BÖLÜM 27

18 4 4
                                    

Bölüm 27: MİSAFİR

~Sisi'nin Anlatımıyla~

Tarih: 04/06/2019 Saat: 22.54

Zincirler. Hayata tutunmanın tek yolu. Birbirine bağlı olay öbekleri. Peki bağlanmasalardı? Zincirler onu bir arada tutmasaydı? Tek tek ince ince işlenmiş olan zincirler hayatımızı bir arada tutmayı sağlamasaydı? Bir olaydan tek bir zincirin koptuğunu varsayın o zaman tüm zincir darma duman olmayacak mıydı? Yapılan, işlenen, yaşanan tüm çabaların hiçbir önemi kalmayacaktı. Veya tek bir zincirdeki eksikliği, kırılganlığı, hatayı anlayamamak diğer zincirlere de yansımaz mıydı? Tek birinin anlamsızlığı tüm zincirin bağlantısını koparmayacak mıydı? Tek bir zincir parçası bile birlikteliği bitirebilirdi.

Burada bulunmamın nedeni, burada yaşanacak olayların bilinmezliğini etkilemez miydi? Her şey sıralıydı. Doğmam, babam tarafından istenmemem, babamın bana alışması, tek bir sorunun babamı benden soğutması, tekrardan bana alışması, benden bir şeyi açıkça gizlemesi, ülkesine dönmek istemesi, bana ülkesi hakkında hiçbir şeyden bahsetmemesi, halamların eve gelmesi ve sonrada benim kaçırılmamam... Nerede başlıyordu bu sorun? Neresindeki gizem benim burada olmamı gizliyordu? Asıl gizem bendim. Benim doğmamam sorunun en başıydı. Patrice'de olmayıp bende olan bir şeydi beni burada kılan gizem. Ülkesini benden gizliyordu ama artık onun ülkesindeydim. Buradakilerin beni bu kadar önemsemesinin nedeni neydi peki?

Şaşalı özel tasarım bir elbise, bana özel bir tören, bana özel odalar ve bana özel yiyecekler... Neydi bunun amacı? Beni bu kadar istemelerinin sebebi... Bu kadar önemseneceksem babam neden gizlemişti bu ülkeyi benden? Benim özel olmam ona göre kötü bir şey miydi? Özel birine karşı sunulan saygı ve sevgi onun için önemsiz miydi? Özel olmak benim elimde değildi ki. Ben özel olarak doğmuştum.

Etrafta kimsecikler yoktu. Bana özel yapılan odaların bir tanesinde kalmamı ve asla çıkmamamı söylemişlerdi. Odanın ortasında kocaman büyük yuvarlak bir yatak vardı. Yatağın sol tarafında ise dışarıya açılan büyük kapılı gösterişli bir manzaraya sahip balkon kapısı odayı karşılıyordu. Bir kenar tamimiyle hayatımda hiçbir zaman görmediğim kalitede ki elbiselerle doluydu. Fakat odada ki en saçma şey ise banyo ve tuvaletin ayrı bir yerde değil de girişin sağ tarafında açıkça olmasıydı. Burası saray değil miydi? Bir sürü odası olmalıydı. Banyoyu koyacak bir odaları illaki olmalıydı. Ama banyo odanın içindeydi.

Bu odaya yerleşmemi söyledikleri andan itibaren yaklaşık bir iki saat geçmiş olmalıydı. Ve bir iki saatin geçmesine rağmen beni buradan çıkaracak hiç kimse gelmemişti. Kafamı kurcalayan bu fikri sakin bir şekilde düşünecek zamanım bence hayli hayli vardı.

Ben doğmadan önce çekilmiş fotoğrafların olduğu bir albüm bulmuştum birkaç ay önce annemlere gittiğim zaman. Onlar... Ben yokken daha mutlu gözüküyorlardı. Yüzleri benleyken hiç gülmedikleri kadar gülüyordu. Hatta babam annem hamileyken de mutlu gözüküyordu. Benim doğmam onu neden mutsuz etmişti ki o zaman? Yoksa babam oğlu olsun mu istiyordu? Olabilirdi. Bu ihtimal mantıklı geliyordu çünkü annem hamileyken mutlu olan biri çocuğu doğduktan sonra da mutlu olmaz mıydı? Demek ki sorun kız çocuğu olmasıydı. Ama Patrice'de kızdı ve onunla olan fotoğraflarında mutsuz olduğu hiçbir an yoktu. Yüzü gülüyor, Patrice'i hep öpüyordu. Beni hiç öyle mutlu öpmemişti...

O zaman ikinci bir kız çocuğu istemiyordu o. Bir tane kız ona yetiyordu. Peki, ona sorduğum tek bir soru onu benden nasıl soğutmuştu?
"Beni annem için mi seviyorsun?" Buna verebileceği cevap ne olabilirdi ki? Ya evet ya da hayır söylenebilecek iki kelime varken neden kaçmayı tercih etmişti ki babam? Onda bu söz nasıl bir etki bırakmış olabilirdi? Sadece bir söz onun kaçmasına nasıl yol açmıştı?

SİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin