***Emir ve Eğtim:Binbaşı Adenin Sert Disiplini***
Sabah saat beşte kalktım. Kalkar kalkmaz elimi yüzümü yıkadım ve lavabodan çıktım. Aşağı inip üstümü değiştirdim ve güzel bir eşofman takımı giydim. Hemen antrenmanlara başladım: önce evin etrafında 70 tur koştum, sonra 150 şınav, 150 mekik ve 200 barfiks çektim. Daha sonra güzel bir duş aldım ve kahvaltı hazırladım. Kahvaltımı yaptıktan sonra karargaha gittim. Bugün yeni timim ile karşılaşacaktım.
Ne kadar yeni bir tim istemesem de, albayın emriydi. Üstlerin emirlerine karşı gelemezdim. Hızlıca yola çıktım. Köye geldiğimde nöbetçiler bana silahlarını kaldırdılar.
"Ne yaparsın bacım burada? Bugün ziyaretçi günü değil, gidersin."
"Askerim ben, görmüyor musun üniformayı?"
"Ooo, her askerim deyip buraya geleni içeri alsaydık halimiz ne olurdu? Asker, kimliğini göster."
Ceplerimi ararken askerler her an ateş edecekmiş gibiydiler. Hızlıca kimliğimi buldum ve askere uzattım. Kimliğin üzerinde Kıdemli Binbaşı Aden Altun yazıyordu. Kimliği gören asker hemen selam verdi.
"Er Mustafa Güngör Gaziantep, emredin komutanım."
"Hadi koçum, aç da şu kapıyı, girelim içeri. Ağaç oldum burada."
"Emredersiniz komutanım, hemen açıyorum."
Asker kapıyı açınca hızlıca içeri girdim. Orada bir askeri durdurup şu soruyu sordum:
"Asker, albayın odası nerede? Bana albayın odasını göster."
"Hemen gösteriyorum komutanım, hemen arkamdan gelin lütfen."
Asker beni albayın odasına götürdü. Yolda giderken karargahtaki askerler bana far görmüş tavşan gibi bakıyorlardı. Tamam, kadın asker nadir bulunur ama hiç mi görmediniz ya? Albayın odasına vardığımda posta subayına albayın içeride olup olmadığını sordum. Posta subayı içeride olduğunu ve müsait olduğunu bildirdi. Hızlıca kapıyı tıkladım. "Gel" sesini duyduktan sonra içeri girdim.
"KIDEMLİ BİNBAŞI ADEN ALTUN ADIYAMAN, EMİR VE GÖRÜŞLERİNİZE HAZIRDIR KOMUTANIM."
"Hoş geldin Aden, daha 2 gün iznin var, niye erken geldin? Bir şey mi oldu, bir sorun mu var?"
"Hayır komutanım, Mardin'e geldiğimde bildirmek istedim."
"O zaman hoş geldin binbaşım. Gelmişken timinizle de tanışın isterseniz. Şu anda dinlenme odalarında oturuyorlardır. Deli bir timdir; şu ana kadar gelen tüm komutanlarını istifa ettirdiler. Ee, deli bir time deli bir komutan lazım değil mi binbaşım?"
"Estağfurullah komutanım, ne deliliğimi gördünüz?"
"Sen hiç deli değilsin kızım, sen deli komutan değilsen kim deli komutan? Evet, kızım, içeride olduğun halde bomba patlatan, tüm kurşunların önüne atlayan da benim, işkenceleriyle ünlü olan da benim. Sen hiç deli değilsin."
"Ha komutanım, siz onlara mı delilik dediniz? Benim için onlar normal, hayat delilik deyince benim aklıma daha çok operasyona giderken kendime vurdurmak gibi şeyler geliyor."
"Ah deli kız, sen akıllanmazsın. Küçükken de böyleydin, anlayamıyorum ki. Neyse kızım, sen git timinle tanış."
Hızlıca odadan çıktım. Koridorda yürüyerek yeni timim olan Karanlık Timinin dinlenme odasını bulmaya çalıştım. Bulduktan sonra kapıda durup dinlemeye başladım. Aralarından biri, tahminime göre Mert olmalı, konuşuyordu.
"Yeni komutan gelecekmiş, üstelik kadınmış. Acaba nasıl biri? Büyük ihtimal torpille çıkmıştır binbaşılığa, nasıl çıksın başka şekilde? Hatta operasyona gittiğimizde böcek var, ay tırnağım kırılır deyip hareket bile etmez."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kara (Gerçek Ailem)
General FictionAden tsk da bir asker . Kıdemli binbaşı . Yeni tayin yerinde gerçek ailesi ile yanısıra ne olur hadi hep birlikte öğrenelim