Selam herkese canımın içleriiiii. Uzun bir aradan sonra hem böyle bir giriş yapmış oldum hem de yeni bölüm yayınlıyorum. Şu an pek konuşacak bir şeyim yok aslında, hemen sizi bölümle baş başa bırakıyorum. İyi okumalar.
(Bölüm sonunda görüşeceğiz zaten.)
Şarkılar: Mabel Matiz- Aşk Yok Olmaktır
Kuyunun dibinde yaşayan insanı korkutamazsınız, ne olursa olsun o insanı korkutmak için geçmişine gitmeniz lazımdı. O insanı geçmişe çıkardığınız andan itibaren o insan ya kör olurdu ya da geçmişiyle yanar ve ölürdü.
Benim ihtiyacım ise yaşadığım bu karanlık kuyunun içinden çıkarılmak değildi. Benim ihtiyacım bir kuyunun dibinde benimle birlikte kararacak o kişiydi.
Gözlerimi karanlık duvara çevirdiğimde artık her şeyi daha net görebiliyordum. Geçmişimi, geleceğimi ve şimdiki halimi...
O kişi benim kuyumun dibindeydi. Onu keşfettiğim gün, aslında kuyunun dibinden alıp çıkarmıştı beni.
"Naz," dedi Ezgi. Bir an irkilip düşüncelerimden ayrıldım. Kafam yastıkta ve ellerim ise birbirine kenetlenmişti. Birden düşüncelerimden sıyrıldığımda gözlerimi yavaşça açtım. Sesin geldiği tarafa baktığımda hemen yanımda Ezgi duruyordu.
En son Çağrı bana bir günlük vermiş ardından ondan özür dileyip sarılmıştım ama şu an yanımda ne günlük ne de Çağrı vardı. Bir yandan da olmaması için sevinmiştim, Ezgi beni Çağrı'yla bassaydı net sürtüp dururdu. "Şşh, güzellik!"
Yere düşen battaniyeyi kaldırdığında, "Bugün çarşamba, okula gitmemiz gerekmiyor mu?" dedi ağzındaki sakızı yayvan yayvan çiğnerken.
"İneceğim birazdan," dedim uykulu bir sesle. "Sen git, ben gelirim."
Ezgi kafasını sallayarak çıkacağı sırada ona seslenerek:
"Çağrı nerede?" diye sordum.
Ezgi bana dönerek yüzüme gülümseyerek baktı. "Sana da günaydın!"
Yapmacık bir şekilde gülümsedim. Fakat Ezgi'nin beni anladığını her halinden tanıyordum. "Aşağıda," diye cevap verdi. Bu sefer samimice gülümsediğimde Ezgi de bana göz kırparak odadan çıktı. Sağ tarafımda duran komodinin çekmecesini açıp içinde duran günlüğe bakıp ister istemez gülümsedim.
Bu günlüğe gözüm gibi bakacağım Çağrı Dinç, dedi iç sesim.
Yataktan kalktığımda ilk işim elimi yüzümü yıkamak oldu. Ardından dişlerimi fırçaladım. Aynadan kendi yansımama baktığımda bugün daha mı bir güzel gözüküyordum yoksa bana mı öyle geliyordu bilmiyordum. Aynadaki yansımama sırıtarak okul kıyafetlerimi giyindim. Bugün hava kapalı ve yağmurlu gibiydi bu yüzden montumu ve çizmelerimi giyindim. Saçlarım kendi kendine dalgalandığında buradan yırtmıştım. Bir de saçlarım yavaş yavaş uzamaya başlamış, bu da beni daha çok sevindirmişti. Çantamı ve telefonumu da alıp aşağı mutfağa indim. Annem beni gördüğünde yüzünde gülümseme oluştu.
"Günaydın," dedim gülümseyerek. Çağrı benim sesimi duyduğu için mi bilmiyordum ama başını eğdiği masadan kalktı.
"Günaydın." dedi gülümseyerek. Çantamı koltuğun üzerine bıraktığım da bende masa sandalyesini çekip kahvaltı masasına oturdum. Her zamanki gibi mükemmeldi.
"Ya bu okul niye var?" diye geldi Kerem bıkkınlıkla. Ona da gülümsemeden edemedim. Bugün her şeye gülesim geliyordu çünkü içimde güzel bir his vardı.
![](https://img.wattpad.com/cover/328396739-288-k953059.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALP HIRSIZI
Teen FictionNaz Işık, kendisi babası tarafından sevilmeyen ve hep babası tarafından şiddete maruz kalan bir kızdır. O gün kendisine atılan bir iftiradan dolayı hem disiplin cezası hem de babasına haber verilir. Haber verildikten sonra babası Naz'a şiddet uygula...