4.2

38 3 0
                                    

Bugün beni istemeye geliyorlardı. 

Çoktan hazırlıklar yapılmış ve üzerimizi giyinmiştik. Sabahtan sözün yapılacağı odadaki eşyalar çıkarılmış ve organizasyonun eline bırakılmıştı. Nasıl yapılacağına günler öncesinden karar vermiştik. Çoğunlukla sadeden yana olduğum için karar vermekte zorlanmamıştım. Kıyafetimi seçmekte zorlansam da eninde sonunda sonuca varabilmiştim. Bordo renginde dizlerimin hemen üzerinde biten dar kesim bir elbise giymiştim.

Benim tarafımdaki akrabalarım salona oturmuş bekliyorlardı. Bir tek gelmeyen taraf erkek tarafıydı. En önemli olan da sevgilim gelmemişti. Kalbimde onu ilk defa karşımda görecek gibi bir heyecan vardı. Bu heyecanın hala gitmediğini hissetmek beni mutlu ediyordu. 

"Miray geldiler." Kuzenimin sesini duyar duymaz onun sesine doğru koşturmaya başladım. Topuklu ayakkabılarımla kolay olmasa da cama yanaştım ve arabadan inenlere dikkatimi verdim. Elindeki çiçeklerle gözümün radarına takıldığında kalbimin ritmi deli gibi atmaya başladı. 

"Daha karşıma geçmeden heyecanlandırdın beni sevgilim." Sözleri kendi kendime konuşur gibi sessiz çıkmıştı. Onların apartmandan içeriye girdiklerini gördüğümde kapıya adımladım ve onların gelmesini bekledim. 

"Allah, bizim katın ışığı yandı." Bakışlarımı yanımda duran aileme çevirerek söylediklerim onları güldürmüştü. Kameraman bizi çekmeye başlamıştı, daha sonradan bu anları izlemek keyifli hissettirecekti. 

Kapıyı yavaşça araladığımda ilk önce ailesiyle sarıldım ve en arkada kalmış bedenini görebildim. Elindeki beyaz güllerle karşıma geçtiğinde dudaklarında sevdiğim gülüşü vardı. Beyaz güller aklıma o günü getirmişti. 

Beni bir çiçek yerine koyan adamla nişanlanıyordum.

"Yine beyaz güllerle karşındayım sevgilim. Fakat bu sefer sevdiğin adam olarak."

Yine beyaz güllerle karşımda, sevdiğim adam olarak.

"Ben de artık o kokusunu alabildiğin çiçeğim."

Gülmeye devam etti. "Öylesin."

Elindeki çiçekleri aldım ve onu içeriye geçmesine izin verdim. İkimiz de salona geçtiğimizde ilk başta sohbet etmişlerdi. Çoğunlukla aileler arasında konuşurken biz Çağatay'la bakışıyorduk. Yanımdaki kızların kulağıma fısıltısına ara sıra dikkatimi veriyordum. Hepsi Çağatay'ın bakışlarını konuşuyordu. 

Bu çocuk sana harbi aşık diyorlardı.

Ben de ona deli gibi aşıktım. 

Annemin gözleriyle mutfağı işaret etmesine üzerine içeride oturanların bakışlarını üstümde hissederek mutfağa geçtim. Ben Çağatay'ın kahvesini yaparken kuzenlerimden birisi de misafirler için kahveyi yapıyordu. Olan kahveyi bardağa boşalttıktan sonra ben önde olmak üzere içeriye geçtim. 

Onun gözlerine bakmadan kahveyi önündeki sehpaya bıraktım. Ardından onun gözlerine baktığımda dikkatli bakışlarının etkisine girdim. Çıkmamın uzun olacağını anladığımda dudaklarımı araladım. 

"Sana kıyamadım, içerisinde tuz yok."

Sözlerimin ardından güldü. Ardından "Acına da kabulüm." diyerek kahveyi iki yudumda içti. Bundan itibaren bir kargaşa devam etti. Yüzükler takıldı, fotoğraflar çekildi. Geriye tatlı bir yorgunluk kaldı. Misafirler gittikten sonra gençlerle eğlenmeye gidecektik. Hatta Çağatay kalacağımızı söylemişti. Benim gideceğimiz yer hakkında bilgim yoktu, zaten sadece ben bilmiyormuşum. Bütün herkes biliyormuş, kuzenlerim de benim için kıyafet bile ayarlamıştı. Eşyaları alarak evden ayrılmış ve arabalara binmiştik. 

"Sevgilim nereye gidiyoruz?" diye sorduğumda başımı koltuğa yaslamıştım.

Arabada yalnızdık. Diğerleri bir şekilde arabalara binmiş büyük ihtimalle bizi yalnız bırakmak istemişlerdi. Bundan sonra da nereye gidecektik hiç bir fikrim yoktu.

"Canlı müzik olan bir mekan ayarladık yavrum. Ailenden izin aldım bu arada aklın kalmasın."

Düşünceli sevgilim.

"Teşekkür ederim sevgilim."

"Sen mutlu ol o bana yeter." derken dizlerimin üzerinde duran ellerimi avuçları arasına aldı. Birkaç dakika sonra araba durduğunda geldiğimizi anlamıştım.

Arabalardan inerek mekana girdiğimizde epey kalabalık olduğunu gördüm. Biz geç gelmiştik doğal olarak bu kalabalıkla karşılaşmamız normaldi. Neyseki önlerden bir masayı ayırttırmışlardı. Tanımadığım birisi şarkının son sözlerini söylerken aramızdan ayrılmıştı. Birkaç dakika mekanda sessizlik hakim olurken önemli birisinin geleceğini anlamıştım.

Çağatay'ın bedenini arkamda hissettiğimde, dudaklarıma kendiliğinden bir gülümseme geldi. Daha sonra insanların alkış sesleri artmaya başladığında ışıklar kısa bir süre için aydınlanmıştı. Gelenlere gözlerim kaydığında ağzım açık kalmıştı.

Çağatay'ın dudaklarından sızan kelimeler beni tam o güne götürdü.

"Sana bu grubun şarkısıyla yazmıştım, hatırlıyor musun? Arkadaşlarla mekandayken bu şarkı çalmaya başlamıştı ve ben sana bunun sebebiyle yazma kararı almıştım."

İlk bakışta aşk mı olur?
Yoktur öyle şey
Kandırıldım a dostlar
Varmış öyle şey

Onun kolları arasında döndüm ve göz göze geldik. "Beni kandırdığını düşünmüştüm. Nereden bilebilirdim ki nişanlandığımız gün senin bana yazdığın şarkıyı beraber dinleyeceğimi."

"Bana 'sarhoş musun?' dedin. Sarhoş değildim ama içmeden nasıl sarhoş olunur çoktan öğrenmiştim. Sen benim sarhoşluk sebebimsin."

Eskilerim sarhoşluk eseri
Ama hanımefendi sarhoşluk sebebi

çokk naif bir bölümdü, o kadar tatlılar ki onları mutsuzken yazamıyorum.

bizimkilerin parmağına yüzüğü taktım.

bölüm nasıldı?

bir sonraki bölüm devamm

finale son 8 bölüm. 

Amor|TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin