13

74 5 3
                                    

Tanrısal bakış açısı

"Doktor Jake! Hastaya oksijen almasını sağlamamız lazım. Akciğerlerinde çok fazla karbondioksit var. Hasta kendini kastığı için akciğer sıkışık durumda. Bi süre sakinleştirici ilaçlarla beraber herhangi bir atağı önlemek için uyutulması lazım."

"Ben gerekenleri getireyim Doktor Ryujijn."

Minho'nun bakış açısı

Jisung yoğun bakıma kaldırılmıştı. Ben ise onun odasının önümdeki oturaklardan birine oturuyordum. Jisung'u görebileceğim pencere perde ile kapatıldığı için onu görmem de pek mümkün değildi. İçerden hemşirelerin seslerini duyabiliyordum. Az çok ta olsa Jisung'un bi süre uyutulması gerekiyormuş. Ona yardımcı olan iki doktor odadan çıktığında bende hızla ayağa fırladım. Giydiği önlükten isminin Ryunjin olduğunu öğrendiğim doktora sordum. "Doktor hanım? O nasıl."

"Hastamızın durumu stabil. Doktor Yeji ilk yardımı yapmasaydı daha da ciddiye gidebilirdi. Ne kadar olduğunu tam olmayan bir süre boyu dinlenmesi lazım. Her an gerçekleşebilecek bir krizi önlememiz için ise onu bu süreç içerisinde uyutmamız gerekecek."

"Nedenini sorabilir miyim?"

"Tabi ki. Hastamız astım hastası ve duyguları ya da fiziksel şartlar astımını tetikliyor. Eğer hastamız şu an ayık olsaydı ne olabileceği ile ilgili şöyle bir örnek verebilirim. Mesela ayık, bi uyanıyor ve bakıyor ki hastanede. Serumlar, iğneler falan filan bunlar onu strese sokabilir. Ve ansızın krizi tutabilir. İşte bu nedenle."

"Teşekkürler, gerçekten." Doktor başıyla onaylayıp yanındaki doktora bişeyler fısıldadı ve ikisi birlikte ayrıldı. Kendimi yine oturaklardan birine attım. Kafamı duvara yaslayıp akmak üzere olan gözyaşlarımın süzülmesini engelledim, zorundaydım. Jisung için. Öylece boş boş otururken okulda bize yiyeceklerimizi getiren ve Jisung'un ilk yardımını yapan Doktor Yeji yanımda belirdi. "Bayan Yeji. Size gerçekten teşekkür etmek istiyorum. Onun hayatını kurtardınız." Kalkıp o an üstümdeki hüzünle karşımdaki doktora sarıldım. O da beni anlamış olacak ki kollarını bana sardı ve bi süre omzunda hıçkırmamı dinledi. Yaklaşık birkaç dakika öylece sarıldıktan sonra kollarımı ondan ayırdım ve karşısında öylece başımı eğip dikildim. "Bak Min-. Umarım adınla seslenmemin bi sakıncası yoktur, değil mi?" Başımla oynaylayınca konuşmasına devam etti. "Biliyorsun sizin okulunuzda bir virüs var ve şimdi sen beraber kaldığın kişi ile burdasın. Senin için hastanede bir oda ayrıttık, herhangi bi duruma karşı. İkinizden de hergün kan alacağım ve bi süre burda kalacaksınız. Senin odan giriş katın-"

"Şey böldüm kusura bakmayın da, ben arkadaşımla aynı katta kalamaz mıyım. Aynı oda olmayabilir ama bu süreçte onu yalnız bırakmak istemiyorum."

"Bakayım, eğer ayarlatabilirsem sana haber vereyim canım. Bak saat akşama geliyor, kafeterya açık. Sen burda bekle, şimdi virüslü okuldan çıktığın için sorun olabilir. Ben sana yemek getireyim."

"Hiç yiyesim yok abla."

"Öyle deme ama. Öğlen de sana getirmiştim onu da yemedin. Bahane yok, getirdiklerim bitecek. Bekle beni 5 dakikaya geliyorum." Doktor Yeji koşar adımlarla uzaklaşmaya başladı. Kısa bi süre sonra ağzına kadar dolu bi tepsiyle yanıma geldi. Tepsiyi kucağıma bırakıp cebine tıkıştırdığı suyu da uzatıp elini beline koydu. "Ne yiyeceğini bilemedim, herşeyden aldım. Şimdi arkadaşının da kontrolünü yapayım hazır gelmişken."

"Bende girebilir miyim abla odaya?"

"Girmen sıkıntı olabilir. Şuan odada çok fazla radyasyon var ve bi takım kimyasallar. Ama istersen kapıdan izleyebilirsin." Abla odaya girince bende aralık kapıdan Jisung'a baktım. Cildi kar gibi beyazdı. Dudakları kurumuştu. Onu o şekilde görmek kalbimin sıkışmasına neden olmuştu. Abla koluna bağlı olan seruma şırıngayla bişeyler enjekte ettikten sonra odadan çıktı. "Bak her ne olursa olsun bu odaya girmek yok."

"Abla, senden bişey rica edebilir miyim. Perdeyi açabilir misin?"

"Tamam dur açayım." Abla odaya geri girdi ve içerden perdeyi açtı. İşte serumlarla birlikte enteresan makinelere bağlanan Jisung karşımdaydı. "Eğer bişey olursa bak bu benim telefon numaram, çaldır beni. Ha bide sana demeyi unutmuşum. Şu hemen karşıdaki oda şuanlık senin. Yemeğini ye daha sonrasında ise lütfen uykunu al."

"Tamam abla. Herşey için teşekkürl-"

"Bana abla deme. Senden 3-4 yaş falan büyüğüm alt tarafı. Yeji desen yeter."

"Sağol Yeji." Yeji yanımdan ayrılınca kucağımdaki tepside duran yemeklerden yemeye başladım. Bi süredir sandiviç yediğimiz için bu iyi gelmi-. Ama Jisung yiyemiyordu. Onun serumdan beslenmesi gerekiyordu. Her ne düşünsem aklıma yine o geliyordu. Bi süre bu düşüncelerden kurtulup yemeğimi bitirdim ve tepsiyi yanıma bıraktım.

Bi çeşit biplemelerle uyanınca bu sesleri duyduğum yere yani hemen arkamdaki pencereden Jisung'un odasına baktım. Bi dakika. Jisung'un kalp atışlarını gösteren alet ötüyordu, aynı zamanda ekranda ünlem işareti de çıkmıştı. Pencereye vura vura bağırmaya başladım. "JİSUNG! SAKIN OL YARDIM GETİRİYORUM." Jisung tir tir titriyordu. Aynı zamanda doğrulmaya çalışıyormuş gibi haraketlerde bulunuyordu, nefes almaya çalışıyordu. Aynı zamanda öksürüyordu. Gözlerini sıktığını gördüğümde bende ne yapacağımı bilemeyip olduğum yerde stresten titremeye başlamıştım. Jisung sol eliyle yatağı sıkıyordu. Diğer eli ise öylece boğazı ve kalbinin arasında bir yerini sıkıp çekiştiriyordu. Acı çekiyordu! Hızlı hareketlerle etrafıma bakındım. "KİMSE YOK MU! YARDIM EDİN!" Sktir, doktor yoktu. Hemen cebimden telefonumu çıkarıp kağıttan bakarak Yeji'nin numarasını yazdım ve aradım. "Yeji! Jisung sanırsam kriz geçiyor! Kalp cihazından sesler geliyor, ekranda ünlem falan! Acı çekiyor! Lütfen hemen gel." Yeji cevap vermeden telefonu kapatmıştı. Zaten 1 dakika bile geçmeden Yeji yanında birkaç doktorla birlikte odaya dalmıştı. Doktorlardan biri perdeyi de kapattığı için artık onu göremiyordum. "JİSUNG! HAYIR!" Hıçkıra hıçkıra pencerenin önünde ağlıyordum. "DOKTOR YEJİ, HASTANIN KALBİ DURDU!"

Jisung'un kalbi durmuştu.

...

(Yazdığım en uzun bölüm olabilir. Aslında daha da yazıcam ama ellerim koptu. Artık devamı cuma gününe)

Spor Salonu | Minsung ~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin