7

62 4 0
                                    


Minho'nun açısından

Jisung hala uyuyordu. Telefonundan saati kontrol ettim. Saat 9:38. Galiba ben de yatsam iyi olucak. Ama tek bi sorun, Jisung hala omzumda yatıyordu ve böyle devam ederse boynu tutulacaktı. Yavaş haraketlerle bağdaş kurduğum bacaklarımı açtım ve biraz daha sağa kaydım. Aynı zamanda Jisung'un kafası düşmesin diye tutuyordum. Dikkatli bi şekilde Jisung'u yan bi şekilde yatırıp başını üst bacağıma koymasını sağladım. Tekrar o güzel yüzünü incelemeye başladım. Yanaklarını biraz şişirmişti, bunda ona tatlılık katmıştı. Ellerini yumruk yapıp karnına sarmıştı, bu hareketi ise bir bebeği andırıyordu. O anda gözlerim hafif açık olan ağzına takıldı. Dolgun dudaklarının arasından sincap gibi olan dişleri gözüküyordu. Küçük bi hareketle ağzını kapattım. Şuan Jisung'un rahat bi pozisyonda yatması benimde içimi rahatlatmıştı. Bi elimi kucağıma bi elimi de Jisung'un omzuna atarak kafamı duvara yasladım. Bi süre kestirmek iyi gelebilirdi. Tam uykuya dalacaktım ki bi telefon sesi ile irkildim. Çalan Jisung'un telefonuydu. Telefonu yavaşça cebinden alıp açtım.

"Alo, oğlum. Neden eve gelmedin? Arkadaşlarında mısın."

"Merhaba hanımefendi ben oğlunuzun arkadaşı Lee Minho."

"Peki Minho'cuğum, peki Jisung nerde"

"Şimdi size şöyle anlatayım efendim - okuldaki virüs olayını anlatır - ve şuan Jisung uyuyor."

"Aman yavrum dikkat edin."

"Merak etmeyin hanımefendi, izniniz olursa ben de yatacağım."

"Tabiki, iyi geceler."

Telefonu kapatıp geri Jisung'un cebine koydum. O sırada spor salonunun kapısı tıklatıldı. Üstümdeki lacivert hırkayı katlayıp Jisung'un kafasının altına yerleştirip kalktım. Kapıyı açtığımda tepeden tırnağa korunmuş iki tane görevli içeri girdi. "Merhaba gençler, önlem amaçlı kan almamız gerekiyor."

"Oh tabi ki."

"Tamam seni şöyle yere oturtturalım. Üstün kısa kolluymuş zaten, kolunu uzatır mısın?"

"Buyrun."

"Tamamdır bide yatan arkadaşından alalım."

"Abla uyuyor ama."

"İki dakika uyandırmamız lazım."

Oturduğum yerden kalktım ve Jisung'un yanına gittim. Hafifçe dürtmeye başladım, zaten hemen uyanmıştı. Suratıma ne var bakışı atınca cevapladım. "Kan testi yapacaklarmış. Yani kan aldırman gerek." Jisung bişey demeden kolunu sıyırıp uzattı ve gözlerini tekrardan kapattı. Abla ise kan alma işlemini bitirince gitmek için kalmıştı.

"İkinizden birinde baş ağrısı, bulantı, göz kararması gibi bir sorun var mı?"

"Hayır abla."

"İkinizde yemek yediniz değil mi?"

"Yedik abla."

"Tamam, sonra tekrar geleceğiz haberiniz olsun."

"Peki abla."

Abla çıkınca bende hemen Jisung'un yanındaki yerimi buldum. Kafasını tekrardan bacağıma yerleştirince lacivert hırkamı ise üstüne örtüm. Artık benimde dinlenme vaktim gelmişti.

...

Spor Salonu | Minsung ~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin