pray for me

353 45 42
                                    


"I'll spill this blood for you."

"Saat kaçta dediğiniz kafeye gelelim peki?" Ne kadar uzun olduğunu yeni fark ediyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


"Saat kaçta dediğiniz kafeye gelelim peki?" Ne kadar uzun olduğunu yeni fark ediyordum. Her zaman Jungwon'la takıldığım için kendimi fazla kısa hissetmezdim ama Sunghoon'un yanında minicik kalıyor olmam kendimi garip hissetmeme sebep oluyordu.

"Aileni de endişelendirmemek açısından çok geçe kalmayalım bence. 5'te buluşalım." Kafamı sallayarak onay verdim ve konuştukça boynunda belirginleşen damara odaklandım. Tek bir kusuru bile yoktu. Gerçekten ama, bu zamana kadar incelediğim insanlar arasından en güzel oydu, tam olarak tanımamama rağmen karakteri de en az kendisi kadar güzeldi.

Omzuma dokunarak öğretmenler odasına girdiğinde gülümseyerek sınıfa ilerledim. İçeri girip yerime oturduğumda Niki'yle göz göze geldik ve Sunoo'nun yanağını sıkarak oturduğu sıradan indi. Bana doğru geldiğinde derin bir nefes alarak gurursuzluğum yüzünden kendime kızdım.

"Dünkü araman, ciddi miydin?" Kafamı salladım, telefonda anlatmama rağmen dediklerimde samimi olmadığımı düşünmüş olmalıydı. "Evet, Jungwon'la kavga ettik ve bu okuldan tanıdığım tek kişi sensin. Gelecek misin benimle?"

Elini çenesine koyarak düşünüyormuş gibi yaptığında, Sunoo'nun uğruna çok şey feda ettiği yüzünü parçalamak istedim. Neden Niki'ye mecbur kalmıştım ki? "İyi, gelirim. Ama, bana borçlu olduğunu unutma." Diyerek güldü ve sırasına ilerledi.

Hiç beklemediğim bir anda büyük bir fedakarlık yapmamı isteyebilir miydi ki? Ya da çok pahalı bir şey aldırabilir miydi? Gerçi oldukça zengin bir aileden geliyordu. Konu Niki olduğunda belirsizlikler etrafımı sarıyordu. Sunoo'nun ona katlanmasının tek sebebinin parası ve ortalamanın üzerinde olan yakışıklılığıydı. Sunoo da genel olarak Niki'nin sahip olduklarıyla hava atıyor ve kendini diğerlerinden üstün görüyordu.

Hala ilk haftada olduğumuz için yeni öğretmenlerle tanışıyorduk, bu yüzden lisede yaptığım gibi kafamı koyup uyuyamıyordum. Bunun bir diğer sebebi de üniversite öğretmenlerinin lisedekilere göre çok daha sıkı olmalısıydı. Öğretmen gelene kadar camdan etrafı izleyerek Sunghoon'u düşündüm.

———

Günlerden cumartesiydi ve saat neredeyse 4'e geliyordu. Hızlıca duş aldıktan sonra üzerime beyaz tişörtümü ve kot ceketimi giydim. Altıma mavi kot pantolonumu giydikten sonra saçlarımı tarafım ve Niki'nin mesajını beklemeye başladım. Bu sırada son konuşulanlarımda gördüğüm Jungwon'un ismiyle oldukça üzülmüştüm.

Jungwon'la ilkokuldan beri aynı okullarda okumuştuk. Farklı sınıflarda olsak bile bir şekilde birbirimizi bulup konuşacak fırsat yakalardık fakat son zamanlarda böyle değildi. Hazırlık yılımı okurken ezberlemem gereken çok fazla gramer olduğu için her zaman evde kalırdım ve kendimi bir şeyler ezberlemeye zorlardım, buna rağmen Jungwon her zaman beni özlediğini söyleyerek bize gelirdi ve beraber çalışırdık.

CursedHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin