"DOKTOR YEJİ, HASTANIN KALBİ DURDU!"
"Ne?" Öylece dikiliyordum kapının önünde. İçerden duyduğum sesle kalbim sıkışmıştı. O orda can çekişirken benim yapabileceğim hiçbirşey yoktu. Kısa bi süre sonra cebimde duran Jisung'un telefonu çalmaya başladı. Ama ben bunu umursayamıyordum. Telefonunu sessize aldım. İçerden hala makinadan çıkan sesler geliyordu. Hızlı bi şekilde kapı kolunu kavradım. Kapı kitliydi. "AÇIN ŞU LANET KAPIYI!" Gözyaşlarına kapılmıştım. Deli gibi kapıyı yumrukluyordum ama kimse bana cevap vermiyordu. "Beyfendi lütfen sakin olur musunuz hastanedeyiz. Ayrıca arkadaşlarım elinden gelen gayreti gösteriyor.""BANA SAKİN OLMAMI SÖYLEMEYİN! O İÇERDE CAN ÇEKİŞİYOR!" Bi anda iki tane görevli koluma girmişti. "BIRAKIN AMK'LAR."
"Üzgünüm ama tek seçeneğimiz bu." Karşımdaki hemşire elinde tuttuğu iğneyi koluma batırınca Jisung'un odasından gelen sesler de kesilmişti, aynı zamanda başım dönüyordu. Ona ne olduğunu sormak istedim ama vücudum uyuşmaya başlamıştı. Bi süre sonra düşen göz kapaklarıma engel olamadım.
Uyandığımda Doktor Yeji'yi odama girerken gördüm. "Minho? İyi misin? Sinir krizi geçirmiştin."
"O öldü değil mi." Aklım Jisung'daydı. Hiçbir işe yaramamıştım. Herşeyin suçlusu bendim. Onu zorlayan bendim. Benim yüzümden git- "Yaşıyor Minho." Duyduğum cümleyle gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. "N- Ne?"
"Bizi biraz zorladı, çünkü fazla tehlikeli bi kriz geçirirken aynı zamanda şoktaydı. Son anda onu kurtardık. Şuan uyutuluyor. Onu önlem olarak bi hafta uyutulmasına karar vermiştik. Ama bu onun şokunu tetikledi ve atak geçirmesine neden oldu. Şuan saat 8:58. Jisung'u saat 9'da uyandıracaklardı. Artık ara sıra uyutulması lazım. Çünkü hala riski var."
"Gerçekten çok teşekkür ederim Yeji! Sen olmasan ne yapardım." Hızlı adımlarla kalktım ve Jisung'un odasının kapısına koştum. Yeji'de yanımdan geçerek Jisung'un koluna takılan serumun kablo kısmını çıkardı. Damar yolu hala duruyordu sonrasında geri takılması için. Bi süre bekledikten sonra Jisung yavaş yavaş gözlerini açtı. Bende Yeji'nin açtığı perdeden öylece izliyordum onu. Bi süre etrafa bakındı. Işıktan dolayı gözleri acıyor olmalıydı ki henüz tam açamıyordu gözlerini. Gözleri benimkilerle buluşunca ona gülümsedim. Onun da gözleri yaşarmıştı. Yeji'de odadan çıkıp yanıma geldi. "Eğer odaya girmek istiyorsan al bu maskeyi bi beş dakika gir." Cebinden çıkardığı paketteki maskeyi bana uzattı. "Kafeterya açık, istersen gel gidelim."
"Bi beş dakika Jisung'un yanına gitsem. Beni biraz bekler misin?"
"Lafı mı olur. Hadi oturdum bekliyorum seni." Odanın önündeki oturaklardan birine oturdu Yeji. Bende hızlı hareketlerle paketinden çıkardığım maskeyi taktım ve derin bi nefes alarak odaya girdim. Jisung öylece bana bakıyordu. "M- Minho?"
"Jisungie?"
"Özür dilerim, seni çok endişelendirdim. Lütfen affet beni." Başını öne eğmişti Jisung. "Jisung sen aklını mı kaçırdın. Niye özür diliyorsun? Asıl özür dilemesi gereken kişi benim. Senin hiçbir hatan yok. Bidaha bu lafları sakın duymayım." Öylece ayakta duruyordum. "Benim yemeğe gitmem lazım. Hemen geri gelicem, Yeji beni bekliyor. Al bak, telefonun bendeydi. Sıkılma, hemen gelicem." O beni başını sallayarak onayladığında odadan çıktım. Yeji de ayağa kalkınca onu izlemeye başladım. İkimiz de kasaya girip birer tost söyledik ve boş bir masaya oturduk. Kısa bi süre sonra ise bir görevli ikimizin de yemeğini getirmişti. İkimiz de bi yandan yerken öteki yandan sohbet ediyorduk. "Sen ne zamandır doktorsun?"
"Aslında henüz doktor değilim. Acil bölümünde stajyerlik yapıyorum. Sizin okulunuzun durumunu öğrendiğimizde beni de oraya gönderdiler. Sonrasında olanları ise zaten biliyorsun."
"Şey benim yemeğim bitti. Ben Jisung'un yanına çıkıyorum."
"Tamamdır."
Koşa koşa yukarıya çıktım ve maskemi takarak odaya girdim. Jisung elinde telefonu, başını eğmiş, ağlıyordu. "Jisungie, iyi misin?"
"Annem."
"Ne oldu, sakin ol lütfen."
"Annem!"
"Sakin ol Jisung! Titriyorsun!"
...
(Biraz yoğundum ve bundan dolayı bölümü bitirememiştim. Bu seferlik böyle oldu. Bidahakine zamanında atıcam.)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Spor Salonu | Minsung ~
Fanfiction"ALLAH BELASINI VERSİN BU KAPININ LAN YEDİ SÜLALESİNİ-" " İKİ DAKKA BAĞIRMA LAN KİMSİN SEN?" "PEÇETE SOKUCUYUM OLDUMU LAN" "NE GÜZEL KONUŞUYORUZ BENDE JİSUNG ULAN" Herşey bu sakin cümlelerle başladı...