5. Bölüm: Ateş Böcekleri.

201 97 45
                                    

İyi okumalar!

Şarkılar: Skapova- Son Arzum

Sizi Çok Güzel Bir Bölüm Bekliyor!

Geleceğe daima umut beslenirdi.

Küçük kız, bir gün o sağlam duvarlarının yıkılacağını bilmiyordu. O duvara güvendi, ona kendini açtı ve o duvar onu en sağlam yerinden vurdu. Yıkılan duvarlara baktığında sadece kendi acısını görüyordu, ablasının elini tutan küçük kız ilkbaharın kuş seslerini dinliyordu; oldukça huzurlu olan bir ormanın içinde piknik yapıyorlardı.

"Naz," dedi ablası. "Babam o ayakkabılarının kirliliğini görürse sana çok kızar."

Naz dudağı büktü ve çok da uzakta olmayan evlerine baktı; evleri ormanın içindeydi.

"Babamla annem henüz gelmemiştir," dedi Naz hüzünle, "Temizlesek olmaz mı? Babamdan bir daha dayak yemek istemiyorum abla."

Ablası çatık kaşlarla küçük kız kardeşine baktı. "Olmaz! Eğer babam duyarsa senden daha çok bana kızar! Böyle bir derde giremem."

"Abla ne olur?" dedi Naz korkusundan gözleri dolmuştu. "Babam sana kızmıyor, bana daha çok kızıyor ve beni dövüyor ama sana hiçbir şey yapmıyor."

Ablası altındaki beyaz eteğe küçük kardeşinin ayakkabısındaki çamurları sildi; arkadaşlarına göre daha kaba bir insandı ama konu kardeşi olunca hiçbir şeyi umursamıyordu.

Naz gözlerini kapattı ve ellerini iki yana açarak, "Abla doğa ve kuşların sesleri çok güzel değil mi Babam da bize kuş alır mı? Alsın."

Ablası Naz'ı kolundan çekiştirerek, "Bağırma," dedi, "Komşular bizim burada olduğumuzu babam söylerlerse kuş niyetine karanlık odaya hapseder valla."

Naz kıkırdadı ve küçük elleriyle ağzını kapatıp kafasını salladı.

Ablası Naz'a bakarken gözlerinin içi parlıyordu. Ablasının kırmızı çizgisi Naz'dı. Naz doğar doğmaz onu babasından korumaya başlamıştı.

"Abla ben büyüyünce ressam olacağım. Bak gör, her yerde benim resimlerim olacak."

Ablası gülümseyerek, "Umarım,"

"İmdat!" diye haykırmaya çalıştığımda olduğum yerde artık çırpınabiliyordum. Çağrı Yoktu.

"İmdat!" diye haykırmamla yerimde sıçramam bir oldu.

Korkulu gözlerle etrafa bakarken ter içinde kalmıştım ve nefes nefeseydim. Bir elim saçlarıma gitti, terden alnıma yapışan saçlarımı geriye ittim; yüzüm ıslaktı yastığa bakarken ağlamaktan her yer gözyaşı olmuştu.

"Kâbus gördün." Bu sesi tanıyordum, bu sesi tanımamamın imkanı yoktu. Çağrı'nın sesiydi bu. Bakışlarım sesin geldiği tarafa çevirdiğim de Çağrı'yı gördüm. Ellerim boğazıma gitti. Duvarlar üzerime üzerime geliyordu.

"Neredeyim ben?" dedim fısıldayarak.

Oldukça geniş bir odanın içindeydim. Odanın ortasında bulunan iki kişilik yataktaydım; yatağın hemen arka tarafında bulunan vitray pencereler kömmerling pencereler sonuna kadar açıktı. Duvarlar tozpembe rengine kaçıyordu.

Birbirinden farklı yazarların, şarkıcıların ve oyuncuların posterleri vardı duvarda.

Yatağın hemen karşısında, uzakta bir ahşap masa, onun yanında boydan bir ayna vardı. Aynanın üzeri sahte yapraklarla ve LED ışıklarla süslenmişti. Kapının yanında ise bir tane kitaplık duruyordu. Kitaplığın yanında ise gitar duruyordu. Burası belli ki bir kız odasıydı. Çağrı'nın kız kardeşi mi vardı?

KALP HIRSIZI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin