BÖLÜM 31

10 4 0
                                    

BÖLÜM 31: Lambanın Ardından

Tarih: 05/06/2019                         Saat: 18.23

Kalbinde zıplayıp duran tavşanı,
Ciğerlerine varamadan yok olan nefesi,
Aklındaki tek soruyla oluşan korkusu;
Ne yapmıştı? Ne yapmıştı da vücudu delicesine titriyordu?
Ne yapmıştı da vücudu bu ağrılara katlanamıyordu?

Her şeyi içine hapseden eşsiz sonsuzluk. Gizlenmenin en iyi tercihidir o eşsiz karanlık. Tüm işlerin sessizce yürütülerek son bulduğu, en gizli avcıların çıkıp avlanma zamanıdır karanlık. Her şeyi içine alıp sır gibi saklayandır karanlık...

Devasa vücuduyla üstüme çıkan adamın odasıydı bu karanlığın sahibi. Gene aynısı olmuştu. Gene beni bayıltıp sonra geri teslim etmişlerdi. Yine ve yeniden benim ne olduğundan haberim yoktu? O adamın baygınken bana ne yaptığını bilememek, her şeyden habersiz delicesine ağrı çekmek... Ben ne yapmıştım? Ne yapmıştım da bunları çekiyordum ben? Neden bunları yaşamak zorundaydım?

Yoğun ilaç kokusunun hüküm sürdüğü bu karanlık oda ağrılarıma daha da yük oluyordu. Vücudum odanın içerisinde hâlâ birisinin olması düşüncesiyle istem dışı titriyor ağrılarımın baş görmesine yol açıyordu. O derin karanlığın arkasındaki sessizlik her şeyi öylesine gizemli kılıyordu ki burasının normal bir oda olup olmadığını bile şüphe ediyordum artık.

Yapılan her hata kötü sonuçlar doğururdu değil mi? Odamı değiştirmek gibi bir hata daha da beter bir sonuca uğurlamıştı beni. Huzurla yatıp uyumak istediğim o yatak kâbusum olmuş üstümdeki devasa adamla zorla uykuya daldırılmıştım. Ve o adam şuan kendi odasında mı ya da değil mi bilmiyordum bile. Sadece yatmak olan görevim hareket dahi ettiremediğim vücudumun bir emriydi. Bana yaptıkları her ne ise vücudumun ağrıya karşı olan direnci artık bir hiçti.

Huzurla yatıp uyumak istediğim yatakta artık huzur aramıyor verdiği rahatsızlıktan kaçmak istiyordum. Ama ağrılarım ve acılarım buna engel oluyordu. Bu geçen seferki gibi değildi. Bu ağrılar sanki bedenimden kopup gitmek isteyen kollarımın, artık yürümek gibi bir eylemde bulunmak istemeyen bacağımın isyanıydı. Yüzümde olan acı ve içeride bir şeyin yayılması hayata tutunmaya çalışan daldaki bir yaprak gibiydi.

Bu yataktan hiçbir zaman kalkamayacak mıydım ben? Herkesin içinde bir iyiliğinin olduğunu sanarken yediğim kazıkla mı duracaktım ölene kadar? Carl. En azından bir gramda olsa içinde iyilik var dediğim adam. Sanki daha önceden tanışıyormuş gibi hissettiğim adam. Yanılmıştım. Onun içinde gram iyilik duygusu barınmıyordu. Onun pisliğini daha önce de tanımıyordum ben. Bana iyilik yapacağını sanıp ona seslenmem... Tam olarak ahmağın tekiydim doğrusu.

Nefeslerim vücudumun titremesiyle ciğerime bile giremeden kayboluyor adeta vücudumu saran bir yılan hızlıca boynuma sarılıyordu. Korku ve hüzün. Bunlardan beslenen tek bir şey vardı hayatımda. El. Zihnimdeki düşüncelerin korkusu onun için besin kaynağıydı ve korkunun tadını aldığı zaman asla peşimi bırakmazdı. Üzüntümün avcısıydı o. Bense her daim o avcıya yenilen kusurdum sadece.

"Sevgili Wise neredeydin bunca zaman? Ama bu andan itibaren sıkça görüşeceğimize inanıyorum Wise. Çünkü korkunun tadı uzun sürecek gibi..." Ona cevap vermesem ne yapabilirdi ki? Bunca ağrıyla uğraşırken birde onun bana yüklenmesine katlanmak istemiyordum ben.

Bir şey boğazımı sertçe sıkmaya başladı. Boğazımın üstünde olmayan varlık onun El'e ait olduğunu gösteriyor bir yılan misali vermediğim cevap karşılığında sıkıyordu uzun derisi boğazımı.

"Cevap vermeme gibi bir durumun yok Wise. Ben senin yanına korkunun tadıyla beslenerek geliyorsam sende benim cümlelerime cevap vermek zorundasın anladın mı beni? Ve hala şunu anlamamana üzüldüm Wise. Ben senin vücudundaki ağrıları duyabilir içinde konuştuğun konuşmaları bilebilirim ve sen bunu anlamamakta hala ısrar ediyorsun Wise. Sen ne kadar uğraşsan da benden hiçbir şeyi gizleyemezsin." Sıkmakta olduğu boğazım alev alev yanıyor aldığım nefesleri kullandırmıyordu. Hızlıca inip kalkan göğüsüm onun için engel sarf etmiyordu. Konuşmamı istiyordu. Bunu zorunlu hale getirmek için elinden geleni yapıyordu. Canımın yanması onun için önemli değildi. Onun için asıl önemli olan ona cevap vermemdi. Ama neden bu kadar önemliydi ona cevap vermem? Ne olurdu ona cevap vermesem?

SİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin