seni sevmek ne büyük suç.
Yatakta yatan çocuğa bir göz gezdirip tekrardan göğe döndü. Gecenin en güzel saatleri ve elinde sigarası; kötü hissetmesi için hiçbir sebebi yoktu şimdi. Çakır bedeni arada aşağılara aptal gülmeler salıyordu.
Bayan Mitsuki'nin ikisine de ikramıydı bu özel şampanya. Katsuki yalnızca bir kadeh içip yatmaya gitmiş, İzuku ile annesi biraz daha kalmışlardı. İlk başlarda biraz gerginlik, sonrasını ardı arkası kesilmeyen gülüşmelere ve bazı duyguların bahsine açılmıştı.
İzuku, Bayan Mitsuki ile epey koyu ve derin bir konuşmayla ilerledikten sonra; iki saat kadar geçirip yukarı Katsuki'nin yanına çıkmıştı.
Mitsuki kendisinden bahsetmesini rica edip dikkatle dinlemişti. Nasıl tanıştıklarından, Katsuki'den ve İzuku'dan. Oğlunun deli divane olduğu adamın karşısında oturup böylesine efendi konuşmasını takdir ediyordu içinden.
Bazıları İzuku, oğlundan bahsederken hafif şımarıkça sesini yükseltip Katsuki'yi taklit etti ve dolu dolu güldü. Bayan Mitsuki onu yadırgamıyordu ve bu yüzden gönlü rahat yaptı. Mitsuki Katsuki'nin çocukluğundan, onu nasıl yetiştirdiğinden ve aslında ne kadar hassas kalpli biri olduğundan bahsetti.
Çocukluğunda içine kapanıkmış ve yalnız annesiyle konuşurmuş. Annesine düşkünmüş, bebekken de böyle ifadesizmiş, yalnız gerektiğinde konuşurmuş. Babasının hiçbir zaman olmadığını söyledi, çoktan anlamıştı İzuku bunu. Hiçbir zaman söylememişti ama biliyordu işte.
Mitsuki arada bir duygulandı. İzuku'ya çok minnettar olduğunu ve Katsuki'ye karşı tavrına teşekkür ettiğini söyledi defalarca. Oğlu ona hiçbir arkadaşından bahsetmezmiş ve zaten pek bir yakını olmamıştı şimdiye dek. Yalnız İzuku'dan; onu ilk gördüğünden beri şu ana dek her şeyiyle ona anlatmış. Nasıl göründüğünü, nasıl güldüğünü, sesinin temizliğini, duruşunu ve gözlerinin bakışını. Her gün öğrendiği bir başka özelliği akşamları yemekte bahsetmiş. Şaşırtıcı derecede gülümsüyormuş bu anlarda.
İzuku bunları dinlerken ifadelerini gizleyememişti. Gerek konudan, gerekse de çok içtiğindendi. Gözleri bir hışımla parlıyordu. Bazı zamanlarda, aslında Katsuki hakkında hiçbir şey bilmediğini düşündü.
En başları düşündü. Ne kadar kaba ve çekilmez olduğu geldi aklına Mitsuki'yle geçmişten bahsederken. İlk seferden beri çemberi altına girmişti. Hemen anladığı bu hisleri elinde mi oynatmıştı? Başında öyleydi ancak elleri artık hiçbir şeyi tutmuyordu.
Sohbetin bitmesine az kala, Mitsuki tekrardan teşekkür edip masayı toplamaya gitti ve İzuku yukarı çıktı.
♤
İzmariti aşağı sallayıp balkondan odaya geçti. Ayın ışığı tamamen dodruruyordu içeriyi. Katsuki hâlâ daha baygın gibi yatıyordu. Uyanmayacak mıydı yani?
İzuku ayakta onu izlemeye başladı. Yüzükoyundu, yalnız bir tarafını görüyordu. Kirpikleri nemli, saçları dağınık ve durgundu. Eğildi ve yatakla denk oldu. Daha yakından baktı ve sanki gözleri açılacak gibi oldu.
Elini yüzünde gezdirdi. Göz kapaklarını okşayıp öptü. Birçok kere dudakları ince tenine değdi ve saçlarını sürdü kendine. Kollarını yatağa yaslayıp uyanana dek onu izledi.
Gözleri aralıklandı, çok fazla açılmadı ama kendisine dikilen koyu yeşillerle anında karşılaştı. Üzerine ışık vuruyordu ve meltem esiyordu. Süründüğü o tütün kokusu, gerçek sigarayla karışıp odaya yayılmıştı. Hiçbir ses çıkarmadan durdular. Katsuki konuşacak kadar güçlü hissetmiyordu ve zaten yeni uyanmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fleur De printemps | Dekubaku
Fanfiction"Alt sınıflarda bir çocuk var, benden hoşlanıyor." -özgünlüksüz -manga/anime bağımsız