Hangisine inanacağımı şaşırmıştım. İkisi de bana iyi davranmaya çalışıyordu. Ama Drake kendisine yanlış yön çizmişti bunu bile bile. Drake'ye üzülüyordum. Drain'e de öyle. Drain yapmadığı bir şeyin bedelini ödüyordu, Drake ise kendi yaptığı şeyin... Saçlarımı okşadıktan sonra ona baktım hüzünlü bir gülümsemesi vardı.
Belkide yaptığı şeyin yanlış olduğunun farkındaydı ama geri dönüşü olmayan bir şeydi bu? Drake'ye sevildiğini kanıtlamak istiyordum ama ispatlayamazdım çünkü onu kimse sevmiyor.
Sevdiğini iddia ettiğim Drain bile ondan nefret ediyordu. Onun bu çaresizliği ve kendisini içine sürüklediği durum çok acı vericiydi, yanlış bir düşüncenin yapmış olduğu durum. Drake, "Biliyor musun, küçükken hep abim ile flörtleşirdin bu çok hoşuma giderdi, bazen oturduğum yerde senin hayalini kurup bana da yapmanı hayal ederdim." dedi ve naif bir gülüş yaptı.
Vay be. Beni düşünüyordu, düşünmüştü yani. Peki bu kadar hayalimi kuran ve kraliçesi olmamı isteyecek adam neden kanatlarımı neden benden almıştı..
Drake, "Işık. Kanat konusunda sana yalan söylediğim için üzgünüm, sana Tanrılar ile anlaşma yaptığımı söylemiştim. İşin gerçek yüzü Tanrıların istediği şey buydu, kanatlarını yani en kıymetli şeyi yok etmem di."
Bunu söylerken utançtan yanakları kızarmıştı ve gözleri kapalıydı suratıma dahi bakamıyordu. Diyecek bir şey bulamadığım için susmuştum. "Artık kim haklı veya haksız bilmiyorum Drake. Tek bildiğim Drain'in tahta geçmesi gerektiği. Artık kim haksız veya haklı önemli değil ben bunları geçtim artık." dedim.
Ayağa kalktı beni de kolumdan tutarak kaldırdı. "Ben biliyorum. Böyle söylüyorsun fakat yine Drain'i savunacaksın bana yine onlarla plan, pusu kuracaksın." dedi. "Ne yapacağımı bilmiyorum Drake, kimi destekleceğimi bilmiyorum ikinizde bana haklı geliyorsunuz." Sadece baktı. Öylece taht salonuna gitti.
Drake'ye baktım. Ne görüyordum?
Kendince haklı,
Yaptığı şeyden pişman,
Bana özlem duyan,
Hiçbir zaman sevgi görmemiş.
Aslına bakarsan haklıydı da. Ama ikilemde kalıyordum. Aşağıya indim. "Drake Tanrılar ile yaptığı anlaşma yüzünden kanatlarımı yakmış. Drain ben, kardeşinin kötü biri olduğunu düşünmüyorum. Aslına bakarsan haklı da. Ama sende haklısın ben.. Bilmiyorum."
Yağmur, "Yahu, şimdi kim iyi kim kötü, biz çıkamayacak mıyız." Drain, "Işık neyi ima etmeye çalışıyorsun? Onun tarafında mısın?" dedi yüzünü buruşturarak. "Hayır, tabii ki." dedim. "Ama yine de kararsızım Drain. Artık kim haklı veya haksız bilemiyorum. Onu vazgeçirmeye çalışıyorum." dedim ve yukarı çıktım.
Bunalmıştım ciddi anlamda. Drake yine taht salonunda camdan dışarı bakıyordu. "Drake gezilecek bir yer falan var mı delirmek üzereyim nefes almaya ihtiyacım var." Hala camdan bakıyordu. "Olmaz kaçarsın." dedi. "Söz veriyorum kaçmayacağım." Bana döndü. "Tamam, gel beni takip et. " dedi ve saraydan çıktık. "Sormaktan çekiniyorum ama nereye gidiyoruz."
Drake, "Güzel soru. Hiç cennet ormanını duydun mu?" Tuhaf tuhaf yüzüne baktım. "Orası neresi be." Açıkçası adından da cennet gibi bir yer olacağı kesindi. Drake, "O zaman orayayı beğeneceksin güzelim, tam senlik." dedi. Yürümeye devam ettik. Sonra kocaman bir çalılığın içinden geçtik ve manzara beni büyülemişti. Drake bana bakarak "Tam perilere layık değil mi Işık?" dedi.
(Cennet bahçesi)
"D-Drake burası olağanüstü çok güzel!" Drake nazikçe güldü. "Seveceğini biliyordum, ne de olsa sen doğaya aitsin." Bu lafın benzerini Drain'de söylemişti. Biraz stresten uzak durmak lazımmış ki yere oturdum. Drake yanıma oturdu. "Çiçek sever misin?" dedi gülerek "Evet, severim bunlar da çok güzel kokuyor." Bana rasgele koparıp bir çiçek verdi.
( verdiği çiçek)
"Çok hoş kokuyor, teşekkür ederim." Drake, "Rica ederim tatlı Işık." dedi. "Tamam, her neyse saraya geri dönmeliyiz." Drake, "Niye arkadaşlarından yada Drain'den azar mı işitirsin?" dedi.
"Ne?" Drake, "Ah, Işık, Ah! Her şeyin farkındayım kızım. Gece yarısı ben uyurken Drain'e inip benim hakkında bir şeyler anlattığını ve ağlama sebebin de arkadaşlarından birinin seni azarlaması olduğunu.. Her şeyin farkındayım." Ve sıçılmış itiraf! "Drake ben.."
Sözünü kesti. "Endişelenme, kararsız kaldığını da öğrendim." dedi. Gözlerimin ta içine bakıyordu. Yaptığımdsn çok pişmanlık duymuştum. Rus ajanı gibi ordan oraya bilgi taşıyordum. Saraya geri gittik. Aşağıya indim.
Olanları anlattım. Yukarı Drake'yi aramaya gittim. Taht salonuna girdiğimde.. Drake baygın şekilde yatıyordu. Yanına çöktüm. "DRAKE UYAN, HAYIR.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yansıma ile konuşabilir misin?
Fantastik"Her tarafta neden kan var? Sevgilim, neredesin korkuyorum.."