Jungkook duyduğu sözlerle yerinde duramıyor, biraz önce ağlayan kalbi sevinçten deli gibi atıyordu ve telefon ekranına bakıp gülümsemekten dudakları ağrımaya başlamıştı bile. Daha bir saat önce ayrılmış olmalarına rağmen, ilk defa bu duyguları hissettiği kişiyi özlemişti.
Taehyung'un ona karşı olan bu değişikliğiyle, hiçbir şeyin onları durdurabileceğini düşünmemişti.En çok da yakınlaşacaklarına inanıyordu.
Ama Jungkook, Tanrı'nın neler yapabileceğinden habersiz görünüyordu.İnandığı tek şey, kalbindeki umut kırıntılarının sevinciydi.Ne yapacağını bilemez halde heyecandan uyuyamayınca başının altındaki yastığa kollarının arasına almış ve sarılmıştı.İçindeki tatlı heyecan gitmiyor, uyumasına izin vermiyordu.O sırada aşağıdan evin kapısının sesi geldi.Yoongi ve Hoseok gelmeliydi.Ve tam da düşündüğü gibiydi, merdivenlerden çıkan Yoongi ve Hoseok'un sesleri yakınlaştıkça, heyecanın yerini büyük bir gerilim almıştı.Hyung'una Taehyung'u sevmediği konusunda yalan söylemek istemiyordu.Onun için büyük bir vicdan azabı olurdu.
Koridordan gelen sesler durduğu anda, Yoongi bu sefer öncekinden daha ihtiyatlı bir şekilde kapıya vurarak içeri girdi.Odaya girer girmez yatakta yatan küçük kardeşine gülümsedi, onu korkutmak istemiyordu, tabii ki sadece Taehyung'a kızgındı.Jungkook, aldığı gülümseme karşısında şaşırmış ama belli etmemeye çalışmıştı.Onun iyi hissetmesini istiyordu.O anda, Hoseok'un söylediği her şeyi görmezden gelerek düşünmüş ve her şeyi Yoongi'ye anlatmaya karar vermişti. Çünkü abisinin ona zarar vermeyeceğini biliyordu.
"Biraz konuşabilir miyiz?" dedi kedi gözlü, sesini olabildiğince alçaltarak.
Jungkook nazikçe gülümsemiş ve evet anlamında başını sallamıştı sadece. Hyungu aldığı cevapla genç olanın yanına gelmiş ve yatakta yanına oturmuştu. Artık her şeyin açığa çıkma zamanıydı."Bak, sen benim sadece arkadaşım değil, aynı zamanda benim küçük kardeşimsin.Ben de senin ailenim.Bana doğruyu söylemeni istiyorum Jungkook" Yoongi bir yetişkin gibi kaşlarını çatarak konuştu.Ufaklığın gergin olduğunu anlıyordu ama sakin kalması onun için zordu.Taehyung'un ona zarar vermesinden korkuyordu.
"Peki, ne bilmek istiyorsun?" Jungkook, yüzüne bakmaya bile cesaret edemeden başını eğerek mırıldandı.Yoongi'nin bilmek istediği çok şey vardı, çok fazla.Örneğin, o ve Taehyung'un son zamanlarda neden birlikte olduğu gibi.Pek çok şeyden şüpheleniyordu, hatta Taehyung'un onu tehdit ederek yanında tuttuğunu bile düşünüyordu.
"Taehyung'la aranızda ne var?"
Jungkook'un duyduğu sözler karşısında dili tutulmuştu. Daha önce hyunga her şeyi anlatmayı düşünmüştü ama şimdi susmaktan başka bir şey yapamıyordu.Yoongi'ye baktığında bir cevap beklediğini anlayınca derin bir nefes almış ve konuşmaya başlamıştı.
"Ben.. Taehyung'a aşığım." diye mırıldandı. Karşılığında aldığı tek cevap "Nasıl?" diye tıslama oldu. İnanamadı Yoongi, bu olamazdı.Kardeşi onu inciten birine aşık olamazdı.Her zaman yaptığı gibi onu incitecek ve hayatını yakacaktı.Taehyung'un Kendi hayatını mahvettiği gibi.
"Nasıl oldu bilmiyorum, bir anda kendimi her saniye onu düşünürken buldum.Ona neden aşık olduğumu bile bilmiyorum..Ayrıca bu durumlara tanık olmana rağmen neden şaşırdın ki?"
Yoongi duyduğu sözlerle kaşlarını çatsa da hala endişeliydi."Her şeyin bu kadar net olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu.Bunun sadece tutku olduğunu sanıyordum.Ama senin duyguların daha büyük görünüyor Jungkook."
Çocuk abisinin sözlerinden bir kez daha anlamıştı ne kadar aşık olduğunu, Haru sayesinde gerçek yüzünü gördüğü bu erkeği çok sevmişti o.Jimin'i sevdiğinden beri Taehyung'un onun peşinde olduğunu bilmiyordu.İnsan yaralandığı yaşta kalarak büyümez denir.Jungkook'un da on altı yaşındaki bir çocuktan hiçbir farkı yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FOR HARU || TAEKOOK
FanfictionTaehyung'un, arkadaşı Jimin'e aşık olduğu Jungkook'a zorbalık yapmak için 12 yaşında bir nedeni vardı. Seme~Taehyung Uke~Jungkook