Çok garip

246 27 20
                                    

Hyunjin işteydi, Yongjin uyuyordu ve ben de sıkılıyordum. Hamile olduğumu öğrendiğimiz zamanın üstünden 1 ay kadar geçmişti sanırsam. Seungmin'i çağırmayı düşünmüştüm fakat onun bugün Chanla kontrolde olduğunu hatırlamamla somurtmuştum. Ben sıkılmaya devam ederken telefonumun çalmasıyla neşeyle sesin geldiği yere yönelmiştim. Hyunjin arıyordu büyük ihtimalle. Telefonu elime almamla arayan kişiyi görünce minik bir şok geçirmiş ardından sevinçle cevaplamıştım aramayı.

"Olivia?" en son parkta görmüştüm kardeşimi ve cidden çok özlemiştim. "Ay sonunda açtın, ee nasılsın? Ne yapıyorsun?"

"İyiyim bebeğim, öyle oturup sıkılıyordum. Sen nasılsın? Ne yapıyorsun?"

"Ben de aynı şekilde."

Belli bir süre öyle havadan sudan konuşmuştuk ve ne kadar özlediğimi bir kere daha fark etmiştim. Ona önemli bir şey söyleyeceğimi ve buluşmamız gerektiğini söylemiştim. "Ben de öyle bir şey diyecektim. Ailecek bir akşam yemeği yemek istemez misin?" Sorduğu soruyla yüzüm düşmüştü. Benim ailem Hyunjin ve Yongjin'di. Red edeceğim sırada hemen red etmememi, biraz düşünmemi istemişti. İşim olduğunu söyleyerek telefonu kapatmıştım. Kendimi koltuğa bıraktığımda düşüncelere dalmıştım. Aklıma gelen fikirle Hyunjin'i aradım. Telefonu açtığında nasıl olduğuma dair birkaç soru sormuştu. Sorularını cevaplayıp asıl arama amacımı söylemiştim.

"Hyunjin bu akşam senin annenleri ve benim annemleri akşam yemeğine çağırmaya ne dersin? Hem hamileliğimi söylerim."

Aslında her ne kadar annem ve babamı sevmesem de veya benim üzerimdeki tek emeklerinin para olduğunu bilsem de Olivia'yı ve Rachel'ı çok özlemiştim. Hyunjin'in de Yeji'yii özlediğini biliyordum. Mırın kırın etse de Yeji'den bahsettiğimde okeylemişti. Öncelikle Olivia'yı arayıp fikrimi belirttim, hamileliğimden söz etmedim tabii ki de, o da güzel bir fikir olduğunu söylemişti. Hyunjin'in ebeveynleriyle benimkiler daha önce hiçbir şekilde tanışmamıştı. Bizim nikahımıza bile altı kişi katılmıştı onlar da belliydi.

Olivia ile olan görüşmem sonlandığında Hyunjin'i arayıp Yeji'yi araması gerektiğini söylemiştim. Gerçi kabul etmemişti. Gururu özleminden büyüktü inatçı keçimin. Yeji'yi de arayıp öncelikle yine havadan sudan konuşup yine fikrimi üstten anlatmıştım. O da ebeveynleriyle konuşacağını söyleyerek kapattı telefonu. Hyunjin'in ebeveynleri Yongjin'i bilmiyordu.

Çok geçmeden Olivia'dan ve Yeji'den cevap geldi ve ben de hızlı bir şekilde ayaklandım ve yemek hazırlamak üzere mutfağa giriş yaptım. Ne yapabilirim diye düşünürken Yongjin'in ağladığını duymamla yukarı fırlamam bir olmuştu. Beni gördüğü gibi susan oğlumu hemen kucağıma alıp bir yerine bir şey olmuş mu diye kontrol ettim. Bir şey olmadığını görünce ateşini ölçtüm fakat o da yoktu.

"Bebeğim, sorun ne?"

Yongjin boynuma gömdüğü kafasını çıkarttı ve bana yaşlı gözlerle baktı. Onu böyle görmek çok kötü yapıyordu beni. Sonuçta hangi baba çocuğunun ağlamasını, üzülmesini ister ki? "Korktum. Şurdaki oyuncak beni korkutuyor." Gösterdiği yerdeki kırmızı, büyük gözlü kocaman peluş ayıya baktım. Ben bile korkmuştum. Yongjin'in böyle bir oyuncağı var mıydı? Hayır yoktu. Bu nerden gelmişti? Biraz korkmaya başlamıştım. Yongjin kucağımdayken aşağı indim ve telefonumu en son koyduğum yerden aldım ve Hyunjin'i aradım. O işteyken fazlasıyla arıyordum onu. Bu biraz beni rahatsız etse de Hyunjin sorun etmiyordu, hatta aksine daha çok aramamı istiyordu.

"Efendim hayatım?"

"Aşkım, Yongjin'in odasında neden korkunç bir oyuncak var biliyor musun?"

"Dün Yongjin'i doktora götürmüştüm ya canım orada vermişlerdi ben de eve geldiğimizde sen uyurken odasına koydum hayatım."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 10 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Why//hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin