Aden kafenin kapısından çıkarken, onun peşinden koşup onu durdurmak istedim. Ancak, ne kadar derine gömülü olursa olsun, geçmişine dair acıları açığa çıkarmanın zamanını onun belirlemesi gerektiğini biliyordum. Biraz bekledikten sonra kendime geldim ve o dağınık düşüncelerimi toparladım. Şimdi yapılması gereken daha önemli şeyler vardı.
Karargaha döndüğümde, Çetin Albay'ın odasına doğru yürüdüm. Yüzündeki ciddi ifadeyle bana bakarken, içeri girmemi işaret etti.
"Aden'in durumu nedir?" diye sordu, masasının arkasında otururken.
"Komutanım, Aden şu an bir tür içsel çatışma yaşıyor. Bir süre yalnız kalması iyi olabilir. Ama yine de görevine hazır olduğunu biliyorum," dedim.
Çetin Albay bir süre düşündü ve ardından dosyayı masanın üzerine bıraktı. "Peki. Yeni bir istihbarat geldi. Bu sefer düşmanımızın planları çok daha büyük ve tehlikeli. Kara timi olarak bir kez daha harekete geçmemiz gerekiyor."
Dosyayı açtım ve içerideki belgeleri inceledim. Büyük bir terör hücresi, şehir merkezine yakın bir yerlerde büyük bir saldırı planlıyordu. Eğer bu saldırı gerçekleşirse, yüzlerce masum insan ölebilirdi.
"Emredersiniz, Komutanım. Timi hemen toplayacağım," dedim kararlılıkla.
Albay, başını sallayarak onayladı ve ekledi, "Bu görevde yalnızca düşmanla değil, kendi duygularınla da savaşacaksın. Aden'in bu konuda desteğe ihtiyacı olabilir."
Odadan çıktığımda derin bir nefes aldım. Timi toplamam gerekiyordu ama önce Aden'le konuşmalıydım. Onunla kafenin önünde buluştuğumuz yere geri döndüm ve onu aradım. Telefonu birkaç kez çaldıktan sonra açıldı.
"Aden, önemli bir görev var. Senin de orada olmana ihtiyacımız var," dedim.
Aden'in sesi soğuk ve kararlıydı. "Nerede buluşuyoruz?"
Karargahın dışında, helikopter pistinin yanında buluşmaya karar verdik. Tim yavaşça toplanmaya başlamıştı ve herkes Aden'in geri döneceğini bilmenin verdiği rahatlıkla hareket ediyordu.
Helikopter pistine vardığımda Aden'in orada beklediğini gördüm. Yüzünde hala o duygusuz ifade vardı ama gözlerinde bir kararlılık parlıyordu.
"Plan nedir?" diye sordu doğrudan.
Elimdeki dosyayı ona uzattım. "Bu terör hücresinin yerini belirledik. Şehir merkezine yakın bir yerde büyük bir saldırı planlıyorlar. Görevimiz, saldırıyı durdurmak ve teröristleri etkisiz hale getirmek."
Aden, dosyayı inceledikten sonra başını salladı. "Anladım. Hemen harekete geçmeliyiz."
Helikoptere binip kalkış yaptığımızda, timin geri kalanı da hazır bekliyordu. Görev hakkında kısa bir brifing verdim ve herkesin yerini almasını sağladım. Aden, yine karanlık düşüncelerinin arasında kaybolmuş gibiydi ama göreve olan bağlılığı her zamanki gibi sağlamdı.
Uçuş süresince Aden'le göz teması kurmaya çalıştım ama o, pencereden dışarı bakarak düşüncelere dalmıştı. Uçuşun sonuna geldiğimizde, iniş yaptık ve belirlenen bölgeye doğru ilerlemeye başladık.
Tim sessiz ve dikkatli bir şekilde hareket ediyordu. Yaklaştığımızda, düşmanın mevzilendiği yerden gelen sesleri duyabiliyorduk. Aden, el işaretiyle timi durdurdu ve planı anlattı.
"İçeri sessizce sızacağız. Ateş açmadan önce düşmanın sayısını ve konumunu belirlememiz gerekiyor. Ben ve Selman içeri gireceğiz, geri kalanlar dışarıda bekleyip gözcülük yapacak," dedi.
Hepimiz başımızı sallayarak onayladık ve Aden'le Selman, sessizce düşman kampına doğru ilerlemeye başladı. Biz diğerleri, çevredeki her hareketi dikkatle izleyerek pozisyon aldık.
Dakikalar geçti ve içeriden sesler gelmeye başladı. Aden'in komutlarını duyabiliyorduk ama tam olarak neler olduğunu göremiyorduk. Birkaç dakika sonra Aden, telsizden konuştu.
"Selman ve ben içerideyiz. Düşman sayısı beklediğimizden fazla ama kontrol altına alabiliriz. Herkes pozisyonunu korusun," dedi.
İçeriden gelen çatışma sesleri artmaya başlamıştı. Telsizden aldığımız bilgilere göre, Aden ve Selman, teröristleri etkisiz hale getirmeye çalışıyordu. Fakat çatışma sırasında bir patlama sesi duyduk. Telsizden gelen ani sessizlik, hepimizi endişelendirdi.
"Selman, Aden, cevap verin!" diye bağırdım telsize. Hiçbir cevap gelmedi. Hemen harekete geçmemiz gerektiğini biliyordum.
Timi toplayarak hızlıca içeri girdik. Ortalık savaş alanına dönmüştü. Her yer duman içindeydi ve düşmanlar her köşeden ateş açıyordu. İlerlerken Selman'ı yerde yaralı bir halde buldum. Hızla yanına koştum ve onu güvenli bir yere taşıdım.
"Aden nerede?" diye sordum panikle.
Selman, güçlükle nefes alarak, "İçeride... teröristlerin lideriyle çatışıyordu..." dedi.
Hemen Aden'in olduğu yere doğru ilerledik. Onu bulduğumuzda, gerçekten de düşman lideriyle karşı karşıyaydı. İkisi de ağır yaralıydı ama Aden, son bir hamleyle düşmanı etkisiz hale getirmeyi başarmıştı.
Aden, yere yığılırken onu yakaladım. Gözleri yavaşça kapanıyordu ama hala mücadele ediyordu. "Gitme, Aden. Dayan, hemen yardım alacağız," dedim.
Timi organize ederek, yaralıları tahliye etmeye başladık. Helikoptere geri dönerken, Aden'i taşıyan askerlerden biri olarak onun yaşaması için dua ediyordum. Onu kurtarmalıydık, çünkü sadece bir asker değil, ailemden biriydi.
Helikopterle karargaha döndüğümüzde, Aden acil bakıma alındı. Hastanede geçen saatler boyunca beklemekten başka bir şey yapamıyordum. Tüm tim üyeleri ve Aden'in ailesi, hastanenin koridorlarında dolaşıp endişeyle bekliyordu.
Bir süre sonra doktor, odadan çıkarak yanımıza geldi. "Aden'in durumu kritik ama stabil. Şu an için hayati tehlikeyi atlattı ama iyileşmesi zaman alacak," dedi.
Hepimiz derin bir nefes aldık. Aden hayattaydı ve bu, bize umut vermek için yeterliydi. Yanına gittiğimizde, hala uyuyordu ama yüzündeki o sert ifadeler yerini daha huzurlu bir ifadeye bırakmıştı.
Ailesiyle birlikte odada beklerken, babası yanımıza gelerek, "Onu burada bırakmayacağız. Aden'in bu kadar güçlü olmasının sebebi, sizin gibi arkadaşlarının ve ailesinin ona olan desteğidir. Hep birlikte bu zorlukları aşacağız," dedi.
Bu sözler, hem beni hem de timin geri kalanını motive etti. Aden'in yanında olmalı ve onunla birlikte savaşmalıyız. Çünkü bu sadece bir görev değil, ailemizi koruma ve birlikte ayakta kalma mücadelesiydi.
Günler geçtikçe Aden'in durumu yavaş yavaş iyileşmeye başladı. O iyileştikçe, biz de geleceğe dair umutlarımızı tazeledik. Aden, sadece bir asker değil, bizim için bir ilham kaynağıydı. Ve biz, onun yanında olduğumuz sürece, hiçbir zorluk bizi yıkamazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kara (Gerçek Ailem)
Ficção GeralAden tsk da bir asker . Kıdemli binbaşı . Yeni tayin yerinde gerçek ailesi ile yanısıra ne olur hadi hep birlikte öğrenelim