Daha bir ay olmadı ama çok iyi bir yazar olduğum için atıyorum
Hyunjin ile oturmuş film izliyorduk ve izlediğimiz filmde ana karakter hamileydi ve hamilelik sürecini izliyorduk. Sonrasında kadın, bebeği doğurdu fakat kendisi ölmüştü. Sonrasında bebeği ve babasını göstermişlerdi ve ben gerçekten kötü hissediyordum çünkü filmdeki adamı görünce aklıma Hyunjin'in ben yokken ne kadar zorlanmış olabileceği geliyordu ve en sonunda ağlamaya başlamıştım. Hyunjin filmi durdurdu ve bana iyice sarıldı. Onun da yüzü düşüktü belliki onun da aklına o zamanlar gelmişti.
"Çok özür dilerim."
"Ağlama hayatım, sorun değil. Ciddiyim, şu an yanımdasın ve sana sarılıyorum önceden evet çok zorlandım ama geçmiş geçmişte kaldı bunun için kendini üzme bu kadar."
Daha çok sokuldum ona. Bu güzel kalbi beni öldürecekti yakında.
"Felix."
Ondan ayrılıp gözyaşlarımı sildim ve ona baktım.
"Efendim."
"Hayatım, sence de başka bir çocuğumuz daha olsa çok güzel olmaz mıydı?"
Açtığı konuyla sesli bir nefes verdim.
"Hazır olduğumu düşünmüyorum Hyunjin."
"Aşkım bir kez düşün. Birlikte büyüttüğümüz bir bebek."
Bir değil bin kez düşünmüştüm fakat korkuyordum. Zilin çalması beni kurtarmıştı. Kalkıp kapıya baktığımda gelenin uzun zamandır görmediğim arkadaşımlarım olan Wendy ve Seulgi olduğunu görmüştüm. Yanlarında küçük bir bebek vardı.
"Hoş geldiniz."
"Hoş buldukk, uzun zaman olmuştu."
"Ah evet, gel buraya."
Wendy'yi kendime çekip sarıldım ve gülümseyerek ayrıldık. Aynı şekilde Seulgi ile de sarıldıktan sonra onları içeri buyur ettim. Hyunjin de onları görünce epey sevinmişti. Üniversite de Wendy ile aynı bölümde okumuştuk ve üniversite bittiğinden beri pek görüşememiştik. Onlara ne içeceklerini sorduğumda klasik olan kahveyi tercih etmişlerdi. Mutfağa girdiğimde Yongjin masanın üzerinde atılşırmalıkları tabağa koyuyordu ve epeyce şaşırmıştım. 3 yaşındaki bir çocuk nasıl böyle olabiliyordu her defasında şaşırıyordum.
"Oğlum, ne yapıyorsun?"
"Hyunjin babam söylemişti, misafirler gelince onlara güzel davranmalıyız."
Böyle düşünüp bir hoş geldiniz bile dememesi ironikti aslında. Kıkırdayıp oğlumu oturduğu masanın üzerinden kucağıma aldım ve yanaklarını öpücükle doldurdum. Yongjin'i indirdikten sonra da içeriye gitmemişti, utanıyordu sanırsam. Hemen kahveleri hazır edip tepsiye koydum ve yanına Yongjin'in atıştırmalık tabağını koydum. Bir elimle tepsiyi tutarken diğer elimi tutması için Yongjin'e uzatmıştım. Birlikte mutfaktan çıkıp salona girdiğimizde Hyunjin ile güzelce sohbet ediyorlardı. Tepsiyi ortaya sehpaya bıraktığımda Hyunjin'in yanına oturdum ve yanıma Yongjin'i oturttum.
"Sizin çocuğunuz mu?"
Wendy'nin gülümseyerek soruşuna ben de gülümseyerek kafamı sallamıştım.
"Bizim de minik bir kızımız var."
Seulgi neşeyle kızını kucağına almıştı.
"Daha 6 aylık ama, çok minik."
"Yerim ben bunu, kucağıma alabilir miyim?"
Seulgi kafa sakladığında Hyunjin yerinden kalkıp küçük kızı kucağına almıştı ve yanıma gelmişti. Yongjin sevinçle bebeği severken ben biraz uzak duruyor ve onların bu tatlı hallerini seyrediyordum.
"Felix, hayatım sen de al kucağına."
"Yapamam, düşer."
"Saçmalama aşkım. Al bakayım."
Hyunjin zorla elime tutuşturunca ben de beceriksizce tutmaya başladım.
"Öyle değil bak kolun burada olacak ayrıca bu kadar yatay tutma, heh oldu şimdi."
Beceriksizce tutmaya devam ederken aklıma Yongjin'i ilk kucağıma aldığım an gelmişti. Gözlerim dolu dolu Hyunjin'e bakarken o bana endişeyle bakıyordu. Duygulandığımı anlayıp beni kendine çekip sarıldı ve alnıma bir öpücük bıraktı. Bir eliyle göz yaşımı sildi ve diğer elini belime attı. Yüzümdeki elini ise bebeğin göbeğine atıp orayı okşadı. Bebek gülücükler saçıyordu ve bunu izlemesi huzur vericiydi.
...
Akşam olmuş, Yongjin çoktan uyumuştu. Hyunjin bilgisayarında işlerini hallederken ben de telefon da Instagram da geziniyordum. Karşıma sürekli bebek videoları çıkıyordu ve sinirlerim bozulmaya başlamıştı. Telefonu kapattım ve koltuğun üzerine bıraktım. Kafamı geriye yaslayıp gözlerimi kapattım ve düşündüm. Bugün bebeği kucağımda tutma hissi çok değişik ama güzel hissettirmişti. Hyunjin'in bana seslenmesiyle gözlerimi açtım ve ona baktım.
"Benim işim bitti çok uykun geldi sanırım, gel yatalım biz de."
"Uykum gelmedi. Sadece biraz düşündüm."
"Neyi?"
"Bir bebeğimiz daha olsa nasıl olurdu diye."
"Ee sonuç nedir?"
Hevesle tatlı tatlı sorduğunda gülümsedim ve kucağından bilgisayarı çektim, kapattım ve yan tarafa bıraktım. Ona dönük olacak şekilde, tam penisinin üzerine oturdum ve kolllarımı boynuna doladım. Boynuna bir öpücük kondurduğumda nefesi kesilmişti.
"Sonuç, seni bir daha baba yapmak istiyorum."
Sevinçle dudaklarıma yapıştığında ona eşlik ederken eş zamanlı olarak kalçalarımı hareket ettirilmeye başladım. Dudaklarımızı ayırdı ve beni kucağından ayırmadan ayağa kalktı ve merdivenleri es geçip evin en köşesindeki odaya, misafir odaların birine götürdü beni. Odaya girdiğimiz de tek eliyle kapıyı kapattı ve kitledi ardından aynı şekilde hiç bozmadan beni yatağa yatırdı...
Ben smut yazamıyorum ya.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Why//hyunlix
FanfictionHwang Felix Yongbok kocasını ve yeni doğurduğu oğlunu terk eder 5#hwanghyunjin = 10.09.2023 1#felix = 11.09.2023 3#leefelix = 16.11.2023