Bin yıl ömrüm olsaydı, bin yıl seni severdim.
Bin yıl seni sevseydim, bin yıl daha isterdim.•
Az önce Melek'i evine bırakmıştık. Şimdi ise Yiğit Ali'nin evine gidiyorduk. Acaba ona yük mü oluyoruz diye düşündüm. Eğer ona yük olsaydık bizimle ilgilenmek istemezdi. Mesela işini gücünü bırakıp sırf beni merak ettiği için gecenin bir vakti terzinin önüne gelmişti. Üstelik Baran'ın bana bir şey yaptığını düşünmüş benim için endişelenmişti. Kötü bir niyetinin olmadığını anlamıştım. O zaman niyeti neydi? Sadece yardım etmek mi? Yardıma ihtiyacı olan herkese bu şekilde mi yardım ediyordu yoksa?
Aklım karışıyordu. Ona karşı hissettiğim şeyler vardı. Mesela ben onunla tanışana kadar kimseye karşı böyle hissetmemiştim, heyecanlanmamıştım. Mesela kimsenin enerjisi, konuşması veya bakışları üzerimde onun bıraktığı gibi bir etki bırakmamıştı. O gülünce ben de mutlu oluyordum. Mesela kimsenin bakışlarını incelerken ne düşündüğünü anlamaya çalışmamıştım. Ama onu çözmek istiyordum.
Belki o benim gibi hissetmiyordur ya da bana arkadaş gözüyle bakıyordur diye düşündüm. Onun da benim gibi hissettiğini anlayana kadar ona bu hislerimi söylemeyecektim. Bu kadar telaşın, derdin içinde böyle şeyler düşünmem yanlış olurdu. Kendime kızarak aklımdaki bu düşünceleri bir kenara attım. Eğer haklıysam zaman her şeyi gösterirdi.
Altı dakika sonra bir apartmanın önünde durdu Yiğit Ali.
"Burası mı?" Dedi Ege.
"Evet asker, burası sizin yeni eviniz." Dedi. Ege, yüzünde kocaman bir gülümsemeyle bana döndü. Yiğit Ali arabadan inip kapıyı kapattıktan sonra Ege bana döndü.
"Mihri duydun mu bana asker diyor." Dedi. Ben de gülümsedim. Küçücük çocuğu nasıl mutlu edeceğini biliyordu.
"Evet boncuğum, duydum. Hadi inelim." Dedim. Kemerimi açıp kapıyı ittim. Yiğit Ali arabanın önünden dolaşmış ve Ege'nin kapısını açmıştı. Arabayı park ettiği yerde su birikintileri vardı. Hava soğuk olduğu için üzerleri buz tutmuştu.
"Mihriban dikkatli gel kayma."
"Tamam." Dedim. Ege'yi kucağına aldı. Onun botları olduğu için kaymazdı ama ben spor ayakkabım ile kayabilirdim. Bir elime arabanın önünden tutarak ve ayağımı sürüyerek ilerledim. Arabası arazi tipi yüksek arabalardandı. Yola adımımı atacağım an ayağım kaydı.
"Ay!" Diye biraz bağırdım. Ellerimi yere koymaya hazırlanırken Yiğit Ali kolumu sımsıkı tuttu. Ben az önce ne dedim der gibi bir bakış attı. Evin önüne kadar birlikte gittik sağolsun. Ege'yi demir kapının önüne gelince yavaşça yere indirdi. Cebinden çıkardığı ay yıldızlı anahtarlığından bir anahtar seçip kapıyı açtı.
"Geçin bakalım." Dedi. Ege'nin elini tuttum. Birlikte merdiveni çıkmaya başladık.
"Kaçıncı kat?" Dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIŞ GÜNEŞİM
General FictionEn can yakan yara, gönül yarasıymış meğer. Sevdiği kızın başkasıyla evlendiğini gören Yiğit Ali, yaşadığı yeri terk ederek Ankara'ya gider. Yıllar geçer ve Yiğit Ali, başarılı bir yüzbaşı olur. Fakat gönül yarası bir türlü geçmez. Tam her şeyden umu...