8. Bölüm

65 10 24
                                    

Beni önemsiyordu.

Benden hoşlanıyordu.

Arın Sönmez'in hoşuna gidiyordum.
Başımı iki yana salladım. Hayır, saçmalıyordum.

Tekrar başımı iki yana salladım. Hayır, saçmalamıyordum.

O beni niye seviyordu ki? Hayır, yalan söylüyordu.

"Kızım muhabbet kuşu gibi başını sallamasana." Laura'nın azarlamasıyla ona baktığımda üst dişimi alt dudağıma geçirdim.

"Neyin var senin ya?" Dedi okul kıyafetinin yakalarını düzeltirken. Saçlarını üstten iki at kuyruğu yapmıştı ve önlerine iki tutam burakmıştı. Yanakları ve burnunun ucu allıktan dolayı kızarmış gibi duruyordu.

"Hiç." Dediğimde kaşlarını çattı. "Arın," dediğimde hevesli bir şekilde hızlıca yanıma geldi.

"Arın ne, sevgilimi oldunuz yoksa!" Dediğinde gözlerimi kocaman açtım. Arın ve ben sevgili olmak mı? Bunun düşünesi bile karnıma gereksız ağrıların girmesine neden oluyordu. Dur bir saniye, bunu neden düşünüyordum ki! Başımı hızlıca iki yana salladım.

"Hayır tabii ki!" Diye itiraz ettim.

"Ne o zaman?" Dedi meraklı gülümsemesi silinerek.

"Arın sence benden hoşlanıyor mu?" Hızlıca sorduğum soru karşısında Laura ilk bi' afalladı.

"Yani bilmiyorum..." Dedi çantasını toplarken. "İşin şakası bir yana, eğer öyle bir şey yoksa kırılmanı istemem ama kızlarla konuşup, bu kadar samimi olan birisi değil, sadece kızlar değil, erkeklerin geneline de öyle, hoşlanıyor olabilir." Dediğinde ona bakıyordum. "Sen niye birden bunu sordun, yoksa ondan mı hoşlanıyorsun?" Diyip baktığında hızlıca başımı iki yana salladım tekrardan.

"Hayır, ondan hoşlanmıyorum." Ama çok değişik hissediyordum.

"İyi peki öyle olsun, çıkalım mı?" Dedi zorlamak istemeyerek ama inanmadığı kesindi.

"Çıkalım." Dediğimde ikimiz aşağı kafeteryaya indik. Kahvaltımızı yaptığımızda yurttan çıkıp okula girdik. Bazen iyi ki okul hemen dibimizde diyorum, yoksa daha erken kalkmak zorunda kalacaktık ve az olan uykumu daha aza indirecektim.
Laura'ya sınıfa girdiğimizde gözlerim Arın'ı buldu, Arın bana gülümsediğinde içimdeki gülümsemeyi engellemek adına bakışlarımı çevirip sırama oturdum. Laura kaşla göz arası nereye gitmişti bilmiyordum, bu kız bir anda kaybolmak zorunda mıydı? Işınlanma özelliği falan mı yüklenmişti bu kıza? Etrafa bakınırken sıramın üzerinde özenle katlamış küçük bir kağıt vardı. Çöp olabilirdi ama çöp olmayacak kadar özenle katlanmıştı. Kaşlarımı çatıp kağıdı aldım ve açtım.

Ateş ve su, birbirine zıt iki şey.

Ateş ve su temas ederse, ateş söner ve küle dönüşür.

Sen o ateşsin.

En güvendiğin kişi de o su.

Su söndürür belki ama bu su, en kötü anında acılarını yakacak.

Ve sen sadece bir kül parçası olarak kalacaksın.

KARANFİLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin