19. Bölüm

29 7 53
                                    

Kaderimizi biz mi belirlerdik?

Kaderimize nasıl bir yön verebilirdik?

Kaderimiz bizim anne rahmine girdiğimiz anda başlar. O an anne ve babayla belirlenir kaderler. Onlar bize, kaderimize yürümeyi öğretir. Kaderimizi kulağımıza fısıldarlar.

Kaderimizdeki gerçekler buğulu bir aynadan farksız. Gerçekler o buğulu aynanın hemen arkasındaydı sanki. Uzaklaşsan da yakınlaşsan da o gerçekleri göremez insan. O aynayı silse bile kısa bir süre sonra tekrar kapanır kaderin. Bazen ise eline bir taş alır insan, o kaderi tuzla buz eder.

Ya öğretildiği gibi yaşar ya da kendine öğrettiği gibi.

Bazen de insanlar kaderine karşı çıkar. Bağırır, öfkelenir, ağlar, tepki gösterir ama bir şekilde o kadere karşı çıkar.

Kaderime karşı mı çıkıyordum bilmiyorum ama kendimi en rahat böyle hissettiğim kesindi. Kaderime boyun eğmek istemiyordum çünkü benim kaderimi annem çizmişti. Ben annemin çizdiği kader çizgisinden kaçmaya çalışırken tekrar o çizgiye giremezdim.

Kendime bir çizgi çizmiştim, arkadaşlarımın ve Arın'ın olduğu bir çizgi. Arın benim kaderimdi. Ellerimdeki kader çizgilerimdi.

Birkaç saat önce uyanmıştım, Arın'ı izleme fırsatım olduğu için mutluydum. Derin nefeslerle uyuyordu, huzurlu muydu bilmiyorum ama aldığı nefeslerden huzurlu olduğunu sezmiştim. Onu inceleme fırsatımı geri tepmemiştim tabii.

Aklımı kurcalayan bir soru değildi ama merak ettiğim bir şey vardı. Olasılık veremeyeceğim bir şeydi.

Birazcık onu izledim, ardından duraksadım. Bakıp bakmamak arasında kalsam da bilekliği olan elini yavaş hareketlerle tutup bileğine baktım.

İz.

Nefesimi verdim, bunu tahmin edebiliyordum. Hiç bakmamıştım ama biliyordum. Onun kesiği benim iplerime eş değerdi.

Ellerim sakince bileğinin üzerine gitmişti ve fark etmiştim ki sağ bileğinde bir iz vardı. Benim izim gibiydi. Hayır, buna olasılık vermiyordum ama böyleydi.

Hayat beni üzmüş olabilirdi ama Arın'ı da fazlasıyla üzdüğü belliydi. O benim hayatımken onun hiç bir şeyini bilmemek koyuyordu. Gözlerim dolmuştu, eski hâlimi hatırladıkça kendimden nefret ediyordum, hatta midem bulanıyordu. İnsan kendisinden ötürü midesi bulanır mıydı?

Çok bencildim, yaptığım bütün bencilliklere rağmen yanımda huzurluydu ve beni seviyordu. Bir şey yapman gerekir ama yapamazsın ya, benim de sanki ellerim kollarım bağlanmıştı. Bu bencilliğimi nasıl telafi edeceğimi bilmiyorum. Ama Kendimi seviyordum.

Hayır.

Arın beni sevdiğini için kendimi seviyordum.

Kendimi affedemesem bile kendimi Arın sayesinde seviyordum. Çünkü o beni seviyordu, çünkü onun cümleleri ve bakışları beni iyileştirmeye yetiyordu. Ruhuma dokunuyordu. O benim karanlığımda bana yön gösteren tek yıldızımdı.

Nefesimi verip olduğum yerden sessizce doğruldum. Arın'a baktığımda akşam nasıl uyuyorsa şu anda o şekilde uyuduğunu gördüm, dağınık uyumuyordu dediğine göre.

KARANFİLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin