6

70 5 0
                                    

Kapı tıklandığında Minho yavaş bi şekilde parmağını çenemden çekmiş ve kapıya doğru yürümüştü. "Eğer bizi kitleyen mallardan biriyseniz gidin." sesi sinirli geliyordu. "Aç kalmayın diye sandiviç ve kola getirmiştik." dedi kapının diğer tarafındaki görevli. Görevli kapıyı aralayıp Minho'ya yiyecekleri uzattı. "Özür dilerim gençler ama kurallar nedeniyle kapıyı kitlemek zorundayım." kadın görevlinin sözleri üzerine Minho kafasıyla onayladı. Kadında kapıyı kapattıktan sonra kitleyip gitmişti. Yanıma yiyeceklerle gelirken bende ayağa kalkmak için hamle yaptım. Fakat yaptığım hamleyle bi el omzuma yerleşip beni yere kitleyince gözlerim bana bakan Minho'yu buldu. Yıldız pozisyonunda oturur gibi açık bacaklarıma kaydı gözleri. O da çökerek açık bacaklarımın arasında, karşımda bağdaş kurarak oturdu. Bu yakınlığımızdan dolayı yanaklarım tekrar kızarmıştı. Bu sefer bir parmak değil, bir el çenemi kavramış ve ağzımı açmıştı. Minho bana kendi elleriyle sandiviçimi yedirmeye çalışıyordu. Sandiviçi dudaklarımın arasından ağzıma soktu ve elini bastırarak ısırmamı sağlamıştı. Kafamı sallayıp çenemi onun elinden kurtarıp dolu ağzımı kapatarak " Hey, napıyorsun? Kendim de yiyebilirim biliyorsun değil mi? Benim de ellerim var."

"Ama ben yedirmek istiyorum, olmaz mı?"

"Neden böyle davranıyorsun. Seni tanımıyorum bile."

"Adımı biliyorsun ama."

"Onu değil, niye bu kadar yakın davranıyorsun. Lütfen uzaklaşır mısın?"

Gözlerime anlamaz bir bakış attı. Sonrasında bağdaşını bozup sandiviçimi ve kolamı önüme bırakıp ayağa kalktı ve yine karşı duvardaki yerini aldı. Çok garip. Dün parkta depresif bir biçimde gördüğüm çocuk, önce benle muhattap olma diyor, sonrasında ise bana yakın davranıyor. Bu normal bişey mi de bana anormal geliyor. Bu düşüncelerden kurtularak önümdeki sandiviçi ve kolayı elime aldım ve yemeye başladım. Karşımdaki çocuk ise başını eğmiş bir biçimde yemeğini izliyordu. Sanki dediğim şeyin üstüne kırılmış gibiydi. " Lütfen yemeğini yer misin? Aç kalmanı istemiyorum." Bunu demem üzerine o da küçük bir sırıtışla yemeğini yemeye başlamıştı.

İkimiz de yemeklerimizi bitirmiştik. Kendimi öyle bi yorgun hissediyordum ki her an bayılacaktım. Bu yüzden dizlerimi hafiften kendime çekip kafamı duvara yaslayıp uyuma pozisyonumu aldım. Kısa süre sonrasında ise zaten uyuyakalmıştım.

Minho'nun açısından

Kafamı duvara yaslayarak karşı duvarda uyuyan bi çocuğu izliyorum şuan. Ne gülünç bişey. Bana öz annemi hatırlattı bi an. Babamın öldürttüğü annemi. Yeni karısıyla aldattığı annemi. O adamı düşünmek bile beni sinirlendiriyor. Kendimi daha fazla sinirlendirmemek için o adamı düşünmeyi kestim ve yine Jisung'un yüzünü incelemeye başladım. Dolgun dudakları ,çekik gözleri ve tombul yanaklarıyla çok tatlı duruyordu. Ama bi an aklıma bi düşünce geldi. Kafasını yana yatırmıştı. Bu onun boynunu ağrıtır mıydı? Bunu düşünürken kafası hafiften kaymaya başladı. Kafasını düşürüp uyanmasını istemiyordum. Hızlı adımlarla yanına gidip kafasını düşürdüğü sağ tarafına geçip kafasını omzuma koymasını sağladım. O uyuduğu sürece güzel yüzünü incelemek istiyordum. Dün benim hakkımda endişelenmesi çok düşünceliydi. Tıpkı annem gibi. Ama babamın evine de gidemezdim. Bir ev almak için biriktirdiğim paranın tamamlanmasına az kalmıştı. Bu süreçte ne zaman babam beni evden atsa parkta takılıyordum. Ama dün onun sözleri üzerine parkta kalmak istemedim. Onun yerine uyanık olduğunu düşündüğüm Chan'ı aradım.

"Minho?"

"Chan bu gece sizde kalsam olur mu. Biliyorsun işte babam."

"Lafı mı olur derhal bizim eve. Pizza da ısıtıyorum ona göre."

"Tamam 5 dakikaya oradayım."

Telefonu kapatıp Chan'ın evine doğru yürümeye başlamıştım. Bi yandan ise benle konuşan çocuğu  düşünüyordum. O çocuğu bulmayı planlarken tesadüfen aynı okulda, aynı sınıfa kitlenmiştik. Şansa bak. Chan'ın evine ulaştığımda bizim dostların uyuduğunu düşünüp Chan'ın telefonunu çaldırdım. "Kanka kapıyı açsana." Saniye geçmemişti ki kapı açılmıştı. "Oooo kanka hoşgeldin. Bahane kabul etmem o pizza yenecek ona göre." Sessizce kıkırdayarak mutfağa geçtik ve ona parktaki çocuğu anlatırken karşılıklı bi şekilde pizzalarımızı yedik. Sonrasında ise Chan'ın evinde kullandığım odanın kapısının önünde durdum. "Teşekkürler Hyung. Herşey için."

"Her zaman kanka. İyi geceler hadi."

"İyi geceler." Odama kapanıp direkt uyumuştum. Ve bunlar Jisung'un beni ikna etmesiyle olmuştu. Ona minnettarım.

Hisslerimi ortaya çıkardığı için ...

...

Spor Salonu | Minsung ~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin