Bir cuma klasiği olacak ve yeni bölüm sizlerle.❤️🔥 Tam bir haftada oy sınırını geçtiniz, yeminle harikasınız. Ben de görevimi yapıp bölümü bırakıyorum.🔥
Nefessizlikten bayılmak üzereydim. Kalbim öyle çok sızlıyordu ama elim kıpırdamıyordu bile. Su yutuyordum ve başım sızlamaya başlamıştı. Bana layık olan ölüm bu muydu? Sanki tenim elektrikleniyordu. Yere doğru çekiliyordum, sürükleniyordum ve artık belki hareket ederim diye kendimi sıkmayı bırakıyordum. Pes etmek üzereydim. Ölümümü kabullenmek üzereydim ama bana doğru gelen bir şey vardı. Bulanık görmeye başlayan gözlerim zifiri karanlıkta bana doğru yaklaşan şeyi seçmeye çalışıyordu.
"Ne zaman önemli bir şey yapsan bu çocuk hemen burnunun dibinde bitiyor. İlk işim bunu öldürmek olacak varisim, sen de istiyorsun öyle değil mi? Gerçi istemesen de pek önemli değil, ben istersem her şey olur."
Üstümden kocaman bir yük kalkmış gibi hissedince istemsizce çırpınmaya başladım. Hareket edebiliyordum. Kollarım hareket ediyordu. Nefessizlikten doğru düzgün hareket edemesem de elimden geldiğince çırpınmaya çalıştım. Artık görmeyen gözlerimle ve ağrıdan tüm bedenimi sızlatan kalbimle gölün içinde son bir umutla çırpınıyordum.
Bana yaklaşan şey her neyse beni yukarı çekmeye başlayınca görmeyen gözlerimi kapattım. Yüzeye çıktığımızı ciğerimi yakan bir nefes anladığımda deli gibi bir öksürük krizi beni buldu.
Sesler beynimi tırmalıyordu ve ben beni tutan kişiyi bir can simidiymiş gibi sarılıyordum. Kahretsin ciğerlerim çürüyordu. Halen çekiyordu beni ama benim gözlerim hiçbir şeyi seçemiyordu.
Duymuyor, görmüyor ve öksürmekten başka hiçbir şey yapamıyordum. Bedenim toprakla buluşunca ona tutunmayı bırakıp cenin pozisyonuna geçtim.
Bir şey yok Perla. Geçti, yine geçti. Yine yaşıyorsun, yine ölmedin. Kendine gel, nefes al. Nefes al.
"Sen gerçekten delirmişsin," diyen sesi duyunca boğazımdaki ellerimi çektim.
Başımı arkaya atarken derin bir nefes aldım. Ağzımdaki kan tadı midemi bulandırıyordu.
"Varis, sen geri zekalı mısın?"
Sinirle konuşuyordu, yükselttiği sesi duymayan kulaklarıma ilaç gibi gelmişti.
"Ölümü bu denli çok istiyorsan git başka yerde öl, benim gölümü mü seçtin ölmek için?"
Halkımı uyandırmadan ölmek gibi bir düşüncem yoktu ama birine az önceki yaşadığımı anlatsam gerçekten delirdiğimi düşünürdü. Nefeslerim düzene girerken gözlerim etrafı seçmeye başladı. İlk önce zifiri karanlığı aydınlatan gökyüzündeki ayı seçti gözlerim sonra bulutları ardından yan tarafımdaki ormanlık alanı ve ayakta sinirle bana bakan karanlığın vücut bulmuş halini.
"Yüzme bilmiyorsun diyelim o zaman salak mısın niye bu kadar derine iniyorsun?"
Yine kurtardın beni ama bu sefer birinin elinden değil zihnimle oynayan bir sesten.
Gözlerimi kapattım. İyiyim, iyiyim. İyisin, iyi olmak zorundasın. Kimse seninle ilgilenmek zorunda değil.
Tekrardan gözlerimi açınca iğrenir gibi bana bakan gözlere baktım. Kalbim öyle çok sızlıyordu ki kafamı duvarlara vurmak istiyordum. Boğazım yırtılmış gibi ağrıyordu. Bedenim halen kaskatıydı.
"İlk işim bunu öldürmek olacak varisim," diyen sesi hatırlayınca istemsizce gerildim. Rex'den bahsediyordu. Onu öldürecekti, ciddi olamazdı öyle değil mi? Hayır bana bunları yaptıran ona her şeyi hayli hayli yapabilirdi. Uğursuzluğumu ona da bulaştırıyordum. Kahretsin ya gerçekten onu öldürürse. Benim yerime bu gölde boğulan ya o olursa.
![](https://img.wattpad.com/cover/338347782-288-k240959.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cehennem Ateşinin Varisi
Fantasy"Kızımız halkımızı uyandıracak." Kaderi daha doğmadan belirlenen kız, cehennem ateşinin efendisi... "Hakkın olan okula gel." Ne yazık sadece hakkım olan okul mu bununla mı yetinecektim? İntikamım onu kim alacaktı? "Kayıp krallığın kızı, lanetli kra...