taraflarındaydı.

Sağ tarafta ise bir kapı vardı. Bu kapı yüksek ihtimalle yukarı kata ve yanda bulunan cam pencereli alana açılıyordu. Cam pencereli alanın alt kısmında bir şerit boşluk vardı. Adam içerde havasız kalmasın diye yapılmıştı galiba. Burada da bir adam oturuyordu. Sağ tarafta bir geçit vardı. Fakat diğer tarafı kapalıydı. Burası, sınırdan geçmek isteyen insanların isim-soy isim taramasının yapıldığı yerdi. Kişi ismiyle, uçak bilet kontrolü yapılır; üzerinde zararlı bir eşya varsa çıkarılacağı bir tarama bölgesiydi. İsimlerimiz öğrenildikten sonra bu tarama sistemi üç günde bizim her şeyimizi ortaya dökebilme özelliğine sahipti. Ama eğer üç günden önce ülkeden ayrılırsan, sistem sen ülkeden çıktığın için seni araştırmayı bırakır ve ülkeden ayrılanlar klasörüne taşınırdı. Bu tarama alanının sağ ve sol kısmında da birer tane adam vardı.

Binadan her beş adım uzakta birer asker vardı. Ta ki toplam beş asker olana kadar. Onların alanına girdiğim an da silahlarını ellerine aldılar. Bana doğru doğrulttular. Ne kadar çok silah bana doğrultulmuştu. 14 silah bana bakıyordu. Gerginliğim resmen tavandı. Kızardığımı hissediyor, ellerime hakim olamıyordu. Kalbime yalvarsam da bir şeyler değişmiyordu. "Eğer şuan da ikinci bir kızım olduğu ortaya çıksa o 14 silahtan çıkar her bir mermi, beni delik deşik ederdi." Hayır, bu düşünceden kurtulmalıydım. "Nereden bilebilirlerdi ki ikinci bir kızım olduğunu. Ama ya gelişmişse, ya üç günde değil de anında ortaya çıkarsa bütün bilgilerim. İşte o zaman, o mermiler üzerimde adeta dans ederdi. Onlar beni araştırırken ben ise kaçacak ve verilerimi sildirecektim. Korkulacak şey başıma gelmeyecekti." "Kötü bir şey olmayacak. Eğer şuan o adımların oraya gitmezse de şüphe uyandıracaksın. Lanet olası adımlarım, ilerle artık! Titremeyi kes!"

SİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin