4. Bölüm

81 30 4
                                    

Daha yeni uyanmış olan gözleri, ellerim saçlarına gelip okşamaya başlayınca yeniden kapandı. Ne zaman böyle yapsam, uykusu gelirdi. Hoş, ben de onun saçını okşayıp, onu uyutmayı seviyordum. O ne kadar saçının okşanmasından hoşlanıyorsa, ben de onun saçını okşayıp onu uyutmaktan hoşlanırdım.

O tekrardan uyku moduna geçince, ben de onu rahatsız etmeden yerimden doğrulup ışıkları kapattım. Kendimi az ileride duran tekli koltuğa attığımda bugün çok yorulduğumun farkına anca varmıştım. Cidden.. ne kadar da yorucu bir gündü..

×××

Seungmin'in Anlatımından;

Korkunç bir baş ağrısıyla uyandığımda başka bir odada olduğumu görmemle aniden yerimden doğruldum. Neredeydim?

Hızlıca sağa sola baktığımda, tekli koltukta uyuyan Felix'i görmemle az da olsa rahatlamıştım. En azından tanıdığım bir yüz vardı etrafta.

Sırtımı yatağın başlığına yasladığımda, kapıdan giren hemşireyi görmemle hastanede olduğumu anladım. İyi de, buraya nasıl geldim? Herhalde Felix beni buraya getirmişti.

Buraya gelmediğim zamandan önce hatırladığım tek şey, Hyunjin'le olan tartışmamızdı. En son ona bağırdıktan sonra Felix gelmişti ama sonrası bulanıktı. O andan sonra ne olduğuna dair hiçbir fikrimin olmamasıyla beraber, hiçbirşey de hatırlamıyordum. Felix uyanınca, ona daima bu soruyu soracağıma beynimi şartladım.

Hemşire gelip, bana iyi olup olmadığımı sorduğunda, isteksizce başımı salladım. Bu tarz 'İyi misin?' sorularını sevmiyordum. Birinin iyi olmadığını gördüğün halde ne diye 'İyi misin?' diye sorarsın ki? Cidden.. çok salakça.

Hemşire benim serumuma bakıp, son kez kontrol ettikten sonra odadan dışarı çıkmıştı.

Felix'e baktım. Acaba onu çok yormuş muydum? Gece benim yüzümden kaçta yatmak zorunda kalmıştı?

Sıkıldığımı fark ettiğimde, zorla da olsa yanımdaki komidinde duran telefonumu alıp saate baktım.

11.43

İlk defa bu kadar rahat ve bu saate kadar uyumuştum. Normalde olsa, gördüğüm iğrenç kabuslardan dolayı çığlık atarak sabahın bilmem kaçında uyanır ve istemeden de olsa Felix'i de uyandırırdım.

Tekrardan gözümü kapatıp uyumaya çalıştığımda, bunun şu saatten sonra mümkün olmayacağını anlamıştım.

Sıkıntıdan telefonda gezinmek istedim ama whatsapp dışında başka bir sosyal medya uygulamamın olmadığını düşününce sinirle telefonu aldığım yere koydum. Geçmişten kalan o sikik travmalarım yüzünden whatsapp dışında başka bir sosyal medya uygulaması dahi yükleyemiyordum. Elimde olsa whatsapp'ı bile silebilirdim ama işte, Felix sayesinde onu da silemiyordum.

Aslına bakılırsa, Felix bu travma ve lanet geçmişimi biraz da olsa unutabilmem amacıyla beni psikologlara göndermeyi teklif etmişti, ancak ben her seferinde olduğu gibi gene reddediyordum. Tüm psikologların beni dinlemekten bıkacağını düşünüp, asla gitmek istemedim. Kendi hayatımı kendi içimde yaşıyordum. Mutluluğumu, daha çok acılarımı, hüzünlerimi.. kısaca her duygumu kendi dünyamda yaşıyordum.

Bir yere takılı kalmış olan gözlerim, çalan telefon sesiyle telefonun olduğu yere kaydı. Felix'in telefonuydu bu.

Felix'e baktığımda telefonun zil sesinden rahatsız bir biçimde kıpırdanmaya, daha sonra da İsteksiz bir biçimde -gözleri hâla kapalıydı- telefonunu kulağına götürdü.

Under The Stars | Chanmin ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin