4.BÖLÜM

5.1K 428 324
                                    

"Senin adını duyduğumda, titreyen kalbimin fısıltısıydı aşk."

•

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Mihri, biz artık burada mı yaşayacağız?" Dedi Ege. Karnımızı doyurmuştuk. Etrafı izleyerek bankta oturmaya devam ediyorduk.

"Evet boncuğum. Burada bir evimiz olacak sonra ben bir işe girip para kazanacağım. Seninle birlikte yaşayacağız." Dedim. Şu anlık planımız böyleydi. Kendi evimize çıkar çıkmaz sınava çalışmaya başlayacaktım. Tek umudum o sınavdı.

"Acaba annem ile babam ne yapıyorlardır?" Dedi. Yiğit Ali'nin verdiği telefonu inceledim. Az da olsa şarjı vardı. Tek tek babamın numarasını yazdım. Telefon çalmaya başladı. Çaldı.. Çaldı... Ama açan olmadı.

Ege gözlerimin içine bakıyordu. Buruk bir tebessüm ettim. Sonra da annemin numarasını yazdım. O da telefona cevap vermiyordu. Acaba yabancı numara olduğundan mı açmadı diye düşündüm. Sonra ikisine de aynı mesajı yazıp gönderdim.

Ben Mihriban. Babam iyi mi? Yazdım. Bu mesajı çok karışık duygular içerisinde yazmıştım. Hem merak ettiğim için kendime kızıyordum, hem de babama ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Mesajı gönderdiğim an pişman oldum. İçimden bir ses yapmamam gerektiğini söyledi. Sildim mesajı ama komple geri alamadım. Her ne kadar kötü davransalar da yine de annem, babamdı.

Peki babam gerçekten o adamların mallarını çalmış mıydı? Hırsızlık yapmış mıydı? Sıradan bir kuryeydi babam. Getir götür işi yapar, ilçeler arası kargo götürürdü.

Başını omzuma yaslayarak "Açmadılar mı?" Dedi Ege.

"Açmadılar Ege." Dedim buruk bir şekilde. Ailesi tarafından sevilmemenin ne olduğunu yaşamayan biri anlayamazdı. Umarım hiç bir çocuk, hiç bir genç bu duyguyu yaşamazdı çünkü çaresiz kalmak çok kötü bir şeydi.

Çöplerimizi pastane poşetinin içine koyup ayağa kalktık. "Şimdi biraz gezip iş arayalım." Dedim. Ege, başını sallayarak beni onayladı. Ege'nin elini tutup yürümeye başladım. Çöpümüzü attıktan sonra dükkanların dizili olduğu caddeye doğru ilerlemeye başladık.

İlk başta bir kasap ve karşısında bir fırın vardı. Fırının yanında bir terzi ve onun karşısında ise bir çay ocağı vardı. İleride bir kırtasiye, eczane ve lokanta vardı. Araba geldiğini görünce Ege ile birlikte kaldırıma çıktık.

"Ege, sence önce Terziye mi soralım Lokantaya mı?" Dedim. Ege başını kaldırıp bana baktı. "Bence- Abla örtü!" Dedi bağırarak.

"Ne?" Dedim. O sırada bir ses duydum.

"Kızım tutasın örtüyü!" Başımı yukarı kaldırdığımda üzerimize doğru gelen mavi büyük bir kumaş parçası gördüm.

"Ege tut." Dedim. Kollarımı açıp kumaşı kucakladım. Ege de diğer köşeyi yakalamıştı.

KIŞ GÜNEŞİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin