Sarıldıktan sonra geri ayrıldı. Eğer ikna etmeye başarırsam bu çok büyük bir başarıydı benim için. "Drake, lütfen bu dediklerimi iyi düşün. Abin sadece sana dargın. Farkındayım artık asıl niyetini ama, olmaz."
Drake, "Işık. Ben kimse tarafından sevilmiyorken nasıl böyle bir şey söyleyebilirsin ki? Ayrıca.. Sen Drain'i etkilediğini düşünüyorsun. Ama yanılıyorsun. Herşeyin yakında farkına vardığında benim sana takıntılı olmadığımı, sana değer verdiğimi snlayacaksın. Tabii fazla geri kafalı değilsen."
Ne demekti bu şimdi. Herşey tam tersi mi yani? Hayır, Drain lanetli olabilir ama kötü biri değil. "Drake, Drain lanetli bir prens evet ama kötü biri değil. Ama gerçekten değer veriyor kendi gözlerimle gördüm." Elimi Drake'nin omzuna koydum. "Sende kötü biri değilsin, bundan eminim." Hiçbir şey demedi. Sadece baktı. Biraz pişman, biraz özlem biraz da mahçup bakıyordu. "Her neyse, iyi geceler. Gel odanı göstereyim sana." dedi ve eski odama götürdü. "Bende de öbür odada yatıyor olacağım iyi geceler. " dedi ve öbür odada yatmaya gitti.
Yaklaşık bir saat sonra gizli gizli odasına gittim. Kapısını biraz araladım. Uyuyordu. Sonra aşağıya arkadaşlarımı ve Drain'in yanına gittim. "Geldim, ben iyyim merak etmeyin." Drain, "Güzel, çünkü endişelenmeye başlamıştım." Drake ile konuştuklarımızı ve dediklerini anlattım. "İşte böyle, sadece sevilmek için yapıyor. Yani derken gerçekten üzgün duruyor."
Drain öylece kalmıştı. "Ne? Sen şimdi ona masum mu diyorsun! IŞIK HERİF SANA SAHİP OLABİLMEK İÇİN KANATLARINI KESTİ! ve emin ol istese tekrar yapabilir." üfledim. "Hayır, demek istediğim. Onu bundan vazgeçirebilirim. Biraz zor olacak ama tek başıma." Yağmur, "Yani bir süre daha burada mıyız?"
Çok güzel soruydu, baya güzel bir soruydu. "Eh.. Şey sanırım evet. Lütfen kızmayın herşey yoluna girecek.." Drain, "Yaptığın şeyden emin misin Işık?" dedi. "Evet, evet eminim." dedim ve yukarı çıkıp yattım. Uykum yoktu ama zorla olsa da gözlerim kapandığı için uyudum.
Ertesi sabah uyandım ve önümdeki kıyaget dolabını açıp ne giyeceğime baktım. Bu adam biraz şerefsiz olsa da zevk sahibi biriydi anlaşılan hepsi o kadar güzeldi ki karar veremiyordum, ama ortada ki "Beni al" diye bakıyordu adeta. Dayanamayıp onu aldım.
(Işığın elbisesi)
Boynumdaki beyaz şeyide taktım. Çok hoşuma gitmişti. Bu şekilde aşağıya indim. Kahvaltı salonunda sadece o vardı. "Ne sıkıcı, kimsenin olmaması." Durdu. "Ne bekliyorsun aşağıdakileri indirmemi mi?" Yani aslında evet. Onları bu salonda görmek isterdim.
"Aslında Yağmur, Ege Mert ve Deniz'i çıkartmaman için bir sebep yok." Tek kaşı havaya kalktı. "Nasıl anlamadım?" Sıçtıkça sıvıyordum bende. "Yani şunu söylemeye çalışıyorum. Ege Mert, Deniz ve Yağmur asla sana hiçbir şey yapamaz ki zaten onların büyülü güçleri yok." Drake, "Bunu düşünürüm." dedi ve şarabından bir yudum aldı.
"Siz soylular da zarif görünsün diye saçma salak bir zamanda şarap içmeye bayılıyorsunuz sanırım. Kahvaltı bu Drakeciğim, şarap yerine çay yada su içilir." Anlamayarak tabağından bir lokma aldı. "Çay mı?" sanki çok acayip bir şey demiştim. "Evet çay hiç mi duymadın hayatında?" Drake, "Duydum tabii ama hiç içmemiştim. Abim içerdi tabii ama bana koymazlardı ben hep su içerdim." Şimdi anlamama sırası bana gelmişti.
"Neden sadece Drain içiyor ki? Sende isteseydin sana koyarlardı." Ayağa kalktı. "ÇÜNKÜ BENİM BU SİKTİĞİMİN KRAL LİĞİN DA KONUŞMA HAKKIM OLMADI HEP ONUN DEDİĞİ YAPILDI, HEP ONA VERİLDİ. HEP ONA BAHŞELDİ. HER ZAMAN KRAL OLMASA BİLE HERKESİN KRALI O OLDU. HERKESİN AŞKİ, HERKESİN BİR NUMARASI DRAİN OLDU IŞIK TAMAM MI? ALDIN MI CEVABINI?"
sesi bütün sarayda yankılanmıştı. O kadar yüksek yankılsnmıştı ki Drain'da bunu duyduğuna emindim. "Sakın ol, lütfen tamam. Anlıyorum." Sınırı dinince yerine geri oturdu. Drake, "Kısacası Işık. Drain herşeyde mükemmeldi ama herşeyde, ne olursa olsun. Ama ben? Ben hep dışlandım. Şimdi sen düşün. Artık bir konuşma hakkın olmasını ister miydin?"
Gözlerimi kaçırdım ama tekrar gözlerim ona döndü. "Drake, seni anlıyorum hemde çok ama bu beni yıllar önce kanatlarımı kesmeme sebep bir şey değildi. Hala aklıma geliyor görintüler.." Sustu. Konuşmuyordu. "Neden bana zorla sahip olmak işten Drake, neden kanatlarımı kestin? Neden acı yaşattın bana. Neden?" Hala susuyordu. Yavaş yavaş bende gerilmiştim.
Tam "neden?!" diye bağırıcakken sözümü kesti. "Çünkü avcılar seni avcılar öldürecekti. Seni saraya getirdim. Biliyorum seni kaçma diye zincire vurdum. Ama senin o zaman bilinmemen gerekiyordu. Kanatlarını yok etmem gerekiyordu. Senin travman oldu. Ama farkında değildin. O zaman hala yaşıyorsan bana borçluydun!" Bak bak bir de ne güzel anlatıyor. Böyle hayat kurtarmak olur mu lan! Uyduruyor bu. "Uyduruyorsun." Drake, "Eğer geçmişten bir sahne görürsen anlarsın."
Bu sefer benim kaşım havaya kalktı. "Görürüz" dedim. "Ha, bir de çok güzel bir sorum daha var. Neden beni zehirleyip öldürdün? Neden yaptığını zaten anladım ama bir de senden dinlemek isterim." Drake, "O gün Drain ile tartışmadan önce ben.." Biraz eğildim. "Evet, sonra?" Drake, "Ben tanrılarla a-anlaşma ya-yaptım.."
Gözlerim yuvalarından fırlayacaktı. Şaka olsa gerek ama değildi. Çekine çekine anlatıyordu bir de. "Tanrılar ile anlaşma yapılabiliyor mu?" Drake, "Evet, ama bir kaç şey yapman gerekiyor." Ağızım açılacaktı fakat soğukkanlılığımı korumam gerekli. "Ne yapmak gerekli?"
Drake, "Yani, ne isterlerse onu yapmak zorundasın bir bedeli olmalı mutlaka." dedi. "Peki sen ne bedeli yapmak zorunda kaldın?" yarım ağız ile "Nefret edilmek, sevilmemek." dedi. Bu herşeyi açıklıyordu. Drake, "Ben atımı beslemeye gidiyorum. Geri dönerim" dedi ve gitti. Ben aşağıya indim. "Drain! Tanrılar ile anlaşmalar yapılabiliyor mu?"
Drain, "Ne?" Drain bir şeyi bir seferde anlamıyor ki arkadaş. "Yahu, Drake zaten sarayda sevilmiyorken bir de sevilmek için ve tahta geçmek için tanrılarla anlaşma yapmış ama yine bedeli sevilmemek olmuş. Ayrıca benim kanatlarımı yakması gerekiyormuş, yoksa avcılar beni avlayacakmış." Deniz, "Tamam. Yukarı çık ve bizi buradan kurtar çok boş yaptın."
Deniz'e dönüp baktım ve dediğini yaptım. Sinirimi bozmuştu. Evet Drake'yi bir bakımdan savunuyordum ama boş şey değiller bunlar. Artık bıkmıştım. Moralim çok bozuktu oturup ağmaya başladım ve bir el dokundu ona baktım. Drake'nin eliydi. "Şşt ağlama küçük peri."
dedi ve beni
kendisine doğru çekip ona sarılmamı sağladı. Bende sarıldım artık kim haklı kim kötü umurumda değildi. Gerçi, Drake'yi anlayamıyordu kötü müydü yoksa değil miydi? Göz yaşlarımı sildi ve saçlarımı öptü. "Ne yapıyorsun?" Drake, "İçimden geleni yapıyorum Işık.." diye mırıldandı.Bu tıpkı annem küçükken beni sakinleştirmek için yaptığı tatlı öpücüğe benziyordu. Ne zaman babam bana şiddet uygulasa ona kaçıp bu öpücüğü yapardı. Bu beni daha da ağlattı ve ona daha da sıkı sarıldım. Saçlarımı okşadı ve ondan ayrılınca küçük bir şekilde gülümsedi. İnanıyordum ki bu adamın içinde, derinlerde bir yerde iyi biri vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yansıma ile konuşabilir misin?
Fantasy"Her tarafta neden kan var? Sevgilim, neredesin korkuyorum.."