Dudaklarımda hissettiğim baskı, midemde amansız felaketler yaratırken, kalbimin avcıya yakalanmış bir kuş gibi çırpınmasına neden olmuştu. Haru'nun kıkırdamalarıyla birlikte, Taehyung'un benimkinden ayrılmayan dudakları dudaklarıma dokunarak gülümsemişti.Kalbim gittikçe daha hızlı atıyor, normale dönemiyordu.
İlk defa dudaklarım tamamen kapanmışken, kalbim korkudan değil neşeden, gerginlikten değil heyecandan hızlanmıştı.Sanki dünyayla bağım kopmuş, zaman durmuş gibi çok farklı hissediyordum. Ne zaman bu kadar aşık olmuştum?
Taehyung benden tiksinmemiş, aksine dudaklarıma gülümsemişti.Tıpkı o gün beni kurtardığı gibi, tiksinmeden beni kollarına aldığı gibi.Ben o adamın izlerini üzerimde taşıdığım için kendime zar zor dokunurken o beni olduğum gibi kabul etmişti.
Sanırım sevinçten ağlayacaktım.
Gözlerim dolmaya başladığında, Taehyung hızla benden uzaklaşmış, üzerimdeki baskısı yok olmuştu.Bu dudaklar ilk kez benimkilere dokunmuştu, öyleyse neden onları bu kadar çabuk özlemiştim?
Taehyung kenara çekildiği an, önümde durmaya devam eden Haru, yaşlı gözlerimi görmüş ve bunu takiben gülümsemesi solmuştu.Beni yanlış anlamakta çok haklıydı.Hiç kimsenin mutluluk gözyaşlarını görmemişti, sevinçten ağlamak diye bir şey olduğunu bilmiyordu.Beni sadece dayak yedikten sonra evde ağlarken görürdü, bu da onun belki de en büyük travmasıydı.
"Neden ağlıyorsun? Kötü bir şey yapmak istemedim.."
Haru'nun sözleri üzerine durup evi incelemeye başlayan Taehyung büyük bir hızla gözlerini bana çevirdi.Gözlerimiz buluştuğunda çoktan akmaya başlayan yaşlarla şok oldu.Dudakları aralanırken endişeli gözleri beni büyülüyor gibiydi.
Haru'nun küçük parmakları gözyaşlarımı silerken Taehyung'un sesini duydum."Benim yüzümden oldu. Özür dilerim. Gerçekten seni üzmek istemezdim. Yanlışlıkla oldu.."
Duyduklarımdan neden kendini suçladığını az çok tahmin edebiliyordum ve daha önce barda yaşadığımız olaya değinmesini çok iyi anlamıştım.Görünüşe göre kendini asla affetmeyecekti.
Herkes mutluyken ben yine güzel bir tabloyu yok etmeyi başarmıştım.Artık skorbordda sadece endişeli insanlar vardı.Haru mutluluğun sanatçısıyken, ben solgun gülümsemelerin sanatçısıydım.Her zaman olduğum gibi.
"Bu senin hatan değil. İkiniz de yanlış anladınız! Ağlamıyorum! Ya da ağlıyorum ama sevinçten."
Taehyung'un kaşları şaşkınlıkla yukarı kalkarken Haru'nun büyüyen gülümsemesi abisine döndü.Ayakta duran adamın yüzünde beliren kare sırıtışla nefesimi tuttum.Ne demiştim ben öyle?!
"Seni öptüğüm için sevinçten ağladın.. Anlıyorum."
Ne?!
Bunu düşünmek aptallıktı! Sonuçta bundan etkilenmemiştim.Ah, kendi düşüncelerim bile beni ikna etmemişken, bunu ona söylesem daha da komik olurdum.Haru'nun yaşına rağmen her şeyi anladığından emindim.Taehyung ona aşık olduğumu öğrenirse...Belki de bunu düşünmek için çok geçti."Her neyse, bu düşünceli durumunu sanki benim söylediklerimi kabul etmişsin gibi düşüneceğim."
Sözleri karşısında ağzım şaşkınlıkla açık kalırken ben konuşmaya hazırlanıyordum ki o anlamış gibi beni susturdu."Hepimize kahve yapacağım!" mutfağa doğru yönelirken Haru'ya gülümseyip göz kırparken söylemişti.Gülümsemesinin güzelliği gözlerime ziyafet çekerken, onu izlemekten kendimi alamadım.En başından beri içten gülümsemelerinin yerini alan alaycı gülüşlerinden kurtulmuşçasına bir yıldız gibi parlıyordu.Bu durumlara ve değişimlere bir türlü alışamıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FOR HARU || TAEKOOK
FanfictionTaehyung'un, arkadaşı Jimin'e aşık olduğu Jungkook'a zorbalık yapmak için 12 yaşında bir nedeni vardı. Seme~Taehyung Uke~Jungkook