12. Bölüm

67 11 33
                                    

 "Hadi ama Karanfil, biraz daha hızlı koş!" Diye seslendi Arın gülerek önümden önümden koşarken. Benim ise alnımdan terler akıyor, ölü vaziyete gelmek üzereydim, çünkü yaklaşık bir buçuk saattir bu tempoyla koşuyorduk.

Bütün bu olayların üzerinden tamı tamına iki hafta geçmişti. Kafamdaki düşüncelerden kurtulmuştum, yani bir kısmından. Bir hafta boyunca, Laura'ya günlük dahil her şeyi anlatmıştım ve Laura'nın kuzeni bizim yurda geliyordu, benimle de konuşuyordu. Açıkçası ilk başta ne kadar çekinip uzak dursam da iyi gelmişti, ancak çocuğun psikoloji okuduğunu öğrenene kadar. İkinci sınıf öğrencisiymiş, benden iki yaş büyük yani. Laura aklınca psikoloğa gitmediğim için böyle bir yöntem bulmuştu, ilk öğrendiğimde ona kızmıştım ama şuan fark etmiştim ki o kadar da kötü değildi. Sadece konuşmak iyi gelmişti. Nikolay, yani Laura'nın kuzeniyle üç gündür görüşmüyordum, çünkü şu an kendileri yurtiçinde staj yapıyordu, dört gün sonunda geri dönecekti.

Ve bu hafta boyunca annem asla gelmemişti buraya, yakın zamanda geleceğini söyleyip gelmemesi tuhaf kaçsa da işimi görürdü. Gerçi, bu yakında geleceği gerçeğini değiştirmiyordu.

Laura ve Jason'ın arasındaki soğuk buzlar biraz olsun da erimişti ama asla tam olarak değildi. En son Laura gururu kırıp yanına gitmişti, eskiden olan günaydınlar ve merhabalaşmalar geri gelmişti ama daha fazlası yoktu.

Arın'la durumlar nasıl mıydı? Aslında bu iki hafta boyunca daha da samimi olmuştuk, hatta artık Arın'ın yanında duygularımı açık açık ifade edebiliyordum ve artık sık sık gülmeye bile başlamıştım, bunun kaynağı Arın mı bilmiyorum ama oymuş gibi geliyordu bana. Ve son olarak bu koşu içini söylemek gerekirse, Arın kendince kurallar koymuştu bir hafta içerisinde ve bunların arasında koşu da vardı. Ya akşam yurt kapanmadan birkaç saat önce koşuyorduk ya da şimdi olduğu gibi okuldan hemen sonra. Gerçi ben can çekişiyor gibiydim, bir hafta olsa da hâlâ alışamamıştım bu işe.

"Eceline mi koşuyorsun? Yavaşla biraz!" Dedim can çekişmelerim arasında. Çünkü ciddi anlamda at yarışındaymış gibi koşuyordu. Adımları yavaşladı, bana doğru döndü ama geri geri yürümeye devam ediyordu, alayla bana baktı.

"Yoruldun mu ya? Daha yeni başlamıştık oysa." Derin bir nefes verdim ve biraz yavaşlayarak koşmaya devam ettim.

"Peşinden köpek kovalıyor gibi koşuyorsun, bir buçuk saattir hem de!" Diyerek isyan ettim. Arın ise benim bu halime güldü.

"Tempolu koşu derler buna." Diye dalga geçti.

"Bu tempolu koşu değil ki, bu bas bayağı can çekişme yarışı!" Dediğimde kahkaha attı ve adımları durdu. Ellerimle diz kapaklarımı tuttum. Bu hareketimle hafiften de olsa eğilmiştim ve yere doğru bakıyordum. Derin nefes alıp veriyordum, başımı kaldırıp Arın'a doğru baktım. Gerçi gözüme doğru vuran güneş pek yardımcı olmuyordu.

"Gel, şu gölge de dinlenelim." Dedi eliyle ağaçlık, bankların olduğu yeri göstererek. Başımı olumlu anlamda sallayıp doğruldum. Arın'la birlikte ağacın olduğu kısma gittiğimizde gölge de kalan ağacın dibine oturup sırtımı kütüğe yasladım.

"Cidden buna ne zaman son vereceğiz?" Arın yanıma oturdu, onunda vücudunun yarısı ağacın kütüğüne geliyordu.

"Koşmak önemli bir spor dalı." Dediğinde homurdandım, o ise buna tekrar güldü. "Aç mısın?" Dediğinde, elimin tersiyle alnımdaki teri sildim ve, "çok değil, sen?" Diye yanıtladım, Arın başını salladı. "Benimde çok değil." Dedi ve sırtını yasladığı ağaç kütüğünden ayrılıp yere boylamasına uzandı. "Daha koşacağız, iyi dinlen."

KARANFİLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin