7.Bölüm: Yaralı Ceylan.

162 76 13
                                    

Lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Kalp.

Bu kitapta geçen kişiler ve kurumlar tamamen hayal ürünü olup her ayrıntısıyla kurgudan ibarettir.

Keyifli Okumalar!

Şarkılar: Mark Eliyahu ve Cem Adrian- Derinlerde

Hayat nedir ki sınırcısızca yaşamayı bilmiyorsak? Özgür olmadan, kısıtlanıp zorlanarak... Buna yaşamak denir miydi? Daha doğrusu nefes alan her insan yaşıyor demek miydi? Olmayacağını bildiğimiz halde kalbimizin bir yerlerinde umut kırıntıları yok mu? Benim hayatım tam olarak buydu işte. Sınırları konulmuş, söylemeden hiçbir şey yapamayan, her şeyiyle belirli ve başkaları tarafından çoktan geleceğim kurulmuştu bile. İnsanlar tarafından hep kukla gibi yönetildim ve onlara daha çok eğlence malzemesi oldum. Ama böyle yaşarsam ne yaşamamın ne de zamanımın bir kıymeti olurdu.

Benim gibi kişilerin yaşamak zorunda kaldığı boğulmuş hissi insanı biraz daha büyütür ve yetişkin insan yapardı. Yetişmeyle birlikte acı ve öfke de getirirdi. Bu ikisi öyle güçlü hislerdir ki insanın hayatını alt üst edip başına yıkar. İşte o zaman ne kadar sakin ve üzgün görünen kişilerin bile neler yapacağını akılları bile almaz.

Bu üzüntü artar ve yerine acı gelir. Acı ise beraberinde öfkeyi getirir. Bu iki duygu kendince çok güçlüdür.

Ve bu iki duygu insana her şeyi yaptırır.

Zaman, çoğu insana geçmiyormuş gibi gelir ama asıl olan şudur ki saatler bile bazen birkaç saniye içerisinde sıkışır, geçer ancak gidemez. Önemli olan 'zaman' dediğimiz bu kavramı ne yaparak, nasıl ve kimle birlikte geçirdiğimizdir.

Bu boğulmuşluk hissiyle her geçen gün daha da yok olurken ben de bilemezdim hayatın beni nerelere sürükleyebileceğini. Değer, kıymet bilmekten geçen anlamlı bir kelimedir.

Bunca zaman babama karşı çıkmadım, boynumu hep eğdim ama yine de onun kızı olmayı beceremedim. Kendi kendimin sonunu da bu şekilde getirmiştim ben.

Denizin iyot kokusu ve Çağrı'nın kan kokusu birbirine karıştığı zaman, kıyametin kokusunu alıyormuşum gibi hissediyordum.

Sessizliğimiz gitgide artarken ve ikimiz de az önceki sohbetimizden sonra konuşma taraftarı değil gibiydik. Veya bana öyle geliyor olabilirdi. Bana futbol oynamayı ne zaman öğretecekti, bilmiyordum; belki de öylesine laf olsun diye de olabilirdi. Ama yine de kalbimin bir yerlerinde küçük heyecan vardı.

Bir şekilde, zihnimin gerisinde Çağrı'ya kendimi dağıtırken ya da gökyüzüne savururken görebiliyordum. Aklıma takılan en önemli şey ise Çağrı'nın benim hakkımda bir şey söylediğinde cümlenin altında sanki bana bir şey anlatmak istiyormuş ama cesaret edemediği için böyle şeylere başvuruyor gibiydi. Ya da ben öyle zannediyordum, bilmiyorum. Ben hiçbir şey bilmiyorum artık. Her şeyi unutmaya başladım, olmayan şeyler görmeye başladım, her yerde uykum geliyor ve vücudumda bir kırgınlık vardı.

Toplarının umutları olduğunu ve bana da umut olacağını söylemişti ve bana umutlarla nasıl oynandığını öğretecekti; Çağrı'nın umutlarıyla mı oynayacaktım?

"Soğuk oldu," dedim kollarımı bedenime sararak. Ormanlık alandan sıkılıp ormana girerken gördüğümüz deniz kıyısına yürüyerek gittik. Çağrı ellerini dizlerinin önünde birleştirmiş denizin en uç kısmına bakıyordu. Baktığı yere baktığımda ışıklarla süslenmiş bir gemi gördüm. Gerçekten de bakıp da dalacağı kadar varmış.

KALP HIRSIZI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin