Okuldan çıktığımda Uraz'ın yanına koştum. "Hoşgelin." dedi. "Hoş buldum." dedim. "Zor muydu bugün?" elimi tuttu ve yürümeye başladık. "Tabi ki de zordu. Bir de bugün beden dersi vardı bütün çocuklar beden var oley diye bağırıyorlardı sabahtan beri zor tuttum." dedim.
"İstersen dışarı da yiyelim." dedi arabaya binerken. "Gerek yok ya. Dışarı da yiyecek gücüm kalmadı. Dünden domates çorbası kalmıştı onu ısıtırız. Tavuklu pilav yaparız. Ayran da yaparız. Tamam." dedim. "Ama yorulmuşsun güzelim." dedi. "Bir şey olmaz." dedim arkama yaslanıp.
"İyi bari bugün yemekler benden." dediğinde gözümü sonuna kadar açıp ona döndüm "Zehirlenmek istemiyorum. Eğer zehirlenirsem bir karın olmaz." dedim.
Kahkaha atıp "Zehirlenmezsin zehirlenmezsin." dedi. "O zaman mutfağım yanacak. Aman boş ver o mutfağı yaptırmak için ne kadar harcadık biz?" dedim. Bana alınmış gibi bakıp "Aşk olsun." dedi. "Oldu zaten." dedim. "İtiraz kabul etmiyorum yemekler benden." dedi.
Uraz'dan...
Bir 2- 3 ay önce annem beni bakkala gönderince gitmeyen ben şimdi karımı okula bırakıp okuldan alıyordum. Ve yemek mi yapacaktım?
Doğru ben istemiştim yapmayı ama karım çok yorgun görünüyordu tabi isterim. Canım karım.
Eve girince Eflin odamıza geçti ben de mutfağa geçtim. Bilgisayarı masanın üstüne yerleştirip tavuklu pilav tarifini açtım. Malzemeleri çıkarıp hızlıca yapmaya başladım.
Pilav pişerken çorbayı çıkarıp onu ocağa koydum ve ayran yapmaya başladım. Kavanozun kapağın sıkı sıkı kapatıp bir o yana bir bu yana sallamaya başladım. Galiba kavanozu sallarken kendimi de sallıyordum ki arkadan karımın kıkırdadığını duydum.
"Bedenini sergilemeyi çok seviyorsunuz herhalde kocam bey?" dedi sorarcasına. "Kolaysa sen yap." dediğim de elini uzattı.
Tam verecekken yorgun olduğunu hatırlayıp kavanozu hemen çektim. "Yok gerek yok ben yaparım." dedim ve sallamaya devam ettim. "Yav ver yapayım." deyip yanıma geldi. "Yok yorgunsun sen." dedim. Başımı ona çevirip sallamaya devam ettim. Oh oh yandan yandan.
Bir anda beni öpünce çalkalamayı bırakıp alık alık yüzüne bakmaya başladım. Bundan fırsat bilip elimden kavanozu aldı ve çalkalamaya başladı.
.
Yemek bitince Eflin ayaklanıp tabakları kaldırmaya başlamıştı. Elinden tabakları çekip masaya geri koydum ve Eflin'i kucaklayıp koltuğun üzerine yerleştirdim. "Yat sen böyle." deyip masayı toplamaya başladım.
Bende ne hanımcı olmuştum be!
Bulaşıkları yıkayıp makineye yerleştirdikten sonra da bir tabağa cips doldurup iki bardağa çay doldurdum. Bir tabağa da muz kesip, çilek ve erik koydum. Hepsini bir tepsiye koyup salondaki sehpanın üstüne koydum.
Eflin'in yanına oturup kolumu açtım. Hemen kollarımın arasına girip başını göğsüme yasladı.
Ben galiba evlendikten sonra temas bağımlısı olmuştum.
Gerçekten aşk insanı değiştirmiş.
.
Merhaba!
Nasılsınız?
![](https://img.wattpad.com/cover/339227364-288-k753199.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ah Kimin İçin Atıyor Bu Yürek? -Yarı Texting - Tamamlandı
General FictionTam sorunun en zorlu kısmındayken o hoş melodinin sesi geldi kulağıma. Şarkıyı söylemiyordu sadece melodisini çalıyordu. Siz: Ölene dek, Siz: Mezara dek, Siz: gel benimle dolaş Siz: Ah kimin içi atıyor bu yürek? Siz: Söyle, kimin için atıyor bu yüre...