Kurguyu andıran bir şarkı istiyorum ve sizi çok fazla tutmadan iyi okumalar diliyorum.🎼
Fethiye.
Balayımız için gideceğimiz şehir burasıydı. Düğün geç saatlerde bittiği için aşırı yorgunduk. Çok güzel bir düğün gecemiz olmuştu. Şimdi sandalyeye oturmuş düzgün yiyemediğim düğün pastamızı yemekle meşguldüm. Bir çatal yemiştik canım yani tadını çıkaramamıştım. Ayaklarım düğünün yarısında sızlamaya başladığında farklı bir ayakkabıya geçiş yapmıştım. Tamamen ayakta kalmıştık galiba, son anlar beni yoran en büyük kısımdı sanırım. En son gençlerle takılmıştık.
"Yavrum açsan bir şeyler yaptırtayım."
Çağatay'ın sesiyle ağzımdaki lokmayı yuttum. Kısıkça boğazımı temizlediğimde "Yok sevgilim. Pasta yeterli geldi."
"Çok mu yorgunsun bebeğim sen?"
Belli olmuyor mu dercesine kaşlarım havalandı. Anlamış olacak ki başını sallayarak koca cüssesini ayaklarımın ucunda eğdi. Ne yapacağını merak eder nitelikte bakışlarımı üzerinde tutarken parmakları ayaklarımı ovmaya başladı. İlk başta huylanarak ayağımı çeksem de elinden dolayı uzaklaşamamıştım. Kıkırtı dudaklarımın arasından çıktığı an onun dudak kıvrımları da yukarı yükselmişti. Usulca ovmaya başladığında boş tabağımı yanımdaki masanın üzerine koydum. Başım arkaya doğru gittiğinde gözlerim kapanmıştı. Bir süre o parmaklarını hareket ettirmiş, daha sonra hareketini kesmişti. Bense hala gözlerim kapalı durmaya devam ederken alnımda hissettiğim sıcak dokunuşla göz kapaklarım aralandı.
"Saatimiz yaklaşıyor yavrum, vedalaşalım sonra çıkarız."
Başımı onaylayarak ayaklarımı uzattığım sandalyeden çekmiş ve ayakkabılarımı giymeye başlamıştım. Oturduğum yerden kalktığımda kuzenimin sesiyle herkesin bakışları bize döndü. Zaten sadece yakınlarımız kalmıştı.
"Gidiyor musunuz?"
"Evet."
Sevdiklerimizle sarıldıktan sonra arabaya geçtiğimizde zaten her şey günler öncesinden ayarlanmıştı. 1 haftalık bir süre boyunca Fethiye'de olacaktık. Düğün hazırlığı derken ben de sevgilim de çok bitkin düşmüştük. O yüzden bir an önce oraya gitmek istiyordum. Zaten ilk defa da gideceğim için çok heyecanlıydım. Uçakla gideceğimiz için de çok bir zaman harcamayacaktık. Arabayı Çağatay'ın en yakın arkadaşı kullanıyordu. Bizi bıraktıktan sonra geri dönecekti. Ben de arka koltuğa oturmuş bizim için paylaşım yapan insanların hikâyelerini ekleme yapıyordum. Teşekkür mesajlarına da cevap vermeyi unutmadım. Zaten anca havaalanına kadar yetişebilmiştim. Geldiğimizde arabadan indim ve bavulları almak için bagajın kapağını araladım. Çağatay da bana yetiştiğinde bavulları birlikte indirdik. Benim bir kocaman bavulum yanında da bir küçük bavulum bulunuyordu. Gecelikler, elbiseler derken bayağı eşyam olmuştu. Hem bir hafta kalıyorduk. Kızlar beni iyi anlamalıydı, her gün aynı kıyafet giyecek halim yoktu değil mi? Çağatay da bir büyük bavulla işini halletmişti.
Arkadaşına teşekkür ettikten sonra yanından ayrılmıştık. İçeriye geçtiğimizde zaten çok da fazla beklemeden, biraz oturduktan sonra uçağa binmiştik. İlk defa uçağa binmiyordum fakat onunla ilk defa yan yana bindiğim ilk uçak yolculuğuydu. Bu anımızı telefona kaydetmeyi de unutmadık.
"Biraz dinlen yavrum."
"Sen?" diye sordum.
"Ben de uyurum, çok yorgunum. Bir saat bir saattir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Amor|Texting
Teen Fictioncagatykn: +1 öndeyim yani mirayalkn: o anlamda düşünmedim, ama mantıklıymış. cagatykn: senin için bu kadar önemli mi? mirayalkn: öyleymiş cagatykn: iyi bari mirayalkn: neden? cagatykn: hanımın gözüne girdik, dahası var mı?