Yine ben geldumm.
Bölümü keyifli okumak dileğiyle..
İngstagram:ilayd_ayazar
Kollarınız gülen yüzlerle dolsun gün ışıklarımm!
Ümit Sayın-Ben tabiki
Gözlerimden akan yaşlara camın yansımasıyla bakıyordum. Yıllar sonra değil her zamanki gibi ağlıyordum.
Yanımdaki bir kişi 'üzülme bunlar geçecek' diyemeyecekti. Çünkü lanetli olduğum için benden korkacaklardı.
Fakat sorun şuydu. Lanetim var mıydı yok muydu bunu bile bilmezlerken içimdeki nefret benim ölümüme adım adım yaklaşıyordu belkide.
Hayatıma giren her kişinin adını unutmam ben derler ya hayatıma giren bir kaç kişiyi de unuturum acısıylada yaşıyordum.
Acılarım beni her ağlayışımın simgesiydi. Her eve hapsoluşumda acılarım harlanıyordu.
Mutlu olabilirdim. Ama bu mutluluğun elbetki bir sınırı vardı. O sınır ise benim kinimdi.
Hayattaki insanlar kukla gibidir. Sadece yaşamaya çalışırlar. Bazılarıda ölmeye
Benim öyle bir seçeniğim yoktu. Kendi kendime geberip gidecektim. Belkide o katil tarafından öldürülecektim.
Kurtların sesi kulaklarımı doldurmuştu. Onlarında bir dili vardı. Acı çektiklerinde ne nasıl uğlayacaklarını biliyorlardı.
Acı çektiğimde susan bir kızdım ben. Avuç içlerime baktım. Tırnak izlerimle dolmuştu. Bazılarıda kanamıştı. Her korktuğumda dişlediğim avuç içimde korku doluydu.
Kollarım benim tek umutumdu. Gülen yüz çizdiğim kollarım üzgün yüz çizmek yerine gülen yüzlerle doluydu.
Maskeli adam salona doğru gelmişti. Gözlerimden akan yaşları saklamakla bile uğraşmıyordum.
"Ağlıyorsun değil mi?" Ağladığımı biliyordu. Ağladın mı demek yerine ağlıyorsun diyordu.
Yanıma gelip oturdu. Yüzünü inceledim. Bana kızgın değil miydi? Onu kıracak cümleler kurmuştum.
"Sana o evdeyken ne dediğimi hatırlıyor musun gün ışığı?" Gülümsedim. Hatırlıyordum. Ve asla da unutmayacaktım.
"'Ağlama! Sen her ağladığında bedenim titriyor' demiştin" bu sefer o gülümsedi.
"Ve sen hala ağlıyorsun" eliyle göz yaşlarımı sildi. İkimizde sanki birbirimizden uzaktık. İki yabancıydık biz.
"Senden bir şey isteyebilir miyim?" Duraksadı. Ama bu kısa sürdü. Başını evet anlamında salladı.
"Babamın bana gönderdiği mektupların hepsini getirir misin" dedim kaşlarını çattı. Mektuplardan haberi yoktu. Aslında ona söylemeyecektim. Ama o mektuplar bana her ağladığımda lazımdı. Beni Dora olduğumu unutturmayan mektuplardı onlar.
***
Maskeli adam gideli bir kaç saat olmuştu. Hala gelmemişti. Buda beni şüphelendiriyordu. Neden bu kadar geç kalmıştı ki?
Dışarıdan ateş sesleri geliyordu. Kapıyı açmaya çalıştım. Bir dakika. Kapı açıktı! Maskeli adam ateş yakıyordu. Fakat sorun şuydu. Mektuplarla ateş yakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKALA
RomanceKaçıyorduk arkamıza bakmadan dimdik korkarak arkamızda bıraktığımız kişiler bize bağırıyordu umursamıyorduk takmıyorduk Sadece kaçıyorduk duramıyorduk yürümüyorduk durmuyorduk sadece koşuyorduk Yaptığımız şeylerden kötülüklerden iyiliklere kadar hep...