•Uzun bir aradan sonra, göğe bakmak gibisin.
"Hanımefendi, burada ne yaptığınızı sorabilir miyim acaba?" Ses çok yakından geliyordu.
Gözlerimi çabucak açtığımda askeri gördüm. Rüya değil gerçekmiş meğer. Daha önce hiç bu renkte göz görmemiştim. Lacivert gibiydi gözleri. Sert yüz hatlarına sahipti. Gözleri gibi o da başkaydı. Daha önce hiç ona benzeyen ya da onun gibi birini görmemiştim. Gözlerinde, merak duygusunun gezindiği açıkça belli oluyordu.
Yere diz çökmüş, bir eli dizinde bir eli de önümüzdeki bavulun üzerindeydi. Ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Göğsünde 'Altay' yazıyordu. Yıllar önce 'Aşk Bir Hayal' diye bir dizi vardı. Oradaki askerin adı Altay'dı. Bir an aklıma gelmişti. Omzundaki rütbesinden, yüzbaşı olduğunu anlamıştım.
"Hanımefendi!?" Dedi sinirli bir sesle. Zaten halimiz perişandı, neden bağırıyordu? Kaşlarımı çatarak ona baktım.
Yaslandığım yerden doğruldum. Saçlarımı kulaklarımın arkasına attım ve boğazımı temizledim. Anlaşılan bir çevirmeye takılmıştık ve askerlerin olmasının sebebi ise kaçak ve şüpheli kişileri arıyor olmalarıydı. Aslında biz de kaçak sayılırdık ama bu detayı dile getirmeye gerek yoktu bence. Tekrar gözlerine baktım.
"Efendim?" Dedim kısık bir ses tonuyla.
"Burada ne yapıyorsunuz?" Dedi. Her kelimeyi vurgulayarak ve tane tane söylemişti.
Gözlerim etrafta dolaştı. Onun yüzüne bakmadım. Yine kısık bir ses tonuyla,
"Yolculuk?" Dedim. Gözlerine baktığımda ise başını hafif yana yatırmış, 'Gerçekten mi?' der gibi bakıyordu.
O sırada kolumu sıkan Ege birden konuşmaya başladı.
"Mihri onlar bizi koruyabil-" hemen elimle ağzını kapattım.
Kaşları çatık bir şekilde bana baktı yüzbaşı.
"Sizi neyden koruyabiliriz?" Dedi.
Eğer olanları anlatırsam birçok şey ile uğraşmak zorunda kalabilirdik. En son evde silahlı adamlar vardı. Babamın nerede olduğu belli değildi. Kardeşim ile birlikte kaçmıştım ve o sadece 6 yaşına yeni girmişti. Durumlar bu kadar karışıkken olanları nasıl izah edebilirdim ki?
"Biz, bizim paramız yoktu. Mecbur kaldık." Dedim.
"Havasızlıktan ölmek için mi burayı seçtiniz?" Dedi yüzbaşı. Aşırı havasız olduğunu düşünmüyordum. Hem, millet buralarda kaçak yolcu bile taşıyordu. Haberlerde görmüştüm. Tamam kabul ediyorum hiç mantıklı değildi ama peşimde mafya kılıklı alacaklılar varken pek de seçeneğim yoktu.
"Dedim ya mecbur kaldık diye." Dedim yine kısık sesle. Yüzbaşı, başımıza gelenleri bi bilsen oturur derdime ağlardın şu koca adam halinle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIŞ GÜNEŞİM
General FictionEn can yakan yara, gönül yarasıymış meğer. Sevdiği kızın başkasıyla evlendiğini gören Yiğit Ali, yaşadığı yeri terk ederek Ankara'ya gider. Yıllar geçer ve Yiğit Ali, başarılı bir yüzbaşı olur. Fakat gönül yarası bir türlü geçmez. Tam her şeyden umu...