18. Bölüm

44 7 49
                                    

Hayatın imkanlarından mahrum kalmak insanı üzerdi.

Dünya çok güzel bir yerdi. Çoğu insan bu lafıma katılmaz belki ama bu dünya bize bir nimetti, bu yeri kötüleştiren bizlerdik. Aslında bir deniz dalgasının sesi bile insana huzur verebilirdi. Bir hayvanın başını okşamak. Rahatça nefes alabilmek...

Huzur veren tek şey dalga sesleri değildi. Huzur bazen insanların yanıydı.

Dün oldukça huzurluydum, sahilin kenarındaydık ve beni en mutlu eden kişinin kolunun üstüne yatıyordum. Birlikte gökyüzündeki yıldızlara bakıyorduk.

"Sence," dedim Arın'a. "Sence bu dünya mı kötü yoksa insanlar mı?" Arın düşünür gibi oldu. Şu an fark ediyorum ki dediği her lafı iki kez düşünüyordu.

"Bu dünyayı kötü kılanlar." Diye cevap verdi.

"Nasıl yani?" Dedim beklemeyerek.

"İnsan eli değmeyen her şey oldukça güzel duruyor, bu dünyayı kötü kılan bizleriz aslında." Dediğinde ona hak vermiştim. Başımı sallayarak geri yıldızlara baktığımda tekrar konu açmıştım.

"Yıldızlar çok parlak değil mi?" Gülümsemiştim. "Bence yıldızlar umudu simgeliyor, sanki hiç solmayacak gibiler." Arın gülümsedi.

"Bence de öyleler," dedi bana katılarak. "Yıldızlar küçük görünse de büyük umut parçaları olabilir." Gülümseyip olduğum yerden doğruldum.

"Ben de yıldız olacağım o zaman!" Dediğimde Arın kaşlarını çattı.

"Hayır ya, yıldız değilsin sen." Dedi kaşları çatık bir vaziyette. Omuz silktim.

"Ama yıldız olacağım, onlar çok güzel." Dediğimde Arın ofladı.

"Karanfiller daha güzel. Karanfil'sin sen." Dedi inatla.

"Ya yıldız da olayım ama." Diye ısrar ettim Arın'ın gözlerine bakarak.

"Hayır ya," diye doğrultu yattığı yerden. "Benim Karanfil'imsin sen." Ofladığımda Arın bu hâlime gülüp saçlarımı karıştırdı. "İyi tamam, bir kerelik yıldız olabilirsin ama sonra hep Karanfil'sin." Dediğinde kocaman gülümsedim. Tekrar sessizliğe gömüldük. Sonra yıldızlara bakarken tekrar saçma olabilecek sorularımı sıraladım.

Soracağım sorudan duraksadım. "Yıldızlar ölür mü?" Arın tekrar düşündü. Bu sefer daha uzun düşündü.

"Hayır," dedi mırıldanarak. "Ne alaka, ölmezler. Unuttun mu? Umutlarımız gibi."

"Umutlarımız ölmez mi?" Diye sordum bu sefer.

"Hayır, umutlar yok olur." Dudak büktüm.

"Ama bazen yıldızlar sönüyor," dedim elimle sönüp aydınlanan yıldızları göstererek. "Ve ben de bir yıldızım."

"Sen sönmeyen yıldızsın." Dedi beni düzelterek.

"Öyle bir şey yok," dedim kaşlarımı çatarak.

KARANFİLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin