18

62 4 13
                                    

Hissettiğim sıcak vücut ile neye uğradığımı şaşırdım. "Hadi ama bana bak Hannie." Ben utancımdan kıpkırmızı olmuşken o gayet rahat davranıyordu. Beni biraz daha kendine bastırınca alt vücutlarımızın teması ile nefesim tutulmuştu. "Kabul et, etkileniyorsun benden. Bu kadar belli etmene gerek yok."

"Yaaa ananı seveyim neyi belli ediyom."

Resmen ona yapışmış gibiydim. Bi anda utançtan boynuna gömdüğüm kafamın altında hissettiğim parmakla çenem hafifçe kavranmış ve kaldırılmıştı. Yüzlerimizi oldukça yakın bir konuma getirmişti Minho. "Şimdi sen yıkan güzelim kıyanfet çıkarırım ben sana. İçerde fazladan bi havlu daha var." Yavaşça beni bırakınca hızlı adımlarla kendimi banyona kapattım. Kapıyı kitlediğim gibi içinde bulunduğum utançtan yere çökmüştüm.

Vücudumu sardığım havlu ile önce başımı çıkarıp kontrol ettim Minho odadamı diye. Olmadığını görünce araladığım banyo kapısını açarak çıktım. Yatağın üzerine duran kıyanfetleri görünce bir kez daha bakınıp Minho'nun olmadığından emin olunca üstüme sarılı olan havluyu çözüp üstümü giyinmeye başladım.

Giydiğim siyah eşofman takımı ve beyaz tişört ile odadan çıkınca salondan gelen sesleri duydum.

"Yaaa kanka harbi sıktınız haa. Söyle Seungmin'e annelik taslamasın bana. Heee bide ne dicem Chan. Sen ve Seungmin tek başı- KDMDPDKDKDLDK. Tamam tamam sustum. Sonra konuşuruz."

Telefonu kapatmasıyla beni farketti. "Oh Jisung, görmemişim geldiğini."

"Sorun değil."

"Oldu mu kıyanfetler."

"Evet oldu."

"Aç mısın."

"Hayır."

"Bişeyler yapabilirim hızlıca."

"Gerçekten aç değilim."

"Emin misin?"

"Evet."

"Değilsin."

"Ne?"

"İyi değilsin."

"İyiyim."

"Domates gibi oldun."

Ne bekliyordun pzenek. Kendine çekiyon sonra dOmAtEs GiBi oLduN. "Bak Jisungie sana bikaç parça kıyanfet vereyim. Senin yanında yoktu." Bileğimi kavradığı gibi beni odasına doğru sürükledi. Dolabının önünde durduğunda bi süre kıyanfetleri inceledi. Sonra bikaç kıyanfeti alıp kucağıma tıkıştırdı. "Bunlar olur sana. Koy bunları çantana."

"Teşekkür ederim Hyung. Sana borçluyum."

"Sen bana bişey borçlu değilsin. Ayrıca lütfen bana Hyung deme, adımı kullan."

"Peki Minho Hyung."

"Error mu kasmaya çalışıyon."

"Belki de."

"Lan saat kaç."

"5 dakikamız kalmış la."

"Koş Jisung çıkıyoruz."

İkimizde koşa koşa çıktıktan sonra siyah arabaya atladık. "Vay be 3 dakika erken geldiniz."

"Ne kadar iyiyiz ama değilmi."

Söylediğimle Yeji Minho'ya bi bakış atınca bende anlamaz bi şekilde sordum. "Ehm benim bilmediğim bişey mi var acep."

"Nereye gidelim Jisung."

"Nasıl nereye gidelim derken?"

"Sizi yemeğe götüreyim dedim de, istediğin bi yer varmı."

"Çok güzel bi yer biliyorum aslında oraya gidebiliriz belki."

Hepimiz şiş karınlarımızla arabaya geri geçerken Yeji konuşmuştu. "Arkadaşlar kötü haber, okula geri dönmek zorundayız. Zaten kontrollerinize ve yemek vermek için gelicem. Belki yemek konusunda size kaçamak yapabilirim."

"Kralsın be Yeji!" Arka koltuktan alkışlamıştım.

"Peki yine spor salonuna mı dönüyoruz."

"Ne yazıkki evet. Ben size yardım etmeye çalışacağım."

"Sağol Yeji."

"Rica ederim Minho. Ha bide, Jisung bu poşette ilaçların var. İçindeki notta herşeyi anlattım. Az daha unutuyordum."

"Sağol, herşeyimsin benim."

Yeji'nin uzattığı poşeti alınca okula doğru yola koyulmuştuk. Okula varınca ise hemen bize verilen maskeyi takmamız söylenmişti. Görevliler beni ve Minho'yu tekrardan yerimize getirince gerekli açıklamaları yapıp kapıyı kilitlemişlerdi. Eveeet, tekrardan bizim spor salonundaydık.

Spor Salonu | Minsung ~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin