32.BÖLÜM : GERÇEK MASKELER

3.7K 261 204
                                    

🌺

Hiçbir şey kabul veya rüya değildi. Yine halüsinasyon görüyor olabilir miydim diye düşünmüştüm. Doğuş adımlarını buraya doğru attığına göre bu bir hayal değildi. Tanıdığım ya da nasıl durdurabileceğim hakkında hiçbir fikrim olmadığı bir hale bürünmüştü. Bunu bakışından ve yürüyüşünden bile anlamıştım. Bakışları bende değil, Burak'taydı.

Burak'ın beni öpme şokunu atlatamamışken onun gelişiyle artık birazdan ne olacağının şokuna hazırlanıyordum. Çünkü Doğuş asla durdurulacak gibi durmuyordu. Benim gücüm onun bu halini durdurmaya yetmezdi.

Doğuş'un her bir adımında kalbimin sesi daha net duyuluyordu. O kadar büyük bir etkiydi ki kalp sıkışmamı bile hissedemiyordum. Burak ne gibi bir hal içiresindeydi zerre bilgim yoktu, çünkü bakışlarım Doğuş'tan ayrılmamıştı.

Doğuş buraya yaklaştığı an Burak'ı şiddetle göğsünden itti. Burak sırt üstü yere düşerken, Doğuş bana döndü. Bakışlarındaki asla saklayamadığı o öfke olsa da sakince fısıldadı. "İyi misin çiçeğim?" Sesi bile titriyordu. 

Ben şaşkınca onu izlerken o tekrar konuştu. "İyi misin? Hastaneye gidelim mi?" diye sordu. Başımı iki yana salladım. "İyiyim şu an." diye fısıldadım inandırmak ister gibi. "İyi misin? Emin misin?" Başımı salladım. "İyiyim Doğuş."

Yüzümdeki ne diyeceğimi bilemez bir ifadeyle, "Doğuş...ben öpmedim onu gerçekten." diye fısıldadım çaresiz bir sesle. Doğuş hemen başını salladı. "Sen arabaya gider misin çiçeğim? Lütfen. Bana bir iyilik yap ve arabaya git." Tam ağzımı aralayıp konuşacaktım ki benden önce konuştu. "Lütfen diyorum Manolya."

Başımı sallayarak geriledim. Biraz uzaklaştıktan sonra isteksizce arkamı dönerek ilerlemeye başladım. Arkamı dönene kadar asla değişmeyen ifadesiyle beni izledi. Yavaş adımlarla arabaya ilerlerken omzum üstünden arkaya döndüğümde Burak'ın çoktan kalktığını ve ciddi bir ifadeyle Doğuş'a baktığını gördüm. Doğuş tam karşısına yetiştiği an yakasını kavrayarak yüzüne kafa attı.

Burak yine yere düşerken, bu görüntüye ağzım aralandı. Olduğum yerde duraksayarak onları izledim. "Sen...sen çok kaşınıyorsun. Çok ileri gidiyorsun..." Doğuş'un öfkeli sesi buraya kadar gelirken herkes onlara dönmüştü.

Burak yere kalkmaya çabalayacakken Doğuş suratına sert bir yumruk geçirdi. "Yaşına başına bakmıyorum senin! Sen çok ileri gittin!" Böylesine öfkeli halini izlerken Burak'ın acılı inlemesini de duymuştum.

Doğuş, Burak'ı kaldırdıktan sonra suratına bir yumruk daha savurdu. Burak hemen arkasındaki kırmızı arabaya çarpışıyla beraber arabanın alarmları ötmeye başladı. Doğuş, öfkesiyle beraber derin nefesler alırken bakışlarını asla Burak'tan çekmedi. Burak dişlerini çıkararak sırıtarak hafifçe olduğu yerde doğrulmaya çalıştı. Ardından Doğuş'a doğru bir şey fısıldadı ve bu cümle neyse Doğuş'un onu tekrar yumruk attıracak kadar çıldırtıcı olmuştu.

Herkes durmuş burayı izliyordu fakat hala gelen bir güvenlik olmamıştı. Burak, Doğuş'u iterek zar zor doğruldu. Doğuş'a karşı kendini koruyacak gücü yoktu. Arabanın yanına doğru ilerlerken Doğuş'ta onun üzerine ilerledi. Kalbimin yüksek atışını duyuyordum gerginlikle.

Burak bir kere daha konuşacaktı ki Doğuş'un savurduğu yumruğuyla başı yana düşerken sözü de kesilmişti. Yere doğru kan tükürdü. Güvenlikler sonunda yetişmiş ve Doğuş'u kollarından tutarak geri çekmişti. Aslında geri çekmemişlerdi. Doğuş teslim olmuştu. Onu on kolun tutamadığı zamanlar olmuştu. 

Doğuş'a doğru dümdüz ilerliyordum. Ne düşünmem gerektiğini bile bilmiyordum şu an. Doğuş eliyle, burnunu tutarken acıyla inleyen Burak'ı işaret etti. "Burnunu kırdım." dedi hala sesindeki öfkesine rağmen.

SON MANOLYA KOKUSUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin