Yorgun bir şekilde, Yoongi'nin kalmam için verdiği odadaki küçük yatağın kenarına oturmuş, dizlerimi göğsüme çekip sarılmıştım.Yorgunluk fiziksel değil psikolojikti.
İçimdeki çoçuk avaz avaz bağırıp çocukluğunu arıyordu ve ben koskoca dertlerin sahibi bir insana dönüşüp bu yaşta büyümüştüm.Ne acıydı çocukluğuma çocukluğunu verememek.
Yalnızlığın eseri olmuş bedenim tüm ruhumu sarmıştı adeta ve ben kurtulmak için çabalamaktansa yalnızlığımla dertleşiyordum.
Boşa geçen bilmem kaçıncı gündü ayakta kalmaya çalışmakla uğraşırken bir yandan da olup biteni öylece izliyordum.Hiçbir şeyi değiştiremeyeceğini bile bile öylece durup izlersin ya hani bunun çaresizliği sarar tüm bedenini tıpkı öylece izliyordum bende.İçimdeki ses bu böyle nereye kadar diyip duruyordu sürekli.Söylesenize hayata bir sıfır geriden başlamış,yaraları olan ve o yaraların üzerine gün geçtikçe yenileri eklenen biri neyden medet umsun, hangi yarasını sarmakla mücadele etsin?
Kendini haklı görmekten başka bir şey yapmayan ve sürekli karşısındakini eleştirmekle uğraşan birileri sarmıştı adeta etrafını.Beyni ona talimatlar verdikçe o inkar ediyor ve ne düşünüceği hakkında hiçbir şey bilmiyordu.Söyleyin şimdi yarı yolda bırakılmak mı daha acı yoksa bırakılmayacağına inanmak mı?
Tüm anılar kafamda dönüyordu ve en kötüsü de hiçbirinin hoş olmamasıydı..Bu zamana kadar yaşadıklarım benim için çok zordu.
Bunlara bir de Taehyung eklenmişti.Önceden bana zorbalık yapan sıradan bir insandı benim için, ondan bıkmıştım.Ama son zamanlarda, kalbim benim bilgim olmadan bir şeyler yapıyormuş gibi hissediyordum.Onun bile davranışları değişmişti, elbette bunun farkındaydım.Tek sebebinin kardeşi olduğunu düşünürken attığı mesajlar beni daha da umutlandırmıştı.Bana gelmek istemişti az önce..Bu beni ne yapacağımı şaşırmış halde bırakırken, kalbim kafamı daha da karıştırmıştı.
Gelmesini çok istiyordum ama aynı zamanda benden özür dilediğinde onu affetmemiştim.Kalbim onu uzun zaman önce affetmesine rağmen, düşüncelerimi kelimelere dökemedim o an.Telefonda mesaj yazarken bu kadar heyecanlansaydım geldiğinde ölme ihtimalim çok yüksekti.
Kesinlikle!Gelen bildirimin sesiyle telefonuma bakarken Taehyung'un mesajıyla kalbim titredi.Gelmişti ve kapıdaydı.Şimdi onunla nasıl yüzleşirdim?Kalbim bu haldeyken yüzüne nasıl bakardım?Anlayabilirdi, kalbimin sesini duyabilirdi.
Yataktan kalktım ve sessizce koridorda yürüdüm, Yoongi oturma odasında Hoseok ile film izliyordu.Gizlice alt kata inmiş ve merdivenlerin altındaki arka kapıya yönelmiştim.Yoongi, Taehyung'u görseydi, kavga çıkardı.Benim aksime, kin besliyordu Taehyung'a.Çok fazla kin.Bu yüzden sessiz kalmamız gerekiyordu.
Kapıyı açar açmaz gördüğüm şeyle şok oldum, Taehyung'un durumu neydi böyle? Yaralı bedeni kalbimi acıtıyordu.
Bütün elmacık kemiği, burnunun ve dudağının önünde birbirine karışan kan korkunç görünüyordu.Ben ona kocaman gözlerle bakarken o bana deli gibi gülümsemişti.
"Girmeme izin ver. "
Sarhoş olduğunu sözlerinden hemen anladım.Sözlerinin yanı sıra gelen keskin alkol kokusu da bunun bir kanıtıydı.Bu durumda kapıda durmasını istemiyordum ve biraz daha konuşursa Yoongi onun geldiğini anlayabilirdi.Bir an önce onu sessizce odaya götürmeliydim.
"Şimdi benim odama gidiyoruz ama ses çıkarma tamam mı?"
Fısıldamam üzerine sarhoş gibi gülerek parmağını dudaklarına götürdü ve "Şşşt" diye mırıldandı.Bu durum ne kadar tatlı olursa olsun, gözlerimi onun alkol almasına devirdim.İçmemesi gerekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FOR HARU || TAEKOOK
FanfictionTaehyung'un, arkadaşı Jimin'e aşık olduğu Jungkook'a zorbalık yapmak için 12 yaşında bir nedeni vardı. Seme~Taehyung Uke~Jungkook