2. Bölüm: Alerji

13K 360 123
                                    

Gözlerim yerinden çıkacak derecede ağrırken tekrar ovdum. Annem gözümdeki ellerime vurup, "Ovma şu gözlerini. Mikrop kapacak!" dedi. Ağlarcasına homurdandım.

"Bir insanın nasıl her şeye alerjisi olabilir? Her şey de beni buluyor anasını satayım!"

Annem kaşlarını çattı. "Deme öyle, pasaklı."

Toza alerjim olduğu için gözüme giren tozlar gözlerimi yakmış, alerjimi azdırmıştı.

Bağımlı gibi kıpkırmızıydı gözlerim. Tekrar ağlar gibi ses çıkarınca annem kafama vurdu. "Gözlerin yanacak!"

Küfür etmemeliydim. Küfür etmemeliydim. Küfür etmemeliydim.

Beni bu hâle sokan tozun anasını avradını yani şimdi!

Annem gözüme son kez göz damlası sıktıktan sonra beni odama pış pışladı.

Meyve ve kahvemi kıyamayıp yanıma getirmişti.

Balkonda kahvem ve doğranmış meyvelerimle oturuyordum.

Çok rüzgar olmadığı için gözlerim yanmıyordu ama yine de dinlendirici takmayı ihmal etmemiştim. Gözlerime toz girsin istemezdim.

Aynı zamanda Devran abinin odasını dikizliyordum. Evleri önümüzün hemen sağıydı ve direkt gözümüze çarpıyordu. Mahallenin en iyi evlerinden birinde oturuyorlardı. Devran abi, kurduğu şirketten kazandığı parayla sadece kendini değil ailesini de geçindiriyordu. Ayrı evi de vardı tabii ki ama ergen kardeşi olduğu için onları çok sık yalnız bırakmıyordu.

Hangi iş bu kadar kazandırıyordu bilmiyorum lakin bi' ara iç mimarlık okuduğunu biliyordum. Şimdi ise ya tasarım yapıyordu ya da üretiyordu.

Her neyse, son günlerde niye bu kadar üstüne düşmüştüm ki? Çokta önemli biri değildi.

Odasına girdiğini gördüğümde gözlerimi kaçırdım. Onu dikizliyorum sanmasındı. Ben onu değil odasını kesiyordum çünkü.

Elimdeki kahveyi gergin ve sertçe yudumladım. Gözlerim oraya kayıyordu yahu!

İstem dışı oraya bakınca, üzerindeki gömleği çıkardığını ve kaslı vücudunu görsel şölen gibi gözler önüne serdiğini gördüm. "Yuh be!" dediğimde bakışları bana döndü.

Neyse ki kahvem boğazımda falan kalmamıştı. Hiç bozuntuya vermeden gözünün içine baka baka kahvemi içtim ve yeni görmüş gibi kafamla küçük bir selam verdim. Çatılı kaşları kafa selamımla düzeldi ve tepki vermeden o da hafifçe kafasını eğdi. Eyvallah demeden eyvallah dedi adam!

Konu Devran abiye gelmişken biraz daha ondan bahsetmek istemiştim. Devran abi 4 kardeşin en büyükleriydi. Bir tane küçük ergen kız kardeşi, bir tane daha ondan küçük kız kardeşi vardı. Eslem 19 yaşındaydı. Çok konuşmazdık ama özünde iyi kızdı. Bir de Can diye kardeşi vardı.

Bu ne lan böyle pazardan yeşillik seçer gibi bi' tane ondan, bi tane bundan?

31'ine girecek olan Devran abiye son kez utanmadan göz gezdirmek için baktığımda üzerine salaş tişört geçirmişti. Bol tişörtte bile belli olan kol kaslarıyla bakışıyordum. Arkası dönüktü bu yüzden sırt kaslarını görmek isteyen zihnime engel olamadım. Neyse ki çıplak değildi.

Tu destur, neler diyordum böyle?

Aklıma gelen Özgeyle olduğum yerde kasıldım.

Evet, belki ayrılardı ama onlar zaten hep ayrılıp barışırlardı. Sevgilisi olan bir erkeğe yan gözle olmasa da bakılmazdı. Kendi kendimi ayıplarken hızla ayaklandım.

ERKANLI MAHALLESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin