3.3

48 3 0
                                    

Evden hazırlanıp çıktığımda işe varmam saat 6'yı bulmuştu. Üzerime yine çiçekli elbiselerimden birisini giymiştim. Şahsen elbise giymeyi seviyordum, bence çok tatlılardı. Saçlarımı arkadan beyaz renkte kurdeleyle sabitlemiş, hafif bir makyaj yapmıştım. İşe gelir gelmez akşam için prova yapmaya başlamıştık. 

Hava kararmaya başladığında mekan dolmaya başlamıştı. Arkadaşımın akor deneme sesi içeriden yankılanırken, bakışlarım hep gelenlerin üzerinde dolanıyordu. Hala en öndeki büyük masa boştu. Artık yavaştan başlıyorduk.

Arkamı dönerek, "Başlıyorum." dediğimde bateriye vurulan bızbızın sesi mekanda hafif bir şekilde yayılırken ardından benim sesim devreye girdi.

Uyan, kalk, yolun var
Dağılmaz dumanlar
Üfleme çek içine, yan
"Biraz daha yolun var" der o ses içimde, hatta kafamda
Durulmaz asla, hiç yorulmaz çırpınırken ben inatla, inatla

Gözüm kapalı, ayağım yere ritmik bir şekilde şarkıyı söylemeye devam ederken deli kelimesinden sonra gözlerimi açtım ve karşımda onu gördüm. Arkadaşlarıyla kapıdan içeriye giriyordu. Birkaç arkadaşı önden geçtikten sonra, o görünmüştü.  Oturduğum bar sandalyesinin üzerindeki bedenimi kımıldattığımda sözleri karıştırmamak için kendimi zor tuttum. 

Ne ki benden istediğin?
Yapamam, yapamam
Ruhum acı çeker bedene sıkışarak
Bana sormadın istediğimi
Yapamaz, yapamaz
Beni hatırlamak istiyorsan yıldızlara bak
Sözün hep tuzak düşmemeliyim
Düşmemeliyim, düşmemeliyim
Ne ki benden istediğin?

Burnumdan geldi tüm aklımdakilerden
Kaçmak epey bi' zaman aldı (ah)
Gitmedim hiç bi' yere

Grubun içerisindeki erkek arkadaşlarımdan birisiyle bu şarkıyı söylüyordum. Şimdi sıra ondayken bakışlarımı iyice onun üzerinde tuttum. Tam karşımdaki masaya yerleştiklerinde, bütün gece karşımda olacağını biliyordum. E ne diyeydim, Allah bana kolaylık versin.

Elimizde yok kalan hiçbi' şey
Biliyo'sun, bakmam hiç geçmişe
Geçiyo'ken günler hep tekdüze
Geceler karışıyo' gündüze
Ya, ya, ya, ya
(Elimizde yok kalan hiçbi' şey)
Söyle (elimizde yok kalan hiçbi' şey)

Arkadaşımla ikimiz söylememiz gereken yerleri söylemeye başladık. 

Ne ki benden istediğin?
Yapamam, yapamam
Ruhum acı çeker bedene sıkışarak
Bana sormadın istediğimi
Yapamaz, yapamaz
Beni hatırlamak istiyorsan yıldızlara bak
Sözün hep tuzak düşmemeliyim
Düşmemeliyim, düşmemeliyim
Ne ki benden istediğin?

Şarkının ritmine kendimi kaptırdığımda, bu şarkının ardından birkaç şarkı söylemiş daha sonra da Çağatay'ın arkadaş grubundan birisi yanıma gelerek elime bir kağıt tutuşturdu. Bu sözleri söyleyip söyleyemememi sorduğunda kağıda bakmadan onu onayladım. Sonuçta Çağatay'ın arkadaşıydı ve onların planını mahvetmek istemedim. 

Çocuk yanımdan uzaklaşıp ilerideki mutfağa girdiğinde benim şarkıya girmemle pastayı getireceğini anladım. Birkaç dakika bekledikten sonra onu pastayla gördüğümde önümdeki sözleri söylemeye başladım. Arkadaşlarımla da konuştuğum için sözlere göre bana ayak uyduracaklardı. 

"Mutlu yıllar Çınar, mutlu yıllar mutlu yıllar mutlu yıllar sana. Yapraklardan dallara nice mutlu yıllara. Cümle alem hasta olsun, üflediğin pastaya. Mutlu yıllar Çına. Yeni yaşın kutlu olsun Çınaaar. İyi ki doğdun, iyi ki doğmuşsun tüm dileklerin gerçek olsun. Frambuazlı, meyveli, çikolatalı pastalar sana helal olsun." son söylediğim cümleden sonra kendimi tutamayıp gülmeye başladığımda çoğu kişinin de benim gibi kahkahası kulaklarıma ulaştı. 

"Hadi üfle artık, söndür şu mumlarıııı." Son yazanlarla gülmemi bastıramadım. "Burayı söyleyemeyeceğim." diyerek kahkaha atmaya başladım. 

Son yazanlar şunlardı: "Oğğğh ne güzel üfledin bravo, Çınar."

Onlar pastayı kesmeye başladığında, arkadaşımın şarkı söyleme sırası geldiği için oturduğum yerden kalktım ve onların masasına doğru adımlamaya başladım. Çağatay'ın bakışlarını üzerimde hissederken ben de ona baktım. Geldiğim için ayağa kalkarken boş sandalyeyi benim için çekti. Teşekkür ederek sandalyeye oturdum ve gülümseyerek arkadaşlarına baktım. 

"İyi ki doğdun Çınar." diye mırıldandım. Doğum günü çocuğunu anlayabilmiştim. 

Pastadaki bakışları bana kaydığında, sırıttı. "Yenge seni de mi alet ettiler ya?"

Söylediği yenge kelimesine takılmadan ona kısaca cevap verdim. "Biraz öyle oldu."

"Bu arada teşekkür ederim. En zor görevi sana vermişler gibi duruyor."

"Böyle bir şeyi kim akıl etti, hani kağıtta yazanlarla ilk başta gülmemek için kendimi zor tuttum. Tabi daha sonrasında gülmeye başladım ama dayanamadım. Umarım sizin işinizi bozmamışımdır."

"Ben akıl ettim yenge bizim doğum günüler böyle oluyor. Bu arada ben Gökhan, memnun oldum. Yani ben senin yerinde olsam başlamadan gülmeye başlardım. Zaten yazarken de bayağı eğlendim."

Çağatay yaslandığım sandalyenin sırtına kolunu attığında, parmak uçları saçlarıma değiyordu. Bana bakarak dudakların araladı. "Sırasıyla Gökhan, Ali, Korhan, doğum günü çocuğu Çınar, Kerem, Metehan."

"Memnun oldum." dediğimde hepsi tek tek karşılık verdi. Biraz sohbet etmeye başladığımızda, şimdiden kafa dengi insanlar gibi durduklarını anlamıştım. İnsanı üzücü bir durumda kesinlikle eğlendirirlerdi. Onlarla aynı masaya oturduğumdan beridir sırıtmaktan ağzım ağrımaya başlamıştı. 

Çağatay'ın başını benden tarafa yatırdığında, nefesi sol kulağıma çarptı. Ben de ona baktım. Aramamızda hâlâ şarkı çalmaya devam ediyordu, birazdan ben devam edecektim. 

"Teşekkür ederim sevgilim, yardımın için."

"Rica ederim. Ben kalkayım artık, ben söylemeye devam edeceğim."

"Sana pasta ayırıyorum."

"Gereği yoktu."

"Var var, hadi çıkışta görüşürüz." Kalkmadan önce alnıma bir buse kondurduğunda, masadan ayrılmadan önce masadaki çocuklara iyi eğlenceler diledim. 

Sahneye doğru adımladığımda tam isabet arkadaşımın şarkısı bitmişti. Sıradaki şarkının bana geçeceğini söylediğinde arkaya geçmiş ve su şişesinin kapağını aralamıştı. Her şarkının çalma sırasını ezbere bildiğimiz için arka tarafa söylemedim. 

Bu ilk defa değil ki
Kimselere inanmadım
Yalanlar söylemeye başladığım günden beri
Bu ilk defaCesaretimi topladım, gururumu ezdim geçtim
Bir zeybek gibi dimdik dikildim tam karşında
Son bir defa Bugün fal bakmayı öğrendim
Elini tutabilmek için son bir defa

Çağatay'a bakarak bu dizeleri söylemeye başladım. 

Boynuna sarılıp gitsem
Huzuru koklasam Ege'de
Aşk nereden nereye?
Soldan sağa dört harf ölüm
Yazılmamış beş harf hayat
Aşk nereden nereye?

Ona bakarak söylemek, kalbimde küçük bir çocuğun heyecanına benziyordu. Deli gibi mutlu oluyordum. Gözlerinin en derinine uzun süre bakmak zor olsa da onun gözlerinde kaybolmanın bu kadar keyifli olacağını bilemezdim. Çağatay beni o derinliğe sürüklüyordu, orada beni neler bekliyordu bilmiyorum ama üzüleceğim şeylerin olmasını istemiyordum. 

Ben artık mutlu olmak, onunla mutlu olmak istiyordum.

Mümkün müydü?

sizce mümkün mü?

doğum günü şarkısını medyaya koyamadım.

Doğum günü sözleri YouTube videosuna ait.

Amor|TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin