Bana güvenmiyor musun?

565 61 3
                                    

Hyunjinle salonda film izlemeye karar vermiştik. Yongjin ise uyuyordu. Saat çokta geç sayılmazdı aslında. Saat sekiz buçuğa geliyordu. Hyunjinle oturmuş ne izleyeceğimizi tartışırken kapı çaldı. Sustum ve ayağa kalkıp kapıyı açmaya gittim. Kapıyı açtığımda iki kız görmekten çok bizimkileri görmeyi bekliyordum.

"Hwang Hyunjin'in evi burası mı?"

"Evet. Bir şey mi oldu?"

"Şey aslında oldu. Iş ile alakalı"

"Buyurun geçin içeri."

Kızlar çekinerek içeri girdiler. Salona geçtiğimizde Hyunjin oturmuş telefona bakıyordu.

"Hyunjin"

"Hm"

Ona seslenmemle hemen kaldırmıştı kafasını. Kızları görmesiyle şaşırmıştı.

"Sizin ne işiniz var burda?"

"Tüm çizimler, planlar, dosyalar hepsi çalınmış."

"Ne? Şaka mı? Haftaya olan toplantı iptaldir o zaman."

"Hayır. Bay Park her şeyi tekrardan yapmamızı söyledi."

Hyunjin'in kaşları çatılmıştı.

"Nasıl ya?"

"Bildiğin. Biz de işten çıktık yeni, senin bugün izinli olduğunu öğrendiğimizde şirketten adresini aldık."

"Off si-"

"Baba?"

Hyunjin küfür edecekken Yongjin bölmüştü onu. Hyunjin arkasını döndü ve merdivenlerin başında olan oğlumuza baktı. Uykuluydu ve bir gözünü ovuşturuyordu. Uykulu olduğu için merdivenlerden düşmesinden korkmuştum. Yanına gittim ve onu kucağıma aldım.

"Baba ben büyüdüm kendim inebilirim!"

"Evet bebeğim, büyüdün. Ama uykulu olduğun için düşmeni istemiyorum." 

Merdivenlerden indim ve Hyunjin'in yanına oturdup Yongjin'i kucağıma aldım. Kızlarda karşıdaki koltuğa oturmuşlardı.

"Sizin çocuğunuz mu? Çok küçük görünüyorsunuz Bay uhm-"

"Felix, ayrıca Bay demenize gerek yok. Kasıntı hoş değil."

"Çok küçük görünüyorsun Felix, kaç yaşındasın?"

"25"

"Daha gençmişsin. Annesi nerde?"

Hâlâ Hyunjinle benim çocuğum olduğunu anlamamıştı.

"Yanlış anladın Miyoung, Yongjin; Felix ve benim oğlum."

Adının Miyoung olduğunu öğrendiğim kız ve diğeri şoka girmişlerdi.

"Oh, üzgünüm."

Hyunjin gülümsedi ve kafasını iki yana salladı.

"Sorun değil, kim olsa aynısını derdi."

O an aklıma gelen şeyle panikledim. Kızlar yeni işten çıktıklarını söylemişlerdi, yani aç olmalılar.

"Kızlar aç mısınız? Yeni işten çıktığınızı söylemiştiniz."

Adını bilmediğim kız elini ensesine attı.

"Şey aslında ben açım."

"Bende açım."

Gülümsedim ve Yongjin'i kucağımdan indirerek yerimden kalktım. Kızlara gelmelerini söyleyerek mutfağa götürdüm onları. Yemeklerini bitirdikleri zaman bulaşıkları halledip salona geçtik. Hyunjin koltukta Yongjinle oyun oynuyordu.

"Hayatım."

Hyunjin geldiğimizi görünce koltuktan kalktı ve yukarı çıktı. Büyük ihtimal eşyalarını getirecekti. Mutfağa gitmeden önceki yerlerimize oturduk. Yongjin'in saçını okşamaya başladığımda kızlar çekinerek bakıyordu.

"Ne sorucaksanız rahat olmalısınız."

"Tamam, öncelikle ben Shin Ryujin. Bu da Kim Miyoung."

"Bende Hwang Felix Yongbok, memnun oldum."

"Kaç yıldır Hyunjinle evlisiniz?"

"6"

"Ne? Sen ve Hyunjin 25 yaşında değil misiniz, ben yanlış mı duydum demin?"

"Hayır doğru duydun. Biz Hyunjinle 15 yaşımızda tanışıp sevgili olmuştuk. 19 yaşında da evlendik. Yani 10 yıldır birlikteyiz."

"Oha"

Ikisininde şaşkın suratını görmem kıkırdamama sebep olmuştu. O sırada Hyunjin elinde eşyalarıyla aşağı indiğinde daha fazla sohbet etmemiştik.

"Kızlar hadi başlayalım çizimlere. Bu akşam burda kalırsınız zaten geç oldu."

Kızlar kafa salladılar ve kendi eşyalarını almak için kalktılar. Fırsattan yararlanarak Hyunjin'i yanıma çağırdım ve kulağına fısıldadım.

"Buradaki yemek masasında çizin. Seni iki kızla çalışma odasına hayatta göndermem."

"Bana güvenmiyor musun?"

"Hayır sana güvenmesem geri gelmezdim. Şu Miyoung'u gözüm hiç tutmadı."

Kıkırdayarak çekildi ve masaya oturdu. Kızlarda oturduğunda bende Yongjinle birlikte laptopumu açıp gumball izlemiştik. Birkaç bölüm sonra Hyunjin'in seslenmesiyle o tarafa döndüm.

"Felix, bugün ilaçlarını içtin mi?"

Içmiş miydim? Of bilmiyorum. Omuzlarımı silkerek cevap verdim.

"Bilmem"

Derin bir nefes alarak kalktı ve mutfağa gitti. Geldiğinde elinde bir tepsi vardı. Tepside; üç bardak kahve, bir bardak su, biberonda kakaolu süt ve ilaçlarım vardı. Kahveleri yemek masasına koydu, diğerlerini bizim yanimiza getirdi. Sehpayı getirip tepsiyi koydu.

"Ilaçları içmemişsin. Iç şimdi."

"Teşekkürler sevgilim."

Eğilip dudaklarıma küçük bir öpücük kondurdu ve geri çekildi. Gülümsedim.

Why//hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin