### Dağdan Dönüş: Bir Operasyonun Hikayesi
4 yıldır dağlardayım ve bugün geri dönüyorum. Teröristlerin arasında namını salmış, "Kara" kod adıyla tanınan biri olarak, başkanın sağ kolu olarak aralarına sızdım. Şu anda kamptaki çadırımdayım. Bir adam arkamdan geldi.
"Heval, başkan seni çağırıyor."
"Geliyorum heval, bekle."
"Ben sizin Türkçenize tükürürüm."
Hemen üzerimi düzelttim, silahımı belime taktım ve çadırdan çıktım. Karşımda duran çadıra girdim. Başkan beni görür görmez konuşmaya başladı:
"Gelesin Rojda, askerleri tuzağımıza çekeceğiz. Aralarına adamımı yerleştirdim."
"Güzel başkan, kimi yerleştirdin?"
"Halil vardır ya, kara bı şey, onu işte."
"Güzel başkan, plan nedir?"
"Yalan istihbarat vereceğiz ve onları iki dağın arasına çağıracağız, orada silah kaçakçılığı var diye."
"Onlar gelmeden oraya bomba döşeyeceğiz ve geldiklerinde bam!"
"Kim kim gidecek başkan, karar verdin mi?"
"Güvendiğin bir iki adamı al da git."
"Tamamdır başkan, saat kaçta gidelim?"
"Yarım saat sonra yola çıkarsınız Rojda."
"Tamamdır başkan."
Hemen çadırdan çıkıp kendi çadırıma gittim. Boyumun içine sakladığım telsizi alıp yuvayı aradım.
"Kara’dan yuvaya."
"Yuva dinlemede."
"Acil albay ile konuşmam lazım."
"Albay dinlemede."
"Albayım ben Kara, bugün düzenlenecek operasyon bir tuzak. Askerlerimiz geldiğinde bombayı patlatacaklar."
"Tamamdır asker, daha üstlerden emir gelmedi. Askerlerin yanında teröristmiş gibi gel, ben emir verdim sana, isteyerek zarar vermeyecekler."
"Tamam komutanım," deyip telsizi kapattım.
Hemen çadırdan çıkıp en kötü adamları topladım. Güçlü olsalar da fark etmeyecekti ama yine de kötülerini aldım. Adamlarla yola çıktık. Oraya vardığımda bombaları yerleştirdim ama zaten bombaları etkisiz hale getirmiştim. Tuşa bassak da patlamayacaklardı. Tuşu oradaki bir adama verdim, suçu ona atmayı planlıyordum, tabi yaşarlarsa.
Aslanlarım gelmişti. Yanımdaki pislik tuşa bastı fakat patlamayınca çatışma başladı. Ben askerlere sıkarmış gibi teröristlere sıkıyordum. Tam bir kişi kalmıştı ki kolumda bir yanma hissettim. Kurşun koluma isabet etmişti. Hemen bir kayanın arkasına yaslandım. Daha sonra askerler etrafı aramaya başladılar. Bilerek hemen bulsunlar diye silahımı kenara attım.
Beni bulunca yaralı kolumdan tutarak:
"Komutanım, sanırım aradığımız kişiyi buldum."
"Komutanım, işkence de mi edemiyoruz?"
"Hayır asker, kılına zarar gelmeyecek dedi. Şunun yarasına bak da kalmasın başımıza."
Hemen yanıma bir asker geldi. Kolumu çok sıkı sardığı için kurşun oynadı. Beni inadına yaralı kolumdan sürükleyerek helikopterin oraya getirdiler. Beni çöpmüşçesine helikoptere fırlattılar. Helikopterdeyken:
"Komutanım, bunun şimdi cıyak cıyak bağırması gerekmiyor mu?"
"Bilmiyorum asker, belki de öldürmediğimiz içindir."
45 dakikalık yoldan sonra tugaya vardık. Beni yine çöpmüşçesine attılar ama karşımda albay olduğu için bu sefer izin vermedim. Daha sonra komutan:
"Yüzbaşı Dağhan Yılmaz / Adana. Görev bir esir ile başarıyla tamamlanmıştır."
Albay yanıma yaklaşıp bağırdı:
"Temkin ver asker!"
"Binbaşı Aden Altun, görev başarı ile tamamlanmıştır komutanım."
"Aferin asker, beni gururlandırdın. Önce revire git ve yarana baktır, sonra odama gel."
"Emredersiniz komutanım," deyip revire gittim. Revirde kimse yoktu ve hızlı olmam gerekiyordu. Kolumu uyuşturmadan kurşunu çıkarıp hızlıca diktim ve sardım. Daha sonra koşar adım albayın odasına gittim. Kapıyı tıkladım ve "Gel" komutu gelince içeri girdim.
"Binbaşı Aden Altun / Adıyaman. Emir ve görüşlerinize hazırdır komutanım."
Albay bana otur dedi. Ben o oyunlara kanmam.
"Emir ediyorum asker."
"Eee, ne demişler, emir demiri keser," deyip hızlıca tekli koltuğa oturdum.
Albay bana dönerek:
"Hoş geldin kızım, bir görevi daha başarıyla tamamladın."
"Hoş bulduk albayım."
"Kızım, üstten emir geldi. 3 günlük izinlisin. Biraz dinlen, gel, sonra tayinin çıkacak. Yarın yeri belli olur. Ha, bir de unutmadan emanetlerin."
Albay çekmecesinden beylik tabancamı, motorumun ve arabamın anahtarını ve telefonumu verdi. Daha sonra bana dönüp:
"Bir timin komutanı olacaksın."
"Komutanım, 4 yıl önce olanları biliyorsunuz. Bir timin sorumluluğunu alabileceğimi zannetmiyorum."
"Emire itaatsizlik mi yapıyorsun asker?"
"Hayır komutanım."
"Çıkabilirsin."
Odadan çıkıp telefonumu elime aldım. 3 arama vardı. İkisi şerefsizdendi (üvey babam), diğeri ise anne olacak o kadındandı. Telefonumu cebime atacağım sırada çaldı. Bilinmeyen bir numarayı açtım.
"Kimsiniz?"
"Merhabalar, ben Mardin Özel Sarıkaya Hastanesi'nin yeni başhekimi Funda Saruç. 24 yıl önce hastanemizde sizin doğduğunuz gün bir kız daha doğmuş. Karışma ihtimaliniz var. Yarın saat birde gelirseniz DNA testi yapılacak."
"Siz benimle dalga mı geçiyorsunuz? 24 yıl sonra mı fark ettiniz?"
"Hayır hanımefendi, lütfen yarın gelin," deyip yüzüme kapattı.
Devam edecek...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kara (Gerçek Ailem)
General FictionAden tsk da bir asker . Kıdemli binbaşı . Yeni tayin yerinde gerçek ailesi ile yanısıra ne olur hadi hep birlikte öğrenelim