"Haru'yu görmeye gidelim mi?"
Jungkook, Taehyung'a bir çocuk gibi sormuştu Taehyung elini saçlarının arasından geçirip ovaladığında.
"Uyanık mıydı?"
Jungkook, Taehyung'un onunla ilk kez sakince konuşmasına şaşırmıştı.Jungkook, Taehyung'un sakinliğini elbette kardeşinin hassasiyetine bağlamıştı.
Çok sevdiği kardeşi Haru'yu en son yedi yıl önce görmüştü.Kim bilir, belki de sakin tepkisi daha korkutucuydu."Uyuyor" Jungkook mırıldanmış, Taehyung, Jungkook'un sesiyle gözlerini yerden kaldırmıştı.
"En sevdiği çikolataları gitti, beni affetmesi için bir sebep yok bile"
Taehyung'un yarı sarhoş konuşması, Jungkook'un onu zar zor anlamasına neden olmuştu.İki kardeşin böyle olması yüreğini sızlatmıştı.Dudakları öne doğru kıvrıldı, içinden Taehyung'a sarılmak geliyordu.Bu dilek başta net bir karardı ama sonra Taehyung'un ona yaptığı acı verici sahneleri hatırladığında bu karar çoktan imkansız bir dileğe dönüşmüştü.
"Seni affetmesi için bir nedene ihtiyacı yok, o koca kalbi sana tekrar hyung demeye yeter"
Jungkook'un mırıldanmaları Taehyung'un şaşkınlıkla kaşlarını kaldırmasına neden oldu.
Kardeşi onu affedecek miydi?
Yedi yıl boyunca bu zalim dünyayla tsavaşması için kardeşini yalnız bırakmıştı.Kardeşinin kim bilir ne kadar acı çektiğini..
İlaç alacak parayı bulamayınca acı içinde ağladığı zamanları,
sözde babası olan adamın eve sarhoş gelip Jungkook'u dövdüğünde hissettiği korkuyu,
ömrünün kısa olduğunu babasından her duyduğunda çektiği kalp sızısını..Taehyung hiçbir şey bilmiyordu.
Normalde çektiğim acıdan haberin yok diyerek babasını suçlardı ama şimdi babasıyla aynı kişi değil miydi? Fark neydi ki?Jungkook'un önünde ağlamak istemiyordu, her zaman dışarıdan güçlü görünmeye devam etmek istiyordu.Bu yüzden gözleri dolduğunda ne yapacağını bilememiş, elini tekrar sigaraya götürmüştü.Ama aklına gelen kelimelerle kafası karıştı ve hemen elini geri çekti.
"Hepimiz insanız. Ağlayabiliriz, içimizi dökebiliriz. Bu kötü bir şey değil, diğerlerinden farklı olarak bizi insan yapan duygularımızın olduğunun bir işareti.Saklanmana gerek yok"
Jungkook'un anlayışı, Taehyung'a onu anlayacak birinin olduğunu hissettirdi.
Ama o an içinde bu duygudan uzaklaşma hissi duydu, nedenini bile bilmiyordu o an."Ağlayacak kadar zayıf değilim"
Söylediği sözlerle yüzündeki yumuşak ifade hemen kaybolmuş, acısını yine sert bakışlarının altına saklamıştı.
"Ağlamak istediğin zaman ağla çünkü sözlerinle söylemediklerindir gözyaşlarıyla söylemeye çalıştığın.Gözyaşları ile dışarıya atılmayan acılar, insanın kalbini acıtır ve sürekli kanatır Taehyung.Gözyaşları insanın içindeki dışa vuramadığı, başka kimselere anlatamadığı acıların sessiz çığlığıdır.Bu nedenle sadece zayıflar değil, acı çeken herkes ağlayabilir."
Taehyung sadece güldü, "Çok fazla kitap okuyorsun." diyerek kapıyı sertçe çırparak çıkmıştı.
Hızlı adımlarla kardeşinin odasına geldi, kapıyı yavaşça açıp odaya girdi hemen.Gözlerinde uyuyan kardeşi belirdi hemen.Dudağını ısırarak gergin bir şekilde ona doğru yürüdü.Şimdi kalbi titriyordu.
Özlem sonunda bitecekti.
Sadece birkaç adım kalmıştı.Bir sandalye çekip kardeşinin yanına oturdu."Nasıl da büyümüşsün..On üç yaşına gelmişsin bile"
Boğazına bir yumru otururken konuştu.
İçini çekti, titreyen ellerini korkuyla alnına götürdü Haru'nun.Saçlarına dokunduğunda gözlerinden akan yaşları tutamadı o an.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FOR HARU || TAEKOOK
FanfictionTaehyung'un, arkadaşı Jimin'e aşık olduğu Jungkook'a zorbalık yapmak için 12 yaşında bir nedeni vardı. Seme~Taehyung Uke~Jungkook